Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

ABD kapısında düşlere dalmak

Amerika’daki CHP ve HDP temsilcileri ile ABD’li dostlarının basına gururla yansıttığı bir fotoğraf karesi var. Masanın başında Sezgin Tanrıkulu, Selahattin Demirtaş da dâhil yedi kişi arz-ı endam ediyor. Masanın arkasında iri puntolu yazıların bulunduğu mavi bir pankart yer alıyor. Pankarttaki, “The New Kurdish Reality in the Middle East (Ortadoğu’da Yeni Kürt Realitesi)” ibaresi hemen göze çarpıyor! Pankartın sağ tarafında Amerikan bayrağı, sol tarafında ise HDP’nin logosu yer alıyor. CHP ortada yetim gibi kalmış. Onları temsil eden hiçbir sembol yok! Herhalde altı okun bir yerlere saplanacağından endişe ediyorlar… Atatürk’ün Anıtkabir’de kemikleri sızlıyordur. “CHP’nin benim partim olarak kalacağını nereden bileceğim? diyen Ulu Önderimiz, herhalde bu kadarını da tahmin etmemişti!

CHP’nin ABD gezisini değerlendiren, AKP’ye yönelik sert eleştirileri ile tanınan analist Michael Werz, şunları söyledi: “ Washington ve başka yerler giderek daha çok içine kapanan AKP hükümetine oranla CHP’ye daha kapsayıcı ve geçerli bir alternatif olarak bakmaya başladılar ama CHP daha çok çalışarak, gözlemcileri bu yönde çözümlere sahip olduğuna ikna edebilmeli. Temel sorun hâlâ ortada duruyor. CHP kendini reforme ederek, daha kapsayıcı bir şekilde, siyasi rekabet dâhilinde, Türk toplumunun daha geniş katmanlarına hitap edebilecek mi?”

Verilen mesaj son kerte açık ve net! Diyorlar ki “antenlerinizi bölücüleri ve dincileri de kapsayacak şekilde” açın. Evet, bir şeyler yapıyorsunuz. Biz de takdir ediyoruz ama yeterli değil! Daha çok çalışın, daha cesur olun! Biz onları can-ı gönülden kucakladığınızdan emin olduktan sonra size neler yapacağınızı söyleyeceğiz. CHP oltaya takılan balık gibi bu safsatalara inanıyor. Hâlbuki yakın geçmişi biraz sağlıklı analiz edebilse, nasıl bir tuzağa düşürüldüğünü hemen anlayacak!

Hatırlatayım, Habur rezaleti yaşanmıştı. Bu inanılmayacak drama, belki de modern Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki en yüz kızartıcı olaydı. İnsanlar şaşkın ve ne yapacaklarını bilemez bir haldeydi. Kısa süren şaşkınlık dönemi yaşandı ama daha sonra tepkiler öfkeye dönüştü; AKP oyları hızla erimeye başladı; bazı kamuoyu gözlemcilerine göre CHP’nin oyları yüzde 38’e çıkmıştı. Ama bir kez daha inanılmayacak bir gelişme oldu. Siyaset duayeni (!) Kılıçdaroğlu, nam-ı diğer Dersimli Kemal, ortalık toz dumanken, birdenbire bir “Genel Af” talebi ile ortaya çıkarak AKP’ye adeta can simidi attı. Şimşekleri üzerine çekti; gündemi değiştirdi; AKP’ye soluk aldırdı. CHP, bu çıkıştan sonra yeniden yüzde 25’ler civarına indi. Denenen ve sonuç alınmayan, başarısızlığa mahkûm bu tür projelerde ısrar niye!

Şimdi de CHP’nin ABD ziyaretini değerlendiren AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Salih Kapusuz’un söylediklerine kulak verelim: “CHP iktidara talip olduğunu, projelerini ve programını millete değil de ABD’ye anlatma ihtiyacını duyuyorsa icazet alıyordur. Her konuşmasında Kuvayi Milliye ruhundan bahseden Kılıçdaroğlu’na hatırlatmak lazım. İktidara talip olma yeri ABD değil, Türk milletidir. Bundan sonra siz gidin altı okunuza bir de Amerikancılık oku ekletin. İcazeti milletten değil de ABD’den alan CHP’ye yedinci oku hayırlı olsun! Bu ABD ziyareti, CHP’nin klasik ‘Türkiye’yi şikâyet ziyaretlerinden değil, Yahudi lobisi ve derin ABD ile işbirliği ziyaretlerindendir.

Düşünebiliyor musunuz? Cumhuriyet tarihimizin gelmiş geçmiş en Amerikancı iktidarı, bu anlamsız politikaları nedeniyle CHP’yi, hem de en zayıf olduğu bir alanda yerden yere vuruyor. Irak’ta, Suriye’de, Kıbrıs’ta, Libya’da, Kuzey Irak’ta, Afganistan’da, hemen her yerde ABD ile işbirliği yapan, Yahudi lobilerinden ödüller alan bir iktidar, CHP’yi Yahudi lobisi ve derin ABD ile örtülü ilişkiler kurmakla suçluyor! İşte CHP’nin stratejilerini belirleyen yeni yöneticilerin vizyonu budur! Batı ve ABD’nin CHP’ye nasihatten başka verebileceği hiçbir şey yoktur.

Milletimiz her geçen gün Meclis’te temsil edilen partilerin gerçek yüzünü daha iyi anlıyor. Kişisel görüşüme göre ABD tarihinin gelmiş geçmiş en nitelikli başkanı olan Abraham Lincoln’ün (1809-1865) şu sözleri oldukça anlamlı: “Herkesi bir defa, bazılarını her zaman kandırabilirsiniz. Ama herkesi her zaman kandıramazsınız!”

Bu toprakları temsil eden ve bu topraklardan güç alan siyasi partiler milletin teveccühüne mazhar olduğu gün geleceğe daha büyük bir güvenle bakacağız. İyi ya da kötü, Türkiye Türkiye’den yönetilmelidir. Bir Afrika atasözü ile yazımıza noktayı koyalım: “Aslanlar kendi öykülerini yazmadıkça, herkes avcıların öykülerini dinler!”

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

abd kapısında