Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

AKP'nin statüsü ne?

Çivisi çıkan ülkeyi ben yazmaktan yoruldum; birileri diğer çivileri çıkartmaktan yılmadı. Hemen her gün bir başka çelişkiyle önümüze gelen iktidarın ve ona sessiz kalan, kabullenmiş kamuoyunun garip halini yaşıyoruz.

AKP Merkez Yürütme Kurulu toplandı. Girişte Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş açıklama yaptı. Nitekim toplantının sonunda da 27 Ağustos’taki olağanüstü Genel Kurul’da Ahmet Davutoğlu’nun seçileceğini Erdoğan duyurdu.

Öncelikle statüsü değişen Erdoğan’ın niye koltuğunda halen oturduğuyla işe başlamak gerekiyor. Çünkü Cumhurbaşkanı seçildiğine göre, istifasını vermesi hükümetin de otomatikman düşmesi lazım.

Ardından Cumhurbaşkanı Gül’ün de yeni hükümeti kurma yetkisini bir isme vermesi, onun da Bakanlar Kurulu listesini Cumhurbaşkanı’na sunması ve güvenoyunu müteakip göreve başlaması, o zamana kadar da mevcut kadronun devletin devamlılığı ilkesi çerçevesinde kritik kararlar almadan görevi devam ettirmesi gerekiyor.

Fakat o kadar AKP odaklı yaşanmaya başlandı ki, bunların hiçbiri olmuyor. Bir adam, yasalara rağmen istifa etmeyecek diye, hiyerarşi tamamen alt üst ediliyor. Yani resme buradan bakarsanız, yeni kabinenin Gül’e sunulması lazım. Ama Cumhurbaşkanı Gül’ün de sesi çıkmıyor.

Dönelim tekrar AKP MYK’ya... Öncesinde ve sonrasında konu nasıl yansıtılıyor? ‘Türkiye’nin yeni Başbakan’ı açıklanacak ya da açıklandı.’ AKP, Meclis çoğunluğu açısından en çok sandalyesi olan parti olabilir. MYK’da Genel Başkanı’nı da belirleyebilir.

Ama henüz Genel Kurul’a gidilmemiş. Bu kadar mı açık itiraf edilir, bir adamın 20 milyon oy alan bir partiyi tek başına yönettiği... Demokrasi yutturmacası içinde bütün organları ezerek, Genel Kurul delegelerinin aksi yönde bir karar vermeyeceğinden emin olarak, isim açıklanıyor.

Hadi diyelim ki buraya kadarı AKP’nin sorunu... AKP Genel Başkanı’nın yeni Başbakan olarak ilan edilmesi yetkisini nereden alıyor? Bildiğimiz kadarıyla hükümeti kurma yetkisini Cumhurbaşkanı verir, AKP MYK değil. Elbette medyanın bu konudaki kraldan çok kralcı performansı da unutulmamalı.

Diyelim ki Erdoğan köşke çıktıktan sonra Davutoğlu’na hesaplandığı üzere hükümet kurma görevini verdi. Davutoğlu, muhtemelen hazır olan bakanlar kurulu listesini göstermelik olarak Cumhurbaşkanı’na sundu.

Dönecek Meclis’e... Bu yapının hükümet edebilmesi için bir de Meclis onayı gerekiyor. Belki de son yüzyılın en başarısız Dışişleri Bakanı olarak güvenoyu alamayacak. Kim biliyor? Bu kadar mı eminler, Meclis’teki milletvekillerinden? O zaman bir adamın Meclis’i de yönettiği alenen kanıtlanıyor.

Bunların bırakın kendileri gibi düşünmeyenlere, kendi gibi düşünenlere, Meclis’in tüzel kişiliğine, muhalefet partilerine bile saygısı yok. Bir adam istiyor; herkes uyuyor ve birileri buna demokrasi diyor.

Şanlı medyamız da bu çelişkiyi ortaya koyacağına AKP MYK’sından çıkan yeni Başbakan’ı Erdoğan aracılığıyla duyuruyor. Bu devletin çivisi çıkmış; çakan yok.

Bu arada Türkiye bunlarla uğraşırken, bir şehit veriliyor; güney sınırımızda kan gövdeyi götürüyor; terör örgütü yol kesiyor; dolar tutulamaz bir biçimde yerinden oynuyor; FED tutanakları açıklanıyor ve yapılan zirvede faiz artışının ne zaman gerçekleşeceği tartışılıyor. Bilmem ilginizi çeker mi?

Çetin Ünsalan

AKP nin Ne