Şükrü Saracoğlu'na büyük ihanet!
Önce Silivri cezaevinde iken Aydınlık gazetesinde 4 Şubat 2014 günü yayımlanan “Bir Galatasaraylı Gözüyle Fenerbahçe” adlı yazımdan kısa bir kesit sunalım:
“ Fenerbahçe bir başka yönüyle de diğer kulüplerin hatta Türkiye’deki tüm kurumların önüne geçiyordu. Kendisini Cumhuriyet’le özdeşleştirmiş ve Atatürk’ü sadece tören günleri değil, yılın her günü içtenlikle sahiplenmişti. Fenerbahçe, maddi ve manevi değerleri tatlı bir karışımla harmanlarken ve ülkenin kaderine ortak olurken…”
“Fenerbahçe Stadyumu’na ismi verilen, Cumhuriyetimizin kurucu atalarından Şükrü Saracoğlu, Fenerbahçelilik kimliğinin tüm üstün vasıflarını üzerinde toplayan müstesna bir şahsiyettir. Fenerbahçelilere düşen bir görev de, kulübün eski başkanı Şükrü Saracoğlu’nun adını, isminin önünü ve arkasını, başka kulüplerin yaptığı gibi ticari markalarla kirletmeden sonsuza kadar yaşatmaktır. Fenerbahçe’ye yakışacak olan da budur ve böyle bir davranış kulübü daha da büyütecektir. Kendisini büyük olarak gören ama tüm kutsal değerlerini paraya tahvil edenlere verilecek bir başka ders de budur!”
Ulusal Kanal’ın sitesinde 14 Temmuz 2015 günü okuduğum haberle beynimden vurulmuşa döndüm! Fenerbahçe’nin Ülker grubu ile 10 yıl için anlaştığı ve stadın adının “Fenerbahçe Ülker Arena” olarak değiştirileceği bildiriliyordu…
İçimden şunlar geçti. Ey yeşil dolar ile sembolize edilen vahşi kapitalizm! Sen nelere kadirsin. Bütün ortak değerleri, maneviyatı, ruh zenginliğini alıp süpürüyorsun. Yedi yıldızlı ultra lüks Umre otelleri ile dine bile başka bir boyut getirdin! İnsanların hem geçmişini çalıyorsun hem de geleceğini sıfırlıyorsun.
Büyük bir gazetenin spor sayfası Robin Van Persie’yi manşete taşımıştı. Tam 20 bin Fenerbahçeli sadece imza töreni için stadyuma koşmuştu. Sayfa neredeyse bütünüyle bu habere ayrılmıştı. Sayfanın en altında küçücük, üç satırlık bir haber daha vardı. Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun adı “Fenerbahçe Ülker Arena” olarak değiştirilecek! Kimin umurunda! Van Persie golleri atacak, Fenerbahçe şampiyon olacak!
Oysa ki Cumhuriyet’in altın neslinin göz kamaştıran yıldızlarından birisi olan Şükrü Saracoğlu 1934-1950 arasında, aralıksız tam 17 yıl Fenerbahçe Başkanlığı yaptı. Fenerbahçe’nin bugünkü konumuna gelmesinde, belki de en fazla O’nun emeği geçmiştir. Bakanlıklar, Başbakanlık yapmış mümtaz bir kişilik olmasına rağmen, emekliliğinde uzun bilet kuyruklarında bekler, parasını ödeyerek turnikelerden geçerdi.
Şükrü Saracoğlu şimdikiler gibi dolar, avro çocuğu değil, asil bir Cumhuriyet evladıydı. Kahraman bir neslin namuslu, vicdanlı, şerefli ve onurlu bir temsilcisiydi. Kendisi de çocukları da mütevazı bir hayat sürdü. Günümüzdeki temsilcileri O’nun tırnağı bile olamazlar!
Bu utanç dolu ihanet kararını alan tüm Fenerbahçeli yöneticiler ve buna sessiz kalan Fenerbahçeli sporseverler tarihin yanılmaz yargısı karşısında şimdiden mahkûm olmuşlardır. Cumhuriyet’in erdemini, hayata sığmayacak kadar yüce bir insan olan Cumhuriyet’in gerçek meşalesi, efsanevi başkanlarını para karşılığı satmışlardır.
Bundan sonra Atatürk, Cumhuriyet, Fenerbahçe ilkeleri, ahde-vefa gibi söylemleri de artık inandırıcı olmayacaktır. Son kale de böylece düşmüş oldu! Fenerbahçe’nin tüm değerler hiyerarşisi, gelenek ve görenekleri paraya tahvil edildi.
Demek ki günün birinde Katarlı Abdülrezak Topçubaşı adlı bir trilyoner, Messi ve Ronaldo’yu transfer ederek Fenerbahçe kulübünü satın alsa, herkes bundan hoşnut olacaktır! Bir de Şampiyonlar Ligi’ni de kazandırırsa, “en büyük başkan bizim başkan” nidaları ile omuzlarda taşınacaktır. Bu mudur?
Neler oluyor bize? Bütün değerlerimizi kaybetmeye başladık. Ülke bölünürken kuzuların sessizliği içindeyiz. Fenerbahçe’nin en güçlü sembolü sökülüp atılırken, Van Persie çığlıkları atıyoruz. Unutmayalım, geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Serdar Ortaç’ın saman alevi gibi kısa zamanda unutulan pop şarkılarına döndük. En fazla 15 gün geriye bakabiliyoruz.
Madem ki parayla satacaktınız, niçin Şükrü Saracoğlu’nun ismini stada verdiniz! Niçin hayallerine bile ulaşamayacağınız bu büyük insanın mezarında kemiklerini sızlatıyorsunuz. Sizler için kutsal olan hiçbir değer yok mu?
Türkiye tüm gerçek değerlerini kaybediyor. Her şey alınıp satılıyor. Yeşil dolardan başka bir değer ölçüsü kalmadı! Ülkenin her karış toprağında genel bir savrulma yaşanırken, doğal olarak kulüplerimiz de bundan nasibini alacaktı!
Ali Sami Yen gitti! Koskoca İnönü, Cumhuriyet’in ikinci adamı, “Fi Yapı İnönü” oldu. Keşke, ismini tamamen kazısalardı! En azından yukarıdaki garabet ortadan kalkardı! Şimdi de Şükrü Saracoğlu gidiyor! Yeşil dolar tüm gerçek zenginliklerimize darbe üstüne darbe indiriyor!
Aslında Cumhuriyet’in elimizden kaçıp gittiğini, ah bir anlayabilsek!
Ama siz sakın canınızı sıkmayın! Topal ortalar, Van Persie uçarak kafayı çakar, topu doksandan çatala takar!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr