Gücü yeten yetene...
Ülkede dolardan faize, girdi maliyetlerinden hukuksuzluğa tüm yaşananları gözlerini kapatanlar; iktidara sesini çıkaramayanlar, sıkıştıkça gücünün yettiğine konuşmayı yüksek perdeden yapıyor.
Malûmunuz geçtiğimiz Çarşamba günü Türkiye genelinde büyük bir elektrik kesintisi yaşandı. Bu nedenle de ekonominin büyük bir zarara uğradığı gerçek. Ortadaki bu skandala rağmen kimse doğru düzgün bir açıklama yapmıyor.
Normal şartlar altında da sanayinin, ticaretin temsilcilerinin bunun hesabını sorması gerekir. Peki onlar ne yapıyor? Çılgın fikir İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’tan geldi. İşçiler 1 gün bedava çalışarak, bu zararı gidermeliler imiş.
En hafif tabirle utanmazlık olarak nitelendirilecek böylesi bir açıklama, hangi ruh halinde yapıldı bilemiyorum. Ama insana ‘el insaf’ dedirtiyor.
Bu ülkenin sanayici ya da işçisi, memuru ya da esnafı, ev kadını ya da öğrencisi, yani tüketicisi hem dünyanın en pahalı elektriğini kullanacak; hem haksız bedeller ödeyecek, sonra da elektrik kesintisinden kaynaklanan zararı yine onlardan tazmin etmek isteyeceksiniz.
Demirtaş bunu talep edene kadar, dönüp elektrik dağıtım şirketlerine seslenseydi de; bir gün bedava elektrik verselerdi. Olmuşun üzerinden konuşup, diğerine gözlerini kapatanlar ancak bu kadar saçma bir öneriyle gündeme gelebilir.
Bakın olağanüstü kesintiden bahsetmeyi bırakalım. Planlı kesintilere baksanıza… Tüketici Birliği Federasyonu Mart ayı elektrik kesinti endeksini açıkladı. Bir ayda yapılan toplam kesinti, 6 yıllık kesintiye tekabül ediyor.
Bunun ekonomiye zararını neden konuşmuyorsunuz. Makinelerinizi bir kapatıp, bir açmaya sesiniz çıkmıyor; alınan haksız bedellere körebe oynuyorsunuz da, bir günlük elektrik kesintisinin maliyetini neden, konuyla hiç ilgisi olmayan kesimlere çıkarıyorsunuz?
Bu iş artık iyice zıvanadan çıktı. İktidar kayıp/kaçak bedelinde hukukun yolunu kapatır; birileri ödenmeyen elektriğin faturasını ödeyene çıkartır; elektrik kesilir, orada da fedakârlığı çalışanın yapması istenir.
Siz neyin peşindesiniz? Şu yaşananların milyonda biri, gerçekten demokrasinin olduğu bir ülkede cereyan etseydi, ortada istifa etmemiş yetkili kalmazdı. Ama suç bizde… Başkan diye sivil toplum kuruluşlarının ya da meslek kuruluşlarının başına getirdiklerimiz, önce bizi kurban ederse, diyecek bir şey kalmıyor.
Dedim ya gücü yeten yetene… En son Yalova’da gücünün yettiği öğretmeni azarlayan Vali’ye yaşanan acı sonuçtan yola çıkıp, sormak lazım: Mutlu musun? Boyunuz uzadı mı? Bu memleket iyice gücü yeten yetene bir hal aldı. Ama artık yeter.
Komplekslerini, astlarının üzerinde denemenin adı yöneticilik değildir. Zararı, kendisiyle ilgisi olmayan kesintiyi de işçiye fatura etmek işadamlığı değildir. Hiç tanımadığı insanlara kurşun sıkmak da sporseverlik değildir. Utanmazlığın da lüzumu yok. Yazıklar olsun insanlığınıza…
Çetin ÜNSALAN
ulusalkanal.com.tr