Murat İnce
Murat İnce Köşe Yazısı

TKP'nin ''Devrimci Cephe'' çağrısının anlamı

Sosyalist İktidar Partisi'nin (SİP) isim değişikliğiyle kurulan Türkiye Komünist Partisi’nde (TKP) 2014 yılında bir bölünme yaşandı. Komünist Parti (KP) Aydemir Güler, Kemal Okuyan ikilisinin önderliğinde, Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) ise Metin Çulhaoğlu, Erkan Baş, Kurtuluş Kılçer'in başını çektiği örgüt olarak yola devam ettiler. Bir yıl sonra HTKP için de yaşanan tartışmalar neticesinde yeniden bölünme yaşandı ve 147 kişinin ayrılmasıyla birlikte başını Kurtuluş Kılçer'in çektiği Türkiye Komünist Hareketi (TKH) kuruldu. Üçe bölünen TKP'de uzun süre isim üzerinde tartışmalar sürdü. TKP ismine en sonunda Okuyan-Aydemir ikilisi kondu.

Okuyan-Aydemir'in TKP'si geçen gün "yeni bir cephe açılmalıdır" başlıklı çağrı yayınladı. Cephe çağrısı bu kesimde ilk değil. 2014 yılında "Sol Cephe" çağrısında bulunmuşlardı. Bu çağrıyı Teori Dergisi'nin 289. sayısında eleştirmiş ve "Sol Cephe neyin alternatifi" diye sormuştuk ve de bunun bir geleceğinin bulunmadığını belirtmiştik. Haklı çıktık. "Sol Cephe" bir toplantı sonrası tarihe karıştı! Sol Cephe çağrısının toplantısında ABD/AB emperyalizmine karşı mücadeleden bahsedilmemiş ve bizde kendilerini eleştirmiştik. Son çağrılarında ABD emperyalizmine karşı mücadeleye laflada olsa yer verilmiş!

"YENİ BİR CEPHE"

TKP çevresi cephe kelimesine gereğinden fazla anlam yüklüyor. Cepheler koşullara göre oluşturulan daha çok geçici birlikteliklerdir ve sınırları bellidir. Ama siz günün yüklediği esas görevi geri plana iterseniz amacınızdan uzaklaşmış olursunuz. TKP'nin cephe çağrısının başında, "Bu cephe, bağımsız bir Türkiye isteyenlerin cephesi olmalıdır. Bağımsız bir Türkiye, NATO’dan çıkmış bir Türkiye’dir. Bağımsız bir Türkiye, yabancı üs ve askerlerden arındırılmış bir Türkiye’dir. Bağımsız bir Türkiye, Avrupalı emperyalistlere yüz vermeyen bir Türkiye’dir. Bağımsız bir Türkiye, Amerikancılığın kökünün kazındığı bir Türkiye’dir" derken bu noktada sınıfta kaldığınızı ve kılınızı kıpırdatmadığınızı herkes biliyor. O ünlü sözü hatırlatalım; "lafla peynir gemisi yürümez"! Çağrıdaki antiemperyalist lafların hemen ardından birdenbire karşımıza şu cümle çıkıyor: "Türkiye’de yeni bir cephe açılmalıdır ve bu cephenin bayrağında kocaman harflerle LAİKLİK yazmalıdır. (...) Laikliği sulandırmayan, halkımıza yobazlarla iyi geçinmeyi dayatanlara boyun eğmeyen bir cephe açılmalıdır."

TKP, göstermelik şovlardan başka pratiği olmayan teorilere boğulmuş bir yapılanma olarak sahada yerini alıyor. TKP'nin ülke sathında iz bırakan tek bir eylemine rastlamadık. Ayrıca, bir örgütün yan kolu olan Sosyalist Meclisler Federasyonu'nun (SMF) taraftarı M. Fatih Maçoğlu TKP'den Tunceli Belediye Başkanlığına adaylığını koymuştu. TKP seçimler sürecinde SMF tarafından kullanılan ve daha sonra bir kenara itilen parti olmuştur. Kısacası kullanılan parti!

TKP her ne kadar antiemperyalist laflar etsede bu noktada ciddi bir mücadelesinin olduğu söylenemez. Yukarıda, dikkat edilirse baş düşmanımız ABD emperyalizmine karşı söylenen sözlerin ardından esas halka olarak "Laiklik" alınmış. Türkiye'nin önünde "Bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye"yi kurma mücadelesi var iken ve laiklik dahil tüm demokratik hakların kazanılmasında bağımsızlık esas halka olması gerekirken sap ile saman birbirine karıştırılıyor. Aynı anda her yere yumruk sallayanların başarı şansı yoktur. Başlıca çelişmeler doğru ele alınır ve başlıca çelişeler içindeki baş çelişme ile baş düşman itinayla belirlenir. Meseleler sıra ile çözülür. Biri çözülmeden diğerini çözemezsiniz. Sorunlar birbirine halka gibi bağlıdır ve esas halkayı yakalamak zorundasınız. O esas halka vatan savunmasıdır ve siz o vatan savunmasının neresinde duruyorsunuz sorusu TKP açısından ortada durmaktadır.

HANGİ GEMİ?

Çağrı içinde yok yok! Neredeyse her şey bir çuvala doldurulmuş! Çağrı, olması gerekeni öncelikler arasına koymadığı gibi, sol lafazanlığa baş vurarak demagoji yapıyor. “Hepimiz aynı gemideyiz” palavrası ile ülkemizdeki ve dünyadaki adaletsizliği perdeleyenlerle yollarını ayıran bir cephe açılmalıdır" derken kim ya da kimler hangi gerekçeyle aynı gemideyiz diyor sorusunun net yanıtı yok. Sözü dolandırmanın ne anlamı var! Vatan Partisi'nin "vatan cephesi gemisi" ile "Amerikanın gemisi" arasındaki farkı bilerek gözlerden kaçırmak kurnazlığına hiç kimsenin kanmayacağını bilmeleri gerekir. Ayrıca Türkiye'de bu iki gemi dışında gemi yok. Üçüncü gemi önerisi ise ortayolculuktur, kenarda durmanın ve risk almamanın gerekçesidir.

Çağrıda, "Türkiye Komünist Partisi, halkta hiçbir umut ve heyecan yaratmayan, "ilkesiz pazarlıklar ve kişisel hesaplarla kirletilmiş bir siyaset kültürünü reddeden, içine her tür düşünce ve eğilimin tıkıştırıldığı çürük ittifakların parçası olmayı kabullenmeyen siyasi güçlere, bir devrimci cephe çağrısı yapmaktadır." diyerek kendine benzeyenlerle aynı yerde buluşmayı önermektedir. "kirli" dediği kesimler ise kendisinden ayrılanlar ile sahte solun bazılarının kalıntıları olsa gerek! Cepheler birbirine az benzeyen, benzemeyen ama stratejik hedefe hizmet eden taktiksel birlikteliklerdir.

TAYYİP ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI İÇİN CEPHE

Şimdi gelelim cephenin esas amacına, hedefine. TKP, yukarıdaki laf kalabalığını boşuna yapmış. Sözü eveleyip gevelemenin ne gereği var? Baştan biz bu cepheyi R. Tayyip Erdoğan'ı devirmek için birleşmeye davet ediyoruz deseniz mesele kapanmış olur ve o kadar yorulmamış olurdunuz! Çağrıda aynen şöyle deniyor: "Bu cephe, önceliği, yaklaşık 20 yıldır ülkeyi her açıdan geriye götürüp karanlığa mahkûm eden AKP iktidarını yenilgiye uğratmaya vermeli, bu konuda öncülük üstlenmeli." İşte bu!

TKP'nin eğrilerle doğruları ayırt etmeme ve karıştırarak sunma siyaseti gerçekten bıktırıcı bir hal aldı! TKP'nin yayınlarına bakıldığında umutsuzluğa kapılmanın dışında bir şeyle karşılaşamazsınız. Ezbercilik, şekilcilik, şablonculuk örgütün esas amacı haline gelmiş! Şu yukarıdaki çağrı bile neyin esas ve neyin tali ele alınması gerektiğini net olarak ortaya koyamıyor. Çağrının başındaki bazı doğrular sizi şaşırtmasın! Çağrının sonundaki R. Tayyip Erdoğan'ı "baş düşman" ilan etme saptaması esası ortaya koymaya yetiyor.

TKP'nin kullanılan örgüt olması, strateji ve taktikleri belirlemedeki hamlıkları, pratikten yoksunlukları ve yalnızca sözler (pratiksiz teori) yığınıyla zaman tüketmeleri o güzelim Türkiye Komünist Partisi (TKP) ismini hak etmediklerini gösteriyor. Aslında bu partiye sahte TKP demek daha doğru olur.

abd erdoğan nato ab Teori Dergisi ABD emperyalizmi tkp türkiye komünist partisi ABD AB