Genelge
Türkiye’de bir genelge fırtınası yaşanıyor. Her haliyle ciddiyetsizlik görüntüsü veren bu tavır aslında uzun zamandır devam ediyor. Bir ülkede genelgeler kanunu aşamaz. Kanun da Anayasa’yı...
Ama bizde bir kanun çıkarılıyor, ayrıntılar genelgelerle belirlenecek deniliyor. Oysa genelgeler kanun kapsamında pratik uygulamanın nasıl yapılacağını ifade eder. Biz bu haliyle Meclis’in yasama yetkisini bakanlıklara veriyoruz.
Hoş Kanun Hükmünde Kararname’nin normal uygulama haline geldiği bir ortamda bunu garipsemek ne kadar gerçekçi o da ayrı bir tartışma konusu. Fakat yapılan her düzenlemenin ardından genelge fırtınası hayatımıza giriyor.
Hem de ‘durun durun yanlış anladınız, öyle değil’ denilerek yapılıyor. Öncelikle tekrar altını çizeyim bu devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Uygulamada da her hamle bir mağduriyete neden oluyor.
Son örnekler kapanma ile ilgili... Bir düzenlemeye gidildi, Türkiye 17 Mayıs’a kadar adına kapanma denilen bir ucube yaşıyor. Hamili kart yakınımdır olanların sokakta gezdiği, sonra işe gidenlerin mağdur olmaması için bir genelgeyle süre uzatımı yapıldığı bir yasaklama türü.
Önce alkol yasağıyla ilgili tartışma başladı. Kolluk kuvvetleri genelge diyor; vatandaş kanun... Hadi buyurun buradan yakın. Sonra yanlış anlaşıldığı söyleniyor; akabinde yeni bir genelgeyle doğru anlaşıldığı ortaya çıkıyor.
Marketlerle ilgili yasaklamalar geliyor; ardından anlıyoruz ki o da yanlış anlaşılmış, bir genelge yayınlanıyor. Çek ödemeleriyle ilgili düzenleme getiriliyor; karşılıksızların yazılmayacağı söyleniyor; ortalık alt üst olunca genelge hazretleri tekrar devreye giriyor.
‘Durun durun yanlış anladınız.’ Her yanlış anlamada da ekonomiye, yaşama bir darbe vuruluyor. Semt pazarları kapanıyor, tonlarca meyve sebze üreticinin ve hallerin elinde kalıyor; ardından yine genelge devreye giriyor ve cumartesi günleri belli saatlerde semt pazarlarının açılabileceği belirtiliyor.
Yani nereden baksanız kara mizah. Şayet bu uygulamaları normal prosedüre uygun olarak TBMM’den geçirseniz, orada da mesela ekonomiyle ilgili topçusu, müftüsü değil, ekonomiyi bilenler bu kanun tekliflerini verse, tartışılsa ve geçse genelge fırtınası da olmaz. Sadece ayrıntılar için yayınlanır.
Fakat tam bir güler misin, ağlar mısın cinsinden bir süreç yaşıyoruz. Güldür Güldür isimli TV programında çok sevdiğim bir Sunay Akın taklidi var. İzleyenler bilir. Ne diyor? ‘Bakın bakın size ne anlatacağım?’ Sanırım iktidar da bunu örnek aldı, sürekli ‘durun durun yanlış anladınız’ diyor.
Mesele o kadar mizah konusu oldu ki, mizah sitesi Zaytung bile bir haber yayınladı. Diyor ki haberde: “Nefes alıp vermek suretiyle ülkeye gelen turistlere virüs bulaştırdıkları anlaşılan Türk vatandaşlarının solunum saatlerini düzenleyen İçişleri Bakanlığı genelgesi yayımlandı.”
Elbette bu bir şaka haber. Ama şimdi kendinize sorun ilk aklınıza gelen ne oldu: ‘Mizah güzel şey’ mi yoksa ‘ister misin olsun’ mu?