Patrik Efendi'nin keyfi yerinde
Ukrayna kilisesinin Rus kilisesinden ayrılarak Fener Rum Patrikhanesi’ne (FRP) bağlanması Lozan’ın ruhuna ve T.C yasalarına bütünüyle aykırıdır. Lozan’da FRP ismen zikredilmemektedir. Ancak bunun bir arka planı vardır. Lozan’da bu konuda sert tartışmalar yaşanmıştır. Türkiye, Patrikhane’nin Atina’ya taşınmasını istemiş, Yunanistan ve bazı devletler karşı çıkmıştır. Görüşmelerin kesilmesi riski üzerine ara bir yol bulunmuştur.
LOZAN’DA PATRİKHANE
Lord Curzon şu görüşleri savunmuştur: “Eğer bir tahrik unsuru ise Patrikhane’nin siyasi imtiyazları kaldırılabilir. Ama ruhani ve kiliseye ait imtiyazları devam etmelidir. İstanbul’da dini bir kurum olarak kalsın!” Bunun üzerine Türkiye bu sözleri esas alarak, Osmanlı dönemindeki bütün imtiyazlarının kaldırılması koşuluyla İstanbul’da kalmasını kabul etmiştir. Diğer bir ifade ile sadece kendi cemaatine yönelik dini faaliyetlerde bulunması kararlaştırılmıştır. Lozan’ın ruhu budur! Zaten Türkiye derhal kanuni bir düzenleme yaparak Lozan’ın ruhuna uygun olarak Patrikhane’nin statüsünü belirlemiştir. Patrikhane Eyüp Kaymakamlığı ve İstanbul Valiliği’ne bağlıdır. Adli konular Fatih Savcılığı’nın yetkisindedir. Patrik seçimi cemaati olmayan 18 metropolit tarafından yapılır. Onay makamı İstanbul Valisi’dir. Patrik ve çalışanlar T.C. vatandaşıdır. Yunanistan ve başka ülkelerden rahip getirilemez!
PATRİKHANE’NİN YIKICI VE BÖLÜCÜ EYLEMLERİ
Patrikhane’nin öne çıktığı olaylardan birisi de 1821 yılındaki Mora isyanıdır. Kitleler bütünüyle Patrikhane tarafından kışkırtılmıştır. İsyanda Mora’daki Türk ve Müslümanların tamamı öldürülmüştür. Dünya tarihindeki en büyük vahşet olaylarından birisidir. Yargılanan Patrik V. Gregorius, 21 Nisan 1821 günü Patrikhane’nin kapısı önünde asılmıştır. Bu kapıya “İntikam Kapısı” adı verilmiştir. İdam gününden bu yana kapı kapalı tutulmaktadır. Patrik eşiti bir Türk büyüğü burada asılana kadar bu kapı açılmayacaktır.
Atatürk, 20 Ocak 1923’de Hâkimiyeti Milliye gazetesinde şu görüşlerini paylaşmıştır: “Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir? Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil midir?”
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Patrik’in ekümenik (evrensel) bir niteliği yoktur. Diğer bir ifade ile Türkiye dışındaki Ortodokslarla hiçbir bağlantısı olamaz! Ancak özellikle AB sürecinde ABD ve AB ülkelerinin baskı ve dayatması ile Patrik yasalara dayanmayan özel bir statü kazanmıştır. Ne Lozan’da ne de Türk kanunlarında böyle bir husus yer almamaktadır. Buna rağmen AB Türkiye ilerleme raporlarında bu konuda Türkiye eleştirilmektedir. Bu sonucun doğmasında Türk Hükümetlerinin büyük ihmali ve sorumluluğu vardır.
AB-D’nin birinci hedefi dinsel jeopolitik kapsamında Patrik’e ekümenik bir unvan vermek suretiyle FRP’yi güçlendirerek, Rus Ortodoks kilisesinin etkinliği azaltmaktır. Böylece Slavları daha iyi yönlendirebilecekleri dinsel bir alt yapıya sahip olacaklardır. İkinci hedef ise FRP’ye Vatikan benzeri bir statü kazandırmak ve böylece hem Türkiye’nin altını oyarken hem de Rus kilisesine karşı mutlak bir üstünlük sağlamaktır.
Ukrayna kilisesinin FRP’ye bağlanması Patrik açısından tarihi bir başarı, Türkiye açısından tarihi bir hata olmuştur. Türk Akımı Doğal Gaz Projesini durdurmak için ABD ile stratejik ortaklık kuran Ukrayna’nın bu ucuz oyununa, Lozan ve Türk kanunlarına rağmen yeşil ışık yakılmıştır. Kendi ülkesinde hiçbir saygınlığı kalmayan Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun tiyatrosuna dekor olunmuştur. Böylece emperyalizmin dinsel jeopolitik hamlelerine destek verilmiş, Patrik’in ekümenik statüsü zımnen kabul edilmiştir. Ayrıca Vatikan’a benzeri bir yola giren FRP’in bu yoldaki kaldırım taşları bizatihi Türkiye tarafından döşenmiştir.
Diğer taraftan Türkiye kader birliği içine girdiği Rusya’ya olumsuz bir mesaj vermiştir. Aslında Türkiye ve Rusya’nın çıkarları FRP konusunda örtüşmektedir. Çünkü FRP’nin gerileyerek sadece sınırlı dinsel faaliyette bulunması hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın çıkarlarına uygun düşmektedir. Ama bunu algılayabilmek için kültürel ve tarihi miras konusunda belirli bir yetkinliğe ulaşmak gerekir. İktidar savrulurken, Ana Muhalefet Partisi İstanbul Belediye Başkan adayının Patrikhane ziyareti ile seçim kampanyasını başlatması üzücü ve düşündürücüdür. Türkiye’nin ihtiyacı milli hükümettir.
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr