Tasarruf
Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri tasarruf miktarının azlığıdır. Esasen yurtdışı kaynaklara dayanan bir ekonomide, en önemli savunma silahı sayılabilecek bu oran, kumarhane mantığı içinde bir ekonomi yönetildiğinden hiçbir zaman oluşturulamadı.
Şimdi Maliye Bakanı Naci Ağbal yeni hedefi anlattı. Türkiye’nin tasarruflarını arttırması gerektiğini, hane halkının tasarruf miktarı içerisindeki payının çoğaltılabilmesi adına teşviklerin oluşturulmasının zorunluluğunu belirtti. Esasen fikir bakımından altına imza atarım.
Ama eğer 2001yılında toplam borç içinde hane halkının payı yüzde 4 iken başaramadığınız bir işi, yüzde 66 mertebesine ulaştıktan sonra fark edip, yol almaya kalkarsanız iyi fikir, güzel hayal özelliği kazanır.
Peki hedef ne? Hane halkının tasarruf oranını yüzde 15’lerden, yüzde 25 – 30 seviyesine çıkarmak… Sonra toplanan bu tasarrufu da Türkiye’nin gelişimini sağlayacak projelerde kullanmayı sağlamak.
Fikir bazında çok doğru ve zaten yıllar önce yapılması gereken buydu. Fakat bugün böyle bir tabloyu gerçekleştirmek istiyorsanız; böylesine niyetlerden önce çözülmesi gereken sorunlar olduğunu bilmelisiniz.
Çünkü bugünkü fotoğrafta un, tuz, ateş, yağ yok; ama poğaça yapmaktan bahsediliyor. Günümüz ekonomik koşulları içerisinde insanlar borca batmış durumda. Böyle bir gerçek ortadayken, gelirleri giderlerini karşılamaktan aciz iken, nasıl bir tasarruf birikimi yapmayı planlıyoruz?
Elbette Maliye Bakanı Ağbal’ın dediği gibi, bu mesele sadece bireyleri değil, ekonominin kendisini ilgilendiriyor. Fakat nasıl hayata geçireceğiz? İnsanların 10 milyonu aşkın kişinin sosyal yardım aldığı, nüfusun önemli bir oranının hesapta olmayan harcamalarını karşılamaktan mahrum olduğu, gelir dağılımındaki uçurumun büyüdüğü, yüzde 20’lik en yoksul kesim ile, yüzde 20’lik en zengin kesim arasında 8 kat farkın bulunduğu bir ülkeden bahsediyoruz.
İnsanların sahte rakamlar arasında borca batırıldığı, giyim, gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartı kullandığı (oran yüzde 80- AC Nielsen) bir Türkiye fotoğrafı içerisinde tasarrufları nasıl artıracaksınız?
Öyleyse ilk iş hatamızda ve gerçeğimizle yüzleşmek olmalı. Tüm bunları masaya yatırıp, yeniden kurgulayıp, arada geçen süreçte çekilecek fakirliği insanlara anlatarak, başarılı ekonomi palavrasından vazgeçerek, gerçeğimizle yüzleşerek ne yapacağımızı konuşabiliriz.
Fakat bugün olduğu gibi aç insanlara ‘ne kadar toksun’, işsiz insanlara ‘istihdam yarattık’, işadamlarına ‘iyisiniz’ modundan çıkmazsak, halen hayal tacirliği yapmaya devam edersek çok acı çekeriz. Maliye Bakanı bence bunları bir düşünsün; sonra oturup Milletçe konuşalım.
Çetin Ünsalan