Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Hırsızları savunmanın dayanılmaz hafifliği

Milan Kundera, “Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği adlı eserinde insan karakterini bilgece analiz etmeye çalışır. Ortaya çıkan sonuç şudur: “ Bir kere yanlış yapıp savrulan insanlar, daha sonra attıkları her adımda, istemeseler de daha da bayağı işlere bulaşırlar!” Yaşamın erdem dolu mutluluk iksirinin tadına varamayanlar, insanlık ölçeğinde hafifleşirler.

Yılmaz Özdil’in Sözcü gazetesindeki köşesinde, tüylerimi diken diken aşağıdaki tarihi belgeyi okuyunca bu edebiyat klasiğini bir kez daha hatırladım. Biliyorsunuz, yeni CHP yönetimi, AKP, HDP ve PKK’yı da arkasına alarak Dersim örtü ve aldatması altında Cumhuriyetimizin kurucularına karşı sinsi ve ikiyüzlü bir soğuk savaş başlattı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Başbakan Celal Bayar başkanlığındaki Bakanlar Kurulu'nun 23.06.1938 tarih ve 2/9112 Sayılı Kararnamesi'nde şunlar yazılı:

T.C.

B A Ş V E K A L E T

Kanunlar Dairesi Müdürlüğü

Karar Sayısı: 2/9112

Kararname

Tunceli Vilayeti dâhilinde Ovacık Kazası jandarma birliğine tabi (Diztaş) karakoluna 02.02.1938 tarihinde Kolan Aşireti tarafından yapılan taarruz neticesinde şehit edilen karakol komutanı ile 20 jandarma erine ait olup mutaarrızlar tarafından gaspedilen 499 lira değerindeki erzakın iaşe bedellerinden ödenmek üzere Ovacık Kazası merkezindeki bakkallardan veresiye olarak alındığı ve bunların Jandarma Genel Komutanlığı bütçesinin iaşe tertibinden verilmesi mümkün olmayacağı anlaşıldığından, Maliye Vekâleti bütçesinin masarifi gayri melhuza tertibinden verilmesi; Jandarma Genel Komutanlığı iş'arına atfen Maliye Vekilliğinin 08.06.1938 tarih ve III83/12/2244 sayılı teklifi üzerine İcra Vekilleri Heyetinin 23.06.1938 tarihli toplantısında onanmıştır. 23.06.1938

REİSİCUMHUR: Mustafa Kemal Atatürk (imza) BAŞVEKİL: Celal Bayar (imza) VEKİLLER HEYETİ: Bakanlar Kurulu

Bu topraklara bağlı her Türk vatandaşı Yılmaz Özdil’in yazısını okuduktan sonra haklı olarak isyan ediyor: “Arşivler açılsın, arşivler açılsın!” diyerek yeri göğü inletiyordunuz. İşte arşivler! Bu partideki önemli hem de çok önemli birilerinin mensubu olmakla övündüğü Kureyşan aşiretine bağlı Kolan kolunun, Jandarma Karakolunu basarak Dersim isyanını başlattığını anlıyoruz. Bu çirkin ve alçakça eyleme “vatan hainliği” dışında nasıl bir sıfat takılabileceğini okuyucuların takdirine bırakıyorum.

Bu ibret dolu belgede gözden kaçırılmaması gereken başka bir yüz kızartıcı olay daha var. Askerlerimizi kahpece şehit ettikten sonra veresiye alınan erzaklar da bu çapulcular tarafından çalınıyor. Bildiğimiz adi hırsızlık! “Hepimiz Seyit Rıza’yız!” diyenler belki farkında değiller ama bu hırsızlığı da savunmuş olmuyorlar mı? Peygamber soyundan geldiğini iddia eden Kolan aşiretinin bugünkü sözcüleri, önce bu hırsızlığın hesabını vermelidir!

Atamız boşuna “Cumhuriyet fazilettir” demedi. Canı yanan, içi kan ağlayan Cumhuriyet, böyle bir kritik dönemde bile Tuncelilere olan borcunu ödemek için devlet çapında yasal çareler arıyor. Bir taraftan Tuncelili yurttaşına olan borcunu ödemek için kaynak buluyor, diğer taraftan şehidini kursağında haram lokma ile cennete göndermiyor!

Sizler kurucu Atalarımızın tırnağı bile olamazsınız! Geçmişe bakıp bu dev insanların fazilet valsını gördükten sonra, bugün cücelerin dansını izlemek zorunda kalmak ne kadar acı! Atalarımız emperyalizmin yedi ceddi ile boğaz boğaza cebelleşirken, sizler Batı’nın kuyruğuna takılmayı politika sanıyorsunuz. Bu ülkenin otel odalarında kurulmadığını bilmeyecek kadar hayattan ve gerçeklerden kopmuşsunuz! Sizden bir şey istemiyor ve beklemiyoruz. Lütfen kurucu Atalarımızın aziz hatıralarına karşı saygılı olun! Usta yazar Yılmaz Özdil, kıvrak kalemi ve kendine has üslubu ile bu konuyu edebi bir dille o kadar güzel anlatıyor ki okumayanların mutlaka okumasını tavsiye ederim.

Diğer taraftan Hasan Atilla Uğur Albayımızın gündeme getirdiği çok önemli bir konu daha var. Bölücübaşı Öcalan, sorgusunda kendisine şunları söylemiş: “Hatay meselesi nedeniyle Fransızlar Türkiye’ye karşı Seyit Rıza’yı kullanmaya kalktı; genç Cumhuriyet de gereğini yaptı!”

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, herhalde durup dururken bu samimi teklifi yapmıyor: “İmralı’da müzakere süreci başlarsa CHP’nin bunun dışında kalmaması lazım!” Yeni CHP bu! Ortada yeni CHP, AKP, HDP/PKK göründüğü için bu kirli Dersim oyununu sahneye koyanların bu kesimler olduğu düşünülmesin. Bu filmin yönetmeni emperyalizm, diğerlerine zaman ve mekâna göre değişen roller biçiliyor! Bu tür bir politikayı savunmak HDP dışındaki siyasi partilere oy ve saygınlık açısından bir katkı sağlamaz; bilakis zarar verir. “Ben bu yola baş koydum!” mugalataları boşuna değildir. Çünkü izleyecekleri politikaların sancılı olduğunun ve tepki doğuracağının bilincindedirler. Ama bir kez emperyalizmin ağına takılmışlardır.

Emperyalizm henüz Deniz Baykal Genel Başkanken atağa kalkmış ve Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden Onur Öymen’e saldırarak bu tartışmayı başlatmıştır. Kişisel görüşüme göre CHP tarihinin gelmiş geçmiş en bilgili ve en deneyimli birkaç dış politika uzmanından birisi olan Onur Öymen, yüzde yüz haklı olduğu Tunceli meselesinde partisi tarafından yalnız bırakılmıştır. Deniz Baykal bile, asıl patronun emperyalizm olduğunu görerek, “ne şiş yansın ne kebap!” idare-i maslahatı ile bu meselede Onur Öymen’e sahip çıkamamıştır.

Şu soru akla gelebilir: Peki, emperyalizm niçin yeni CHP’yi sahaya sürüyor? Koltuk değnekleri ile bile yürüyemeyen bu parti ile hangi limana varabilirler! Şer cephesi şunu düşünüyor. AKP, HDP ve diğer benzer partiler üst üste seçimler kazansalar bile Cumhuriyeti kökünden sarsamaz ve temel esaslarını değiştiremezler. Ama Cumhuriyet’i kuran parti Cumhuriyet’ten ve asıl önemlisi Cumhuriyet’in değerlerinden vazgeçerse, istedikleri sonucu kolaylıkla elde ederler. Atatürk’ü, kurduğu ülkede kendi partisi ile vurmak istiyorlar.

Yanılıyorlar! Avuçlarını yalayacaklar! Atatürk, Cumhuriyeti “benim partim olarak kalacağını nereden bileceğim” dediği CHP’ye değil, her zaman güvendiği ve inandığı Türk gençliğine emanet etti. Anıtkabir’deki sevgi selini küçümsemesinler. Cumhuriyet henüz son sözünü söylemedi!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

dayanılmaz hafifliği