OVP'nin özeti: Hiç bir şey değişmeyecek
Orta Vadeli Program, 2024 yılını kapsayan bir biçimde açıklandı. İçine yeşil ekonomiden istihdama kadar ihtiyaç duyulan tüm maddeler de konulmuş, iklim krizi gibi hayati önemdeki konularla büyümeye de değinilmiş.
Bir temenniler manzumesinden öteye gitmeyen, bugüne kadarki büyük sapmaların hesabı verilmeden yenisi açıklanan, başlığında plan olan bu plansızlığı ne kadar ciddiye almak gerekir; şüpheliyim.
Çünkü bir yol haritasında, önceki gelişmeleri masaya yatırmaz, sapmalarının nedeni sorgulamaz, sadece sloganlar yazarak yenilerini oluşturursanız, bu bir plandan çok niyet mektubu özelliği taşır.
Yetmedi; büyük laflarla yol haritası oluşturup, ülkenin verilerini, varlığını ve eksikliğini ele almadan bir yol haritası çizerseniz de ya yol gitmeye niyetiniz olmadığını ya da yolda yine büyük sapmalar yaşanacağını belirtmiş olursunuz.
Fakat OVP’nin üç başlıkta bize anlattığı var. Bunlardan biri enflasyonun hayatımızda değişmeyecek yerinin getirdiği durum. Rakamlar gerçekçi olmasa da, algı yönetme niyeti taşısa da, enflasyonun yükseliş trendinde olacağı çok açık gözüküyor.
Bu da artması baştan kabullenilen bütçe açıklarıyla birlikte okunduğunda, vatandaş nezdinde zamların, ağırlaşan faturanın aynen devam edeceğini bize net bir biçimde anlatıyor.
İkincisi yine rakamlar hayali de olsa, programda yer alan dış ticaret açığı… 2024 sonuda 54 milyar dolar dış ticaret açığı öngörüyorsanız; birincisi yaklaşık 40 milyar dolarlık cari açık yaratacağınızı baştan kabulleniyorsunuz demektir.
Bunun paranın güvenli limanlara yöneldiği bir süreçte, Türkiye ekonomisi üzerindeki dolar baskısının devam edeceği anlamına geldiğinin altını çizmek gerekir. Yine önemli bir sonuç daha çıkarmalıyız.
Tüm süslü laflara rağmen, ekonomi yönetiminin reel sektörün yerli tedarik oranını artırmaya niyeti olmadığını görüyoruz. Çünkü üretim yapısında değişikliğe gitme amacınız olsa, ihracatla birlikte ithalatın da yükseldiği grafiğin tersine dönmüş olması gerekir. Bu da istihdam hedefini kendiliğinden çürütüyor.
Bir üçüncü başlık ise 1 trilyon dolarlık ekonomi olmak. Niyet güzel ama gerek Türkiye ekonomisinin risklerinin yok sayıldığı, gerek kur riskinin olmadığının düşünüldüğü, dünya pazarlarında daralmanın yok sayıldığı bir alan içerisinde ‘nasıl’ sorusunun yanıtı yine verilememiş.
Ayrıca hedef, yarım Türkiye büyüklüğünde bir büyüme yakalamak ki, bunun nasıl finanse edileceğinin de hesap edilmediği görülüyor. 850 milyar dolarlık bir ekonomiden 720 milyar dolara neden düşüldüğünü analiz etmeden çıkan bu yolculukta, olası bir dolar / TL ters rüzgarıyla 720 milyar doları bile arayacağımız çok net görülüyor.
Velhasıl kelam, açıklanması gerektiği için açıklanan, süslü lafların gölgesinde ekonomik açmazların kabullenildiği, bunları dönüştürmek için niyetin ötesinde bir eylem planının olmadığı bir metin üzerinden OVP’nin tek cümlelik bir özeti var: Hiç bir şey değişmeyecek. Fatura da, faturayı ödeyen de…