Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Siyaset kendini petrolle yaktı

Dünyada enerji savaşları üzerinden köşe kapmaca oynanıyor. Gelecekte ekonominin belirleyici gücü hakkında fikir verecek bu kapışmanın sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Fakat bugün itibariyle önce Suriye’de başlayan, ardından Ukrayna’ya sıçrayan ve son olarak tekrar Suriye dönen mücadele malûm.

Ekonomik cephede Rusya ile başa çıkamayan ve istediği sonucu alamayan batı ekonomileri, bu nedenle Suudi Arabistan’ın başını çektiği grupla petrol hamlesine giriştiler. Öncelikli hedef petrol fiyatını aşağıya çekip, Rusya’nın koridor ve Suriye konularındaki direncini kırmaktı.

Nitekim petrol fiyatları geriledikçe Rusya da sıkıntılı günler yaşamaya başladı. Fakat batı ekonomileri bir türlü petrol üzerinden istedikleri sonucu alamadılar. Süreç uzayınca da iş biraz tersine döndü. Böyle bir hamleyi sağlıklı gözüken dünya koşullarında yapsanız, hem direnebilme, hem de kabul ettirebilme şansınız olur.

Fakat zaten büyüme problemi yaşayan, likiditenin azaldığı, dünyada resesyon seslerinin yükseldiği, Çin, Rusya gibi ülkelerin de istedikleri büyümeyi yakalayamadığı bir ortamda iş ters tepti. Ortalama dörtte bir oranlarına gerileyen petrol fiyatı, tüm taleplere rağmen Suudlar’ın petrol arzını kısmaya yanaşmamasıyla dip yapmaya devam etti.

Suudlar’ın da petrolden geçindiğini düşünürseniz, böylesi bir ortamda normal olarak arzı kısmaları ve fiyatları dengelemeleri gerekirdi. Sadece aksi yönde hareket etmesi bile işin ekonomiden çok siyasi bir hamle olduğunu kanıtlar nitelikte.

İş uzadıkça açmaz büyüdü. Rusya’nın direncinin sürmesi, Suriye politikasında da uzlaşının ortaya çıkmak zorunda kalması ve geleceğin kavgasının daha da kızışması sonuçlarını getirdi. Lakin olan olmuştu. Sağlıksız ve büyüme problemi çeken dünya ekonomisi daralmaya beklenenden önce girdi.

Şimdi ilgili ülkeler bir araya gelip, petrol fiyatlarının yükselip yükselemeyeceği konusunda görüş alışverişinde bulunuyorlar. Aynı masaya oturanların, birbirine ne kadar samimiyetle yaklaştığı ayrı bir tartışma da olsa, beklenenden önce kilitlenen dünya pazarı, bu saatten sonra petrol fiyatlarıyla hareketlendirilebilir mi? Çok zor…

Petrol fiyatları yükselse ve bu ülkeler nefes alsa da, düşen talep, olduğundan nispi olarak daha da şişkin hale gelen arz, dünya ekonomisinin önündeki büyük bir sorunu zamanlama açısından erkene taşıdı.

Şimdi petrol fiyatları yükselse de, piyasalar hareketlenmeyecek. Peki soru şu? Enerji maliyetleri bizim gibi hassas olan ülkeler hem bu maliyetler yükselir, hem de dünya pazarına mal satamazsa ne olur? Sadece kapasite kullanımı olarak düşünmeyin; ödeme zamanı gelen borçların finansmanı nasıl sağlanır?

Siyaseten başlayan bir hamle, sonuçta daha da ağırlaşan ekonomik sorunları bilhassa bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin önüne zamanından koydu. Şimdi hem enerji maliyetlerinin hem de doların arttığını düşünsenize.

Talep görmeyen ürünün fiyatı artar mı; şüpheliyim. Oldu da arttı, bu önümüzdeki süreçte mevcut sorunumuzun daha da ağırlaşacağının habercisi olur. Son soru da şu: Sizce ekonomi yönetimi bununla ilgili bir çalışma yapıyor mu?

Umarım yapıyordur; ama hiç sanmıyorum. Çünkü halen süreci kendilerinin yönettiğini zannediyorlar. Oysa onlar soruna sorun katmak ve bu sorunları da gündeme bile getirmemekle meşgul. Ya iş dünyası buna hazır mı? Ne yazık ki iş dünyası başarılı ekonomi söyleminin palavra olduğunu anladığından beri abandone vaziyette ve sadece buna değil, hiçbir şeye hazır değil.

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

siyaset kendini yaktı