CHP etnik ve şoven milliyetçilik mi yapıyor!
Dilerseniz bugün tüm ön yargılarımızdan sıyrılarak analitik bir analiz yapmaya çalışalım. CHP’nin son yıllarda, birleştirici ve bütünleştirici Atatürk milliyetçiliğine ne kadar sadık kaldığını saptamak için veri toplayalım. Topladığımız emareleri alt alta dizerek, mümkün olduğu kadar gerçeğe yakın bir sonuca ulaşmak için çaba sarf edelim.
Güncel ve gündemde olduğu için “Tutum Belgesi” ile yola çıkalım. Bu 12 sayfalık taslak metnin, Parti’nin MYK üyelerine dağıtıldığı ifade ediliyor. Bu metnin, 2015 seçim bildirgesinin temelini oluşturacağı söyleniyor. Basına yansıyan bilgilere göre, “Türk vatandaşı kavramının Anayasa’dan çıkarılması” öneriler arasında! Alternatif olarak öne sürülenler ise “Anayasal Yurttaşlık İlkesi” ya da “Nötr Yurttaşlık!”
İnsanın aklına, protonların pozitif, elektronların negatif, nötronların nötr yükte, yani yüksüz olduğunu getiriyor! Mübarek atom fiziği, yüzde yüz bilimsel! Ayrıca, “Çocuğun üstün yararı (ne demekse) gözetilerek, Türkçe dışındaki ana dillerde eğitime izin verilebileceği belirtiliyor. Herhalde bu önerileri hazırlayan arkadaşlar Anayasa’yı gözden geçirme gereğini duymamışlar! Avrupa Özerklik Şartı’na bağlı kalınacağı, “Kürtlerin hak ve özgürlük” taleplerine bağlanarak vurgulanıyor.
Daha birkaç gün önce CHP, Arap Pınarı (Kobane) için ayrı bir tezkerenin Meclis’ten geçirilmesini talep etti. Bu ise, hangi açıdan bakarsak bakalım Türk askerinin Kürtler için ölmesini istemekten başka bir anlam taşımıyor. Pişkinlik öyle boyutlara varmış ki içeride Türkiye Cumhuriyeti yapısının temel direklerinin Kürtler lehine eğilip bükülmesi istenirken, dışarıda Kürtler için Türk kanının dökülmesi talep ediliyor.
Bu Parti’nin son söylemi tüm yurtseverlerin tüylerini diken diken ediyor: “Bizim için YPG (PYD’nin askeri kolu) bir terör örgütü değildir. Kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur!” İnanın, PKK temsilcileri bile uluslararası konularda daha dikkatli bir dil kullanıyorlar. Bu Parti’nin anlı şanlı yöneticileri, herhalde o bölgenin Suriye adlı bir devletin toprakları olduğunu bilmiyorlar! Beyler, kimin malını, hangi hakla kime veriyorsunuz!
O kadar tehlikeli argümanlar kullanıyorlar ki PYD, PKK’nın Suriye kolu olduğu için, “PKK bir terör örgütü değildir; vatanı savunan bir oluşumdur!” demelerinden endişe etmeye başladık. Biliyorsunuz, TSK PYD’yi net olarak “Terör Örgütü” olarak tanımladı. AKP bile “PYD=PKK= Terör Örgütü” dedi. Gerçi, AKP borsa gibi, esen rüzgârlara göre, günlük hatta anlık dönüşler yapabiliyor. Ama yine de AKP, ABD baskısı ile rota değiştiriyor. Size ne oluyorsa, karanlık sulara gönüllü olarak rota kırıyorsunuz!
Hatırlarsınız AKP, Habur rezaletinden sonra köşeye sıkışmış, oyları erimeye başlamıştı. Parti’nin Genel Başkanı tam da bu süreçte “Genel Af” sözü vererek, AKP’ye can simdi attı ve şimşekleri üzerine topladı. PKK’nın avukatı, kamuoyunun 705 kod numarası ile tanıdığı bir şahıs Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı oldu. Bu zat-ı muhterem HDP ile birlikte ABD’ye gitti. Orada ABD bayrağının gölgesinde HDP logosu altında açılım saçılım demeçleri verdi.
Parti’nin Genel Başkanı bir televizyon muhabirinin sorusuna, “Amed’te olanlar” diye başladı, “Diyarbakır” olarak düzeltti. İçselleştirilen duyguların kendiliğinden dile döküldüğü bilinir. Aynı şahsın “Ben Dersim’li Kemal!” jargonu tam bir fenomen oldu. Peki o zaman, Yunanlılar ve Batılılar İstanbul için “Konstantinopolis” dediklerinde niçin kızıyoruz. Coğrafi isim tartışmalarının, gerçekte gizlenmiş mülkiyet tartışmaları olduğunu bilmiyor muyuz?
Bu Parti’nin, hem de Genel Başkanı’nın talebi ile adeta zorla milletvekili yapılan ve hemşerisi olan sayın bir mensubu şu demeci verdi: “Anadolu’da Türkler Yunanlılara katliam yaptı!” Pardon, Yunan’ı ülkemizi işgal etmek için emperyalizm Anadolu’ya sürmemiş miydi?” Türk nefreti, tarihi gerçekler de çarpıtılarak mı kusuluyordu!
Halkımızın “Bölünme Anayasa”sı adını verdiği ve muhtemelen dışarıdan ülkemize dayatılan belgede Türk kimliğine düpedüz saldırı vardı. Rıza Türmen’lerin, Atilla Kart’ların bu konudaki söylemlerini, dileyen internetten kolaylıkla bulabilir. Halkımızın yoğun tepkisi ile şimdilik bu belayı savuşturabildik ama Yeni CHP’nin pusuya yattığını görüyoruz.
Geçenlerde Hürriyet’e demeç veren Rıza Türmen’in şu sözlerini unutacak mıyız? “Dışlayıcı ve tek tipçi bir milliyetçilikten kurtulmak gerekir. Egemenlik ve bağımsızlık anlayışı da değişti.” Burada tek tipçi olmayan milliyetçilikten muradın, Kürt milliyetçiliğini de kapsayan çok tipçi bir garabet olduğu anlaşılmıyor mu? Bağımsızlık anlayışı da değiştiğine göre (!), Kürt milliyetçiliğinin koruması başka bir devlete mi devredilecek!
İster kabul edelim, ister etmeyelim, emareler ve olgulara baktığımızda, CHP’nin Kürt milliyeçiliğine göz kırpan bir yörüngeye oturduğunu kolaylıkla tespit edebiliyoruz. Kürt kökenli vatandaşlarımızın oylarının, genellikle AKP ve HDP’de toplandığı bilindiğine göre, CHP Türklerden aldığı oylarla Türklerin hak ve hukukunu sınırlamaya ve budamaya çalışıyor. Bu çarpıklığı düzeltmek, CHP’ye oy veren ve “Ne Mutlu Türk’ün Diyene!” özdeyişini gururla haykıran tüm vatandaşlarımızın birinci görevidir.
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr