İşsizlik tedirginliği başladı
Gözler, 1 Temmuz tarihine çevrildi. Aslında normalleşmeye o kadar ihtiyaç duyar haldeyiz ki, bunu anlamak da mümkün. Çünkü aradan geçen 1,5 yıl boyunca vatandaşından esnafına, emeklisinden fabrika sahibine kadar herkes çok büyük bedeller ödedi ve bunu öderken de ne yazık ki yalnız kaldı. Artan borç da cabası…
Umarım yeni bir pandemi dalgasına yakalanmayız da hayat işlemeye başlar. Ama asıl sorun işte bu noktada başlıyor. Nereden anlıyoruz? Daha şimdiden reel sektör kısa çalışma ödeneği uygulamasının yıl sonuna kadar uzatılmasını istiyor.
Kısa çalışma ödeneğinin tamamen İşsizlik Fonu’ndan karşılandığını düşünürseniz, önümüzdeki süreçte gelen bir tehlikenin de bugünden yeni bir problemimi yarattığını görebilirsiniz.
Kimse işini kaybetmesin. Ama hayatın öyle bir gerçeği üzerimize geliyor ki, bir tarafta yansıtılamayan zamların fiyatlara ilave edilmesiyle birlikte zam furyası yaşayacağımız, diğer tarafta da işsiz potansiyelimizde büyük bir riskle karşı karşıya kalacağımız ortada.
Elbette iktidar kanadına bakarsanız bizim böyle sorunlarımız yok. Ülkede ne açlık, ne yoksulluk, ne işsizlik ne de geçim sıkıntısı var. Ama Ankara dışında herkes bunların tüm şiddetiyle var olduğunu biliyor; çünkü yaşıyor.
Şimdi bundan sonraki süreçte normalleşme adı altında ertelenmiş yükümlülüklerin, işten çıkarılan insanların, ertelenmiş borçların kapıya gelmesinin endişesi yaşanmaya başlandı.
Haziran 2021 itibariyle açlık sınırının asgari ücreti geçtiği bir ortamda, açıklanan kadar kabul edilmeyen işsiz olduğunu da dikkate aldığımızda, ülkede yaklaşık yüzde 30’luk bir işsizlik gerçeğimiz var.
Hangi şartlarda? İşten insan çıkarmanın yasak olduğu koşullarda… Şimdi hayatın normalleşmeye (!) başlamasıyla birlikte muhtemelen ayakta kalmaya çalışan firmalar, ama en çok esnaf ve hizmetler sektörü yazı atlatmaya çalışıp, sonbaharla birlikte işsizliğe ilave yük getirmeye başlayacaklar.
Çünkü yaz aylarının istendiği gibi geçmek bir yana; birikmiş faturaları ödemekten çok uzak bir fotoğrafı önümüze koyacağını biliyoruz. Peki artan işsizlikte insanlar İşsizlik Fonu’ndan faydalanabilecek mi?
Artık ne kadar kaynak kaldıysa; o kadar faydalanacak. Şimdi hamaseti bir kenara bırakıp, 2009 yılından beri toplanmayan Ekonomik Sosyal Konseyi toplama zamanı… Zaten son 11 yıldır anayasa maddesi olmasına rağmen toplanmayarak bir anayasa suçu işleniyor ve kimse bunu konuşmuyor.
Bari şimdi gerçekten tüm kesimlerin dinlendiği, altını çiziyorum dinlendiği nutuk atıldığı değil, bir ortam yaratıp orta formüller ve çözümler konuşmalıyız. Aksi takdirde ‘ben yaptım oldu’ kafası sürerse bu yükün altından kalkamayacağız.