Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Sözcü gazetesi kimin sözcülüğünü yapıyor?

Sözcü, 29 Haziran 2015 günü Org. İlker Başbuğ’un sözlerini sürmanşete taşıyarak okuyucularının karşına çıktı: “Suriye’ye girer ama çıkamazsınız!”

Org. Başbuğ, kumpas davalar nedeniyle Türk kamuoyunun çok yakından tanıdığı bir komutan. Tertipçilerin sahte belgeleri ateşli silah olarak kullandığı, TSK’nın yüzde yüz haklı olduğu meşru bir savaşı kabul etmedi. Belki de işbirlikçi hainlerin arkasındaki emperyalist çetelerden çekindi!

Karşısına antik çağlardan beri bilinen ve geçerli olan bir jeopolitik yasa çıktı: “Koşullar oluştuğunda bir savaştan kaçarsanız, kazananın hatırsız ve onursuz bir ödülü olursunuz!” Sonuç: “Koskoca Genelkurmay Başkanı tutuklanarak cezaevine konuldu. PKK canisi Şemdin Sakık saygın bir tanık, Zat-ı alileri azılı bir terörist oldu!”

Şimdi isterseniz, aynı tarihli gazetenin üç köşe yazarından alıntılar yapalım:

Emin Çölaşan’ın yazısının başlığı, “Suriye’nin fendi, Tayyipgilleri yendi!”

Suriye ile aramızda 910 kilometrelik bir sınır… Beğenelim veya beğenmeyelim, bir zamanlar o sınırda bir muhatabımız vardı:

Suriye Devleti.

Tayyip-Ahmet ikilisine günün birinde ABD’den emir geldi:

“Esad’ı devirmeye karar verdik, haydi aslanlarım siz de kuzeyden bastırın!”

Ve bütün güçleriyle bastırmaya başladılar.

Esad’a karşı savaşan bütün paralı terörist güçlerine, İslamcı terör örgütlerine ve PKK’ya her türlü desteği verdiler.

Silah, cephane, bomba, gıda ve ilaç gönderdiler.

Adana’da yakalanan MİT’e ait TIR’lar bu olayın somut göstergesiydi.

Kendileri ettiler, kendileri buldular. Başımıza bu en büyük belayı bu iktidar ve özellikle Tayyip-Ahmet ikilisi açtı. Suriye sınırımızı PKK-IŞİD ve öteki İslamcı terör örgütlerine teslim edenler şimdi ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırmış durumdalar.

Bir şeyi çok iyi bilsinler:

SURİYE’DEN BİR TEK ŞEHİT CENAZESİ BİLE GELDİĞİ TAKDİRDE O TABUTUN ALTINDA EZİLİRLER.

Mehmet Türker’in yazısının başlığı, “Başımıza bela edenler utansın!”

Şimdi Tayyip Bey çıkmış, PYD’nin sınırımızın karşısına yerleşmesi ve olası bir

Kürt Devleti konusunda “Bedeli ne olursa olsun müsaade etmeyiz” diyor…

Bu iktidarın çukura düşmüş dış politikası ve Esad takıntısı yüzünden bedeli ödeyecek olan Tayyip Bey veya bir başkası değil, Türk Milleti’dir!

Suriyeliler için harcanan para bu milletin, bu halkın cebinden çıkmıştır!

O 6,5 milyar dolar iktidardakilerin babasının parası değildir!

Suriye’de iç savaş çıktı, Türkiye’deki iktidar Esad’ı devirmeye kalktı, kabak bizim başımıza patladı…

Türkiye ateş hattında ve hâlâ ateşle oynamaya devam ediyorlar…

Yeni hükümet arayışları devam ederken, başımıza bu belayı açanlardan hesap sorulmazsa…

Bu halkın iki eli, hesap sormayanların yakasındadır!

Saygı Öztürk’ün yazısının başlığı, “Askere, Suriye’ye gir emri verildi!”

Şimdi yine “kırmızıçizgi” zamanı… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye yönetiminin boşalttığı yerlerde Kürt Devleti kurulmasına izin verilmeyeceğini, bu durumun “kırmızıçizgimiz” olduğunu belirtiyor. Yani “savaş nedeni” sayıyor. Cumhurbaşkanının “savaş nedeni” saydığı gelişmelerin sorumlusu kim? Bu işler nasıl buralara geldi?

“Analar ağlamasın” diye diye, ülkemizin Güneydoğusu’nu adeta terör örgütü ve yandaşlarına teslim edenler, askeri karakolundan, birliğinden çıkamaz hale getirenler, alan hâkimiyetinin terör örgütünün eline geçmesini sağlayanlar, ülkemizi şimdi savaşa sürüklemek istiyorlar. Savaş tamtamları çalınıyor.

Üç yazarımızın da yazdıklarına yanlış diyebilir miyiz? Hayır, bütünüyle doğru! Abartma var mı? O da yok! Çıkardıkları sonuçlar hatalı mı? Kesinlikle değil! Son kerte isabetli bir tahlille iç sorumluyu tespit etmişler!

Ama bu işin bir de dış sorumlusu ya da sorumluları var! Ona hiç değinmiyorlar. Ortaya çıkan bir gerçeklik var: “Sınırımız boyunca bir PKK/PYD devletçiği kurdurulmuş!

Güneydeki demografik yapı değiştiriliyor! Ortada duran bir Kürt (ABD-İsrail) koridoru var. Türkiye’nin sınırları, birlik ve bütünlüğü ciddi bir tehdit altında!” Bu gelişmelere ve tehlikelere gözler kapatılmış!

Doğru, AKP sorumlu! Peki, sadece AKP’yi eleştirerek bu sorunu çözebilir miyiz? Sizler AKP’yi eleştirince, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan sinsi planlarından vaz mı geçecek? ABD, İsrail ve PYD/PKK’nın ülkemizi hedef alan düşmanca hareketlerini seyredelim ve gelip hançeri sırtımıza saplasınlar! Öyle mi diyorsunuz?

Çanakkale Savaşı, İstiklal Savaşı, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın şehit verilmeden mi kazanıldığını zannediyorsunuz!

Eğer, “gazetecilik yapıyoruz” diyorsanız, herkesin bildiği arşiv bilgilerini tekrar etmişsiniz! Farkındayım, Tayyip Erdoğan ve AKP nefretinin müşterisi çok ama önümüzde duran yaşamsal bir sorun var! Ne sorunun doğası ne de çözüm yolları konusunda hiçbir öneriniz yok!

Biliyorum, göz bebeğiniz yeni CHP, HDP (PKK) ile halvet olmuş vaziyette emperyalist merkezlerin dümen suyunda! Yasak bölgeye giremiyorsunuz! Ama AKP ile de evliliğe hazırlanıyorlar. O zaman ne yazacaksınız?

Biraz zaman ayırıp gazetenizin yazarları Soner Yalçın’ı, Yılmaz Özdil’i ara sıra okusanız, fena mı olur?

Herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz? Sahi, siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz?

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

sözcü kimin yapıyor gazetesi