NATO Zirvesi'nin kaybedeni
Kaybeden Türkiye olması için çok dua eden elini ovuşturup heyecanla bekleyenler çoktu ülke içinde. Hatta zirve öncesinde NATO zirvesinin ve Biden-Erdoğan görüşmesinin çok iyi geçeceği ABD ilişkilerinin düzeleceği yönünde malum çevrelerce ciddi propagandalar da yapılmıştı.
Erdoğan’ın Suriye’deki PKK- YPG ye sessiz kalacağı ve Suriye’den asker çekeceği, keza Kıbrıs’tan da asker çekeceği ve KKTC ‘yi Yunanistan’ın insafına bırakacağı, S 400’leri rafa kaldıracağı beklentileri vardı. Hatta hayaller bile kurdular. Bazı malum gazetelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Biden’in önünde elini öpercesine eğilmiş gibi görünen sahte bir fotoğrafı bile yayınladılar. Diyelim ki o fotoğraf sahte değildi doğru. Vatanını seven bir gazeteci onu yayınlamaz görmezden gelir. Ama yayınladılar vatandaş olarak soruyorum siz kimsiniz nerenin vatandaşısınız? Türkiye vatandaşı olabilirsiniz kağıt üzerinde ama ruhunuz Türkiye düşmanı. Erdoğan düşmanlığı yapalım derken koskoca Türkiye Cumhuriyetinin onur ve haysiyetinin ayaklar altına alınmasına razı oluyorsunuz. O sahte fotoğrafın başını ve sonunu gösteren videosu her yerde yayınlanmaya başladı. Bir özür dilediğinizi de duymadım. Okuyucunuza karşı yüzünüz kızarmayacak kadar pişkin misiniz?
Biden Erdoğan görüşmesi öncesinde Türk-ABD ilişkileri ne ise, zirve sonunda da aynı kalmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan dik durmuş ve o malum çevrelerin beklediği tavizleri vermemiştir. Zaten zirve öncesi Türkiye; ABD’nin adamlarından PKK’nın Suriye sorumlu Sofi Nurettin’i etkisiz hale getirmiş, DEAŞ’ın üst düzey yöneticilerinden Besim kod adlı teröristi yakalamış ve terörle mücadele konusunda taviz vermeyeceğini ortaya koymuştu.
NATO Zirvesi’nde nerden akıllarına geldi, hangi sivri akıllı ortaya attı ise Suriye füzelerine karşı NATO’nun Türkiye’yi korumaya devam edeceği söylendi. Son derece saçma ve anlamsız bir ifade. Suriye yönetiminden den Türkiye’ye bir füze tehdidi yoktur olmamıştır da, öte yandan Türkiye’ye füze tehdidi olsa olsa ABD’nin PKK’ya verdiği füzelerden olur ki bunu da Türkiye önleyebilecek güçtedir. Yine Patriot bataryaları yollayıp da Türkiye’den milyonlarca dolar mı almaya niyetlendiler diye düşünmeden edemiyor insan. (NATO Anlaşması gereği bir ülke diğer ülkeye yardım için silah ve asker yolladığında onun masraflarını karşılamakla yükümlüdür)
Türkiye Afganistan’dan ABD’nin çekilmesi ile stratejik öneme haiz Kabil Karzai Uluslar Arası Havaalanı’nın korunması gereğini gündeme taşımıştır. Bu görevi de masraflarını ABD karşılaması kaydıyla Macaristan ve Pakistan’ı yanına alarak yapabileceğini açıklamıştır. Türkiye bu tavrı ile bölgesel gücünü ve oyun kuruculuğunu NATO üyelerinin gözüne sokmuştur. Burada ilginç olan NATO üyesi olmayan Pakistan’ı Türkiye yanına alıyor. Bu da aslında NATO’ya ayrı bir mesajdır. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan zirve sonrası açıklamasında “Buradan doğruca Bakü’ye gidiyorum” diyerek NATO’ya bir başka mesaj daha vermiş, arkasından Azerbaycan’da yaptığı açıklama ile Ermenistan’ı da içine alacak 6’lı bir bölgesel oluşumdan bahsetmiştir. Tüm bunlar NATO toplantısında Türkiye kazanan oldu denilemese bile Türkiye için bir gövde gösterisi olduğunun açık ve net ortaya koymaktadır.
NATO zirvesinin kaybedeni ABD olmuştur. Onca uğraşılarına rağmen BİDEN sonuç bilgesine Rusya’yı tehdit olarak koydurtmasına rağmen Çin’i tehdit ülke olarak koydurtamamıştır. Almanya, İngiltere, Fransa Çin ile soğuk savaş başlatmayı istemediklerini açıklamışlar. Türkiye ise daha net tavır koymuş ve Çin ticari ortağım demiştir. Kaldı ki Türkiye zirveden birkaç gün önce Çin ile swap anlaşmasını 6 milyar doların üzerine çıkartmıştı. Özetle ABD’nin NATO üzerindeki etkinliği bu zirve ile gerilemiştir.
Sonuç olarak ABD Başkanı Biden hırçınlıklarının bedelini ödemeye şimdiden başlamıştır. ABD’nin güvenilirliği ve etkinliğinin kaybolmaya başladığı bir NATO zirvesi olmuştur. Öte yandan Biden Türkiye’den de istediği tavizleri koparamamıştır. Biden, zirvenin kaybedeni olmuştur.