ABD, Türkiye'nin tehdit algısını belirledi: "PYD/PKK dost, IŞİD düşman!"
Önce Türkiye CumhuriyetiHükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan baskı altına alındı. Daha sonra Başbakan Davutoğlu’nu hedef alan yayınlar yapıldı. Batı basın ve yayın organlarında Türkiye’nin ve özellikle iktidarın IŞİD’e her türlü yardımı yaptığı yönündeki haberler hız kesmeden devam etti.
Bazı gazeteler Türk Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’nın uluslararası mahkemelerde yargılanabileceğine dair imalarda bulundu! Bu tür haber ve yorumlar içe kaydırıldı. MİT TIR’ları sürekli gündemde tutularak baskı doruk noktasına çıkarıldı. Erdoğan ve AKP’ye yönelik nefret bu amaca yönelik olarak maharetle kullanıldı!
Hedef Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nu kıpırdayamayacak bir konuma getirmekti. Davutoğlu derhal Batı çizgisine girdi. Erdoğan direnme emareleri verince, ABD psikolojik savaş taktiklerini devreye soktu! ABD, Kürt devleti ve Kürt koridoru için önünde hiçbir engelin olmasını istemiyordu.
Peki, Batı’nın bu iddialarda gerçeklik payı var mıydı? Bunun bir önemi var mı? IŞİD’in babası zaten CIA ve MOSSAD’tı. IŞİD’inABD’in savaş canavarı olduğu yönünde artık hiçbir tereddüt kalmamıştı! Açın interneti bakın! IŞİD’in kafa kesme görüntülerinin stüdyolarda çekildiği ispat ediliyor…
AKP ne yapmışsa, ABD’nin bilgisi ve onayı dâhilinde yapmıştı. AKP, ABD istediği için Suriye politikasını değiştirmişti. Tonlarca silah ve cephane, başta ABD olmak üzere Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün’ün desteği ile Suriye’ye sokulmuştu. Akan kandan bu ülkelerin tamamı ama en fazla ABD sorumluydu.
Eğit Donat programları halen devam etmekteydi. Bu caniler herhalde Suriye’ye fasulye sokmayacaktı. Yani özetle, “tencere dibin kara, seninki benden karaydı!”
ABD’nin hedefi, Türkiye’deki iç kavgayı kendi stratejik çıkarlarına dönüştürecek dinamikleri harekete geçirmekti. CHP ve PKK (HDP) elinin altında bulunuyordu. Cılız da olsa Türkiye’de bir kıpırdanma, huzursuzluk başlamıştı.
Bu ahval şerait içinde 40 kişilik ABD gücü Ankara’yı bastı! Erdoğan, Davutoğlu ve AKP’nin süngüsü düştü. IŞİD’in ana tehdit olduğunu Türkiye kabul etti ve İncirlik’i ardına kadar açtı!
Ama ABD’in içine kurt düşmüştü! Ya Türkler uyanırsa! İşi sağlam esaslara bağlamaya karar verdi! Birdenbire bilinen Suruç bombası patlatıldı. IŞİD artık Türkiye’ye savaş açmıştı. Türkiye savaşa girmeliydi.
CHP ve PKK (HDP) üzerinde gerekli etkiyi yaratan ABD, AKP ve MHP üzerinde fazla tesirli olamamıştı. Bu iki parti ulusal yas ilanına karşı çıkmıştı. AKP, “olay esnasında niçin hiçbir HDP’li ortada yoktu!” şeklinde çok enteresan bir soru ortaya atmıştı. MHP, Suruç’a gelenlerin kimliğini ve geliş nedenini sorgulamıştı!
ABD, kendisi açısından hayati önem taşıyan bu konuda hiçbir açık nokta bırakmak istemiyordu. Türkiye mutlaka IŞİD ile savaşa sokulmalıydı. Bunun en kestirme yolu IŞİD’in doğrudan Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almasıydı. Böyle bir saldırıyı TSK karşılıksız bırakamazdı! ABD, dolaylı yöntemleri bir kenara bırakıyor ve doğrudan yöntemler dönemine giriyordu!
İşte tam da bu anda IŞİD Kilis sınırında askerlerimizi hedef aldı! Bir ilginç nokta da Kilis’in Güneydoğu’da HDP’nin en düşük (yüzde 3,7) oyu aldığı ilimiz olması! Doğal olarak TSK misli ile karşılık verdi ve Türk F-16 uçakları sıcak bölgede uçmaya başladı. Böylece resmen TSK IŞİD ile karşı karşıya gelmiş oldu!
Olaylara taktiksel bir boyutta ve dar bir açıdan bakma alışkanlığımızı değiştirmeliyiz! Suruç’ta bomba patladı. Sadece Suruç’a baktık; gazetelerin, televizyonların peşinden sürüklendik. Kilis’te saldırıya uğradık ve sadece Kilis’ten karşılık vererek kendimizi tatmin ettik!
Öncelikle şunu düşünmeliyiz. Suruç’ta niçin canlı bomba patlatıldı ve neden birkaç gün sonra Kilis’te TSK’ya IŞİD tarafından ateş açıldı. Eğer IŞİD söylendiği gibi Türkiye tarafından korunup kollanıyorsa, niçin TSK’yı hedef alıyor!
IŞİD TSK’ya saldırırken misli ile karşılık göreceğini bilmiyor mu? Bu cahilce eylemden ne gibi bir fayda sağlayabilir! Kilis ve mücavir alanlarda tek gerçek kuvvetin TSK ve Türkiye olduğunu IŞİD algılamaktan aciz mi?
Batı emperyalizminin Kuzey Suriye’deki somut hedefi nedir? PYD/PKK devletçiği niçin kuruldu? Akdeniz’e inen bir Kürt (ABD-İsrail) koridoru bölgede neleri tetikler? ABD niçin IŞİD adlı kendi ürünü olan cinayet şebekesini hedef alıyor.
Tek tek olayların peşinden sürüklenmek yerine, gelişmelere jeopolitik bir vizyonve stratejik bir çerçeveden bakmalıyız. Önce Kuzey Suriye’deki somut çıkar alanlarımızı saptayarak hedeflerimizi belirlemeliyiz. Atacağımız her ayrı taktik adımın hedeflerimiz ile uyumlu olmasına özen göstermeliyiz. Taktik girişimlerimiz birbirlerini tamamlayarak stratejik bir etki yaratmalıdır.
Hedefi ve vizyonu olmayanlar, İncirlik pazarlığında olduğu gibi müzakere masasında çaresiz kalır, muharebe sahnesinde şaşkın şaşkın oradan oraya koşarlar!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr