Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Amerikan Foreign Affairs Dergisi’nin Beşar Esad ile yaptığı tarihi röportaj

Foreign Affairs (Dış Olaylar) dergisi ABD’deki tartışmasız en etkili dış politika yayın organıdır. Bunun en önemli nedeni bu derginin, Dış İlişkiler Konseyi (Council of Foreign Relations, CFR) olarak bilinen kuruluşun görüş ve düşüncelerini yansıtmasıdır. CFR ise ABD dış politikalarına adeta ipotek koyan çok önemli bir devlet dışı örgütlenmedir. Genellikle Foreign Affairs’te yazılanlar kısa süre sonra ABD dış politikasının ana parametrelerini oluştururlar. Bu nedenle derginin 20 Ocak 2015 tarihinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ile Şam’da gerçekleştirdiği mülakat, hem durum tespiti yapmak isteyenler hem de politika belirleyenler için çok önemli ipuçları vermektedir.

Şimdi dilerseniz, bu çok uzun röportajdan derlediğim kısa kesitlere birlikte göz atalım:

Foreign Affairs: İç savaş neredeyse dört yıldır devam ediyor. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre, 200 binden fazla insan öldü. Bir milyon kişi yaralandı. Üç milyondan fazla Suriyeli ülkeyi terk etmek zorunda kaldı! Sizin kuvvetleriniz de ağır zayiatlar verdi. Savaş sonsuza dek süremez! Sizce harp nasıl son bulur?

Beşar Esat: Savaş politikanın başka vasıtalarla devamıdır. Bu nedenle politik bir çözüm bulunduğunda sona erecektir.

YORUM: Beşar Esat’ın Clausewitz’in (1780-1831) savaş-barış ikilemini iyi kavradığını, bu konudaki tarihi süreçleri bildiğini anlıyoruz! S.P.

Foreign Affairs: Ülkeniz üç küçük devlete bölündü! Birincisini hükümet güçleri, ikincisini IŞİD ve El Nusra cephesi, üçüncüsünü ise Sünni ve Kürt muhalifler denetim altında tutuyor. Suriye’yi nasıl bir araya getireceksiniz?

Beşar Esat: Bu tanımlama doğru değil. Çünkü Suriye yurttaşı faktörü hiçbir şekilde dikkate alınmamış! Orada zor kullanarak, insanların arzusu dışında kontrol sağlayanlar var. Kaldı ki bu sınırlar da durağan değil! Sürekli değişiyor. Suriyelilerin tamamı, hükümete muhalif olanlar bile ülkenin birlik ve bütünlüğünden yana! Bu nedenle birliği sağlamak hiç de zor değil! Asıl zor olan, insanların iradelerine rağmen ülkeyi bölmek! Suriye’nin bütünlüğünden bahsediyoruz. Milli bir meselede bütün Suriyelilerin söz hakkı vardır. Bu konu, hükümet ile muhalefet arasındaki meselelerin çok ötesindedir. Hangi çözüme ulaşırsanız ulaşın, bunu mutlaka bir referandum ile Suriye halkının önüne koymak zorundasınız! Hükümet de muhalefet de bu hayati konuda karar verme hakkına sahip değildir!

Foreign Affairs: Yani diyorsunuz ki halk oylaması ile desteklenmeyen hiçbir politik çözümü kabul etmem!

Beşar Esat: Elbette! Kararı kişiler değil, millet vermeli!

YORUM: Ülkemize bakalım. PKK ile yabancı devletler hakemliğinde müzakereler yapılıyor. PKK ve Meclis’te onu temsil eden parti açıkça bölücü taleplerde bulunuyor. Türk milleti süreçten bütünüyle dışlanmış durumda. Her taraftan sıkıştırılan Beşar Esat ne diyor: “Hükümet dâhil hiçbir kesimin tüm milleti ilgilendiren bir konuda karar hakkı olamaz!” O zaman soralım! Niçin ülkemizdeki açılım süreci bir halk oylaması ile Türk milletinin önüne getirilmiyor? Cumhuriyetçi kesim, içi boş polemikler ile Esat ile uğraşacağına, ön yargısız olarak O’nu anlamaya çalışmalı! Emperyalizmin oyunlarını, ancak bu şekilde daha iyi algılayabilirler.

Foreign Affairs: Sizce farklı gruplar arasında ortak bir çözüme ulaşmanın en iyi yolu nedir?

Beşar Esat: Farklı isyancı gruplar var. Ama esas olarak IŞİD, El Nusra gibi El Kaide çizgisindeki örgütler içindeler. Geriye ne kaldı: “Obama’nın, ‘fantezi’ olarak nitelendirdiği ve ‘ılımlı muhalif’ olarak isimlendirdiği grup. Bunların da bir kısmı El Kaide’ye, büyük bir kısmı Suriye ordusuna katıldı.

Foreign Affairs: Bu gelenler önceden savaştıklarınız mı?

Beşar Esat: Evet, “Geldiler ve biz daha fazla savaşmak istemiyoruz!” dediler. Geriye ne kaldı: Çok çok küçük bir grup. Sonuçta siz El Kaide ile müzakere yapacaksınız. Onların kendi planları var; müzakere istemiyorlar! Sonra unutmayın, BM Güvenlik Konseyi’nin birkaç ay önce yayımlanan 2170 numaralı kararı var. Bu karar, IŞİD ve El Nusra’ya yapılacak her türlü askeri, mali ve lojistik yardımı yasaklıyor. Ama Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan hâlâ devam ediyorlar. Eğer BM’nin bu kararı etkin olarak uygulanamazsa, soruna gerçek bir çözüm bulamayız. Bu nedenle işe bu noktadan başlamalıyız.

YORUM: Esat kısaca diyor ki ortada IŞİD ve El Nusra’dan başka ciddiye alınacak bir grup yok. Diğerlerine Başkanınız bile “fantezi” diyor! Sorun bunlara yönelik dış destek! Siz eğer samimi olsaydınız, BM Güvenlik Konseyi kararını uygulatıp sorunu çözerdiniz. Sizin amacınız başka! “Eğit-Donat” programlarının içinin nasıl boş olduğu hemen anlaşılıyor. S.P.

Foreign Affairs: Hizbullah, İran’a ait Kudüs Kuvvetleri ve bu ülkenin eğittiği Şii savaşçılar isyancılara karşı mücadelenizde önemli bir rol oynuyorlar. Ülkenizin İran’ın nüfuzu altına girmesinden endişe etmiyor musunuz?

Beşar Esat: İran’ın Suriye üzerinde hiçbir hedefi yoktur. Biz de egemenliğimizden asla taviz vermeyiz! Onlarla koordinasyon içindeyiz. ABD ve Batı ise bizimle koordinasyon içinde olmadan ülkemizde etki yaratmaya çalışıyor.

Foreign Affairs: Hadi bir devlet olduğu için İran’ı bir kenara koyalım. Peki, Hizbullah’a ne diyeceksiniz? Devlet altı kuruluşlar olduğu için onları denetin altında tutmak çok daha zordur. Golan Tepelerinde İsrail Hizbullah’a saldırdı. İsrail, “Hizbullah’ın kendi topraklarına yönelik bir saldırı hazırlığında olduğunu” iddia etti. Hizbullah, size yardım örtüsü altında kendi gizli ajandasını yürütmüş olamaz mı?

Beşar Esat: Kuneitra (Golan Tepeleri) olayı tamamen farklıdır. 1974’ten bu yana o bölgede İsrail aleyhine tek bir faaliyet bile olmamıştır. İsrail’in iddiası bütünüyle gerçek dışıdır. İsrail belirlediği Hizbullah mensuplarını öldürmek için bu hücumu gerçekleştirmiştir.

Foreign Affairs: Ama İsrail iç savaş başladığından bu yana olaya karışmama yönünde çok hassas. Kendi güvenliklerine doğrudan tehdit olmadıkça saldırmıyorlar!

Beşar Esat: Bu doğru değil! İki yıldır hiçbir neden olmadan Suriye’ye saldırıyorlar!

Foreign Affairs: Ama İsrail, “İran’ın Suriye’de Hizbullah’a silah verdiğini” söylüyor.

Beşar Esat: İsrail Suriye ordusuna birçok kez saldırdı. Hizbullah ortada yoktu!

Foreign Affairs: Bu durumda sizce İsrail’in hedefi ne olabilir?

Beşar Esat: İsrail isyancıları destekliyor. Bu çok açık! Biz ne zaman bir cephede ilerlemeye başlasak, onlar saldırarak bizi durdurmak istiyorlar. Hatta bu durum bizde espri konusu oldu. El Kaide’nin hava gücü kim diye sorulduğunda, “İsrail Hava Kuvvetleri!” diye cevap veriyoruz.

YORUM: Esat’ın söyledikleri çok ilginç. İsrail’in isyancılar lehine olaya askeri müdahalesi tek başına bile her şeyi açıklıyor. Türk yetkililer bu röportajı didik didik etmeli! S.P.

Foreign Affairs: Ama bakın Irak devlet dışı isyancı güçlerle başa çıkamıyor! Hizbullah’tan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

Beşar Esat: Irak’ta çok önemli bir sorun var! Irak anayasası Irak’ın birliği için değil, oradaki dini ve etnik grupları garanti altına almak için yapıldı. Peki, Suriye’de fark ne? Onlarca ülke dört yıldır ülkemize saldırıyor; ambargo uyguluyor; isyancıları destekliyor. Ayaktayız, çünkü bizde gerçek bir anayasa var, laik anayasa. Hâlbuki Irak’ta bölücü bir anayasa var. Ona anayasa denemez!

YORUM: Türkiye’deki anayasa çalışmalarına da bu açıdan bakmalıyız! Esat diyor ki o bölücü anayasa ortada dururken, Irak asla gün yüzü görmez! Türk milleti olarak anayasa konusunda özellikle uyanık olmalıyız! Ve bu arada bir hakkı sahibine teslim etmeliyiz. Milli Merkez bu konuda çok iyi bir mücadele sergiledi. Ama emperyalizmin pusuda beklediğini unutmayalım!

Ropörtaj çok uzun! Yazdıklarımdan daha da önemli hususlar var. Esat röportajın bir yerinde, “ABD hava taarruzları başladıktan sonra IŞİD’in Irak ve Suriye’de daha fazla alan kontrol ettiğini” ileri sürüyor! Ülkemizdeki hemen hemen bütün liderlerin ve aynı zamanda ABD ve AB yanlısı Cumhuriyetçilerin Esat’ı niçin çekemediğini daha iyi anladım. Esat kendini her konuda çok iyi yetiştirmiş, uluslararası dengelerin ve kendi gücünün sınırlarının farkında olan, felsefe ve jeopolitik bilen, zeki ve derinliği olan bir lider. Üstelik çok da cesur! O’nun yanına bile yaklaşamayanlar, karalayarak, klişe laflarla ayakta kalmaya, kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışıyorlar.

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

nin esad Amerikan tarihi röportaj beşar Dergisi yaptığı