Reel sektör meclisi kurulsun
Korint’e gelen Büyük İskender Diyojen’i ziyaret edip, bir isteği olup olmadığını sorar. İşte o tarihi söz o sırada söylenir: Gölge etme başka ihsan istemem. Aslında bir cümleyle ne kadar çok şey anlatıyor değil mi?
İşte pandemi sürecinde, sözde kapanma eylemine karşı, insanları sahipsiz bırakan ve apar topar kararlar alan yaklaşım da bunu dedirtecek cinsten hareketlere imza atıyor. Son açıklanan destek paketinden söz ediyorum.
İçi zaten boş, tek marifeti borç teklif etmek olan bu düzenlemede bir çek yasasına imza atıldı ki, evlere şenlik. Zaten ortalık birbirine girdikten sonra da hemen Ticaret Bakanlığı hamle yaptı. Dedi ki ‘hesapta para varsa çek ödenir.’
Oysa iş işten çoktan geçti ve piyasaların zaten zor işleyen sistemi alt üst edildi. Muhtemelen bir kez daha kırılan ödemeler zinciri nedeniyle birçok kişi alacaklarını tahsil edemeyecek ve ödemelerini yapamayacak. Yapabilen ama kötü niyetli olanlar da bunu bahane edecek.
Piyasa zaten kendi içinde bazı dengeleri gözetiyor. Firmalar birbirini idare ettiği için sorunlu çek senet sayısı düşük çıkıyor. Ekonomi yönetimi kıymeti kendinden menkul zannediyor olmalı ki, çek düzenlemesine imza attı.
Oysa bu karar sahadan ne kadar uzak olunduğunun ve ilişkinin tamamen koptuğunun net kanıtlarından biri olarak önümüzde duruyor. Üstelik daha acı olan bu kanun teklifinin altında imzası olan futbolcu, müftü ve sosyolog bile var. Kanun teklifi 10 milletvekili tarafından yapıldı ve sadece üçünün ihtisası ekonomi.
Hadi bu teklif yapıldı, diğerleri de imza yeter sayısı adına kalem oynattı diyelim. Aslında bu bile sıkıntının boyutunu gösteriyor ya neyse. Hiç mi kimsenin aklına ‘bir dakika, piyasayı patlatırsınız’ demek gelmedi?
Elimizdeki vaka şu ki, ekonomi yönetimi bu işi bilmiyor ve bildiğini zannettikleri de eski verilerden ibaret. Kendi oluşturdukları medyanın, akla ziyan haberlerine kendileri de inanıp, sahayla ilişkilerini tamamen koparmış haldeler. Böyle bir sıkıntının sonuçlarını günlerce konuşmak mümkün; ama çare değil.
O yüzden ben bir çözüm önerisinde bulunmak istiyorum. Türkiye’de en kısa süre içinde bir reel sektör meclisi kurmamız lazım. Her meslek grubunun temsil edildiği bu meclis nasıl çalışacak?
Öncelikle o sektörün tüm katmanlarının olacağı komisyonlar oluşturulacak. Üretici, ithalatçı, toptancı, esnaf, çalışan, büyük perakendeci ve o sektörün ortak kabul edeceği duayen bir isimden oluşacak 7 kişilik alt komisyondan söz ediyorum. Peki bu temsilciler neye göre seçilecek?
Zira malum bu komisyonlarda ‘bizden’ durumunun devreye girmesi muhtemel. Duayen zaten kolay, onu komisyondaki diğer kişilerin ortak kararıyla belirleyeceksiniz. Diğer hepsi klasmanının vergi rekortmenleri olacak. Her komisyona da zorunlu olarak bir yazılımcı eklenecek. Çünkü dönüşüm gerekeceği açık.
Hemen arkasından bir çalıştay gerçekleştirilecek. Ama bu çalıştayda hükümet yetkilileri, TOBB, TİM, TESK ya da TÜSİAD, MÜSİAD gibi derneklerin sadece temsilcileri olacak ve gözlemci olmaktan öte müdahil olmayacaklar ve konuşmayacaklar.
Çalıştayın ilk günü komisyonlar iç çalışmalarını yapacaklar. O meslek grubuna ait yol haritaları, ihtiyaç, talep ve çözümler çıkacak. Ertesi gün her komisyondan bir temsilcinin olduğu büyük meclis toplanacak ve makro kararlara imza atacaklar.
Üçüncü gün ortak bir yol haritası çıkacak. Ardından 3 gün hükümet yetkilileri bu kararlar üzerine çalışacak ve gereğini yerine getirip, son metni itiraz için komisyonlara yollayacak. Yedinci gün de düzenleme TBMM’ye gelecek ve oradan sonraki yol haritası zaten kanunla belirlenmiş halde.
TBMM sadece nasıl uygulanabilir anlayışıyla destek olup, varsa mevcut kanunlara ters bir durum onu giderecek. En kısa sürede de yasalaşarak yeni ekonomi programı olarak hayata geçecek.
Madem ekonomi yönetimi sahadan bu kadar koptu, hiç bilmeyen birinin imza atabileceği çek kararına bile imza attılar. Hatta madem ki bunu futbolcu ya da müftü bile konuşabiliyor; o zaman herkes susacak eli taşın altında olanlar kendi yol haritalarını oluşturacak.
Birlikte aynı gemide olunduğunu mu hissettirmek istiyorsunuz? Hiçbir şeye dokunmayın ve artık sözü asillere bırakın. Yoksa bu açmazdan reel sektörü inşaat zanneden, ekonomiyi de dolar, faiz diye algılayan, daha kötüsü bunları da yönetemeyen bir kafayla çıkamayacağız.