Ortak Dicle Kalkanı Harekâtı!
Aydınlık gazetesinde 21 Ekim 2016 tarihinde “Dicle Kalkanı” adlı bir yazı kaleme aldım. Bu yazıda özetle, Suriye’de Fırat Kalkanı Harekâtı ile hançer saplanan terör koridoruna, Irak’ta da bir darbe vurulduğu takdirde emperyalizmin bölge planlarından vazgeçmek zorunda kalacağını vurguladım. Bu yazının son bölümünü hatırlayalım: “Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı ile Batı’nın Büyük Kürdistan planına silahla karşı koyacağını göstermiştir. Bu harekâtın yeri ve hedefi doğru seçilmiştir. El Bab alındığı takdirde koridor kesilecektir. Sıra Menbiç’e de gelecektir. ABD’nin Musul hamlesine verilecek en iyi cevap, Telafer üzerinden Batı planlarını başladığı yerden bozmak ve koridora ikinci bir hançer saplamaktır.”
KUZEY IRAK VE KUZEY SURİYE TEK BİR CEPHEDİR
Hem Türkiye ve bölge ülkeleri hem de ABD ve Atlantik cephesi açısından Kuzey Irak ve Kuzey Suriye tek bir cephedir. Çünkü Atlantik’in hedefi denize de çıkışı olan Büyük Kürdistan’ı kurmak, Avrasya’nın hedefi ise bu girişimi engellemektir. Eğer ABD ve piyonları, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi (KIBY) ile Suriye ile arasındaki, Musul kuzeyi, Telafer ve Sincar’ı da içine alan ve ağırlıklı olarak Türkmenlerden oluşan tampon bölgeden sökülüp atılabilirse, bölücü unsurların Suriye’nin Cezire ve Kobani terör kantonlarında direnme azim ve iradesi de kırılacaktır. Diğer taraftan bu bölge denetim altına alınabilirse, Kuzey Suriye ile Kuzey Irak arasındaki irtibat koparılmış olacaktır.
Tampon bölgede ortak bir harekât için koşullar giderek olgunlaşmaktadır. Ancak önce diplomatik arka plan nakış gibi işlenmelidir. Bu harekâtın başarısı Türkiye, İran, Irak ve dolaylı olarak Suriye’nin ortak bir strateji ve harekât planı belirlemesine doğrudan bağlıdır. Ayrıca ABD’nin istek ve talebi ile Sincar’da üslenen PKK’yı da süpürecek bu harekât bölge ülkeleri arasında sözde değil özde bir dostluk, işbirliği ve dayanışma ortamı doğuracaktır.
Irak’ın sorumlu bir devlet olarak komşusuna saldırılar düzenleyen PKK terör örgütüne karşı askeri girişimlerde bulunması bu ülkenin bütün dünyada saygınlığını artıracaktır. Ayrıca Türkiye ile Irak arasında gönül köprüsü kurulmasında belirleyici bir rol oynayacaktır. PKK’nın Batı ülkeleri tarafından terör örgütü olarak kabul edilmesi ve ülkemize yönelik eylemleri Türkiye’nin de harekâta dâhil olmasını meşru kılacaktır. Öte yandan Telafer ağırlıklı olarak Türkmen coğrafyasının yeniden restore edilmesi Irak içindeki etnik ve mezhepsel dengelerin yerli yerine oturmasına yardımcı olacaktır. Böyle bir gelişme Irak’ta iç barışın kalıcı olarak tesis edilmesine büyük bir katkı sağlayacaktır.
NASIL BİR HAREKÂT?
Böyle bir harekât bölge ülkelerinin siyasi ve askeri hedefleri ile uyumludur. Bu harekât başarı ile gerçekleştirilebilirse bütün aktörler kazançlı çıkacaktır. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye doğrudan ya da dolaylı emsalsiz katkıları olacaktır. Harekâtın önündeki en büyük engel, büyük ölçüde aşılmış olsa bile hâlâ ülkeler arasında devam eden güven sorunu ve psikolojik engellerdir. Büyük bir diplomatik atak sonucunda bu sorunlar kolaylıkla aşılabilir. Habur sınır kapısının Irak’a devredilmesinde yapılan işbirliği böyle bir girişimin başarısı konusunda ciddi ipuçları vermektedir. Bu tür bir harekâtın ağırlıklı olarak Irak tarafından yapılması, bütün bozuk seslerin kesilmesine neden olur. Türkiye ve İran’ın böyle bir harekâta her türlü desteği vermesi, Suriye’nin ise siyasi destek vermesi önem arz etmektedir.
Rusya’nın böyle bir harekâta doğrudan katılması pek mümkün görülmemektedir. Siyasi destek vermesine bile gerek yoktur. Sessiz kalması yeterlidir. Nasıl ki Türkiye, İran ve Irak kararlı bir şekilde bir araya gelerek Bağımsız Kürdistan’ı tıkadıklarında, Rusya’nın ismi bile akla gelmemişse, bölge ülkelerinin yetenekleri ve mevcut uluslararası koşullar bu sorunu çözmek için yeterlidir.
Jeopolitik bize bölgesel işbirliğini hiçbir başka oluşumun ikame edemeyeceğini söyler. Çünkü bölge dışı küresel aktörler, bölge ülkelerinin çıkarları üzerinden birbirleri ile alışveriş yapmaya meylederler. Böyle bir girişim yüksek ego basıncı ile balonu şişenlerde gaz kaçağına neden olacaktır.
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr