Koalisyon görüşmeleri: Çöken sisteme yenilik boyası
Almanya’da hükümeti kurmak için, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Liberal Parti (FDP) ve Yeşiller arasında resmi müzakereler başladı. Hedef, Kasım ayı sonunda müzakerelerin tamamlanması. Bunun için 22 çalışma grubu oluşturuldu ve yedi konu başlığı altında yürütülüyor. Taraflar, bazıkonulardafarklıçizgilerdebulunduklarıiçinpazarlıklarsıkıgeçiyor. Görüşmelerin başarılı olması durumunda, Almanya, tarihinde ilk kez üçlü bir koalisyon tarafından yönetilecek.
Alman 1. Kanalı ARD merkez bürosundan Björk Dake‘nin 22 Ekim tarihli durum tespiti: Daha çok zor konularda görüşmeler sürüyor. Ortak olunan konuları da belirtmekte yarar var: Yeşiller adına görüşmeleri yürüten Robert Habeck’e göre en yakıcınoktatoplumunmodernleştirilmesidir.Buyoldanbirçokinsanınhayatıdeğişecektir.Bunuşöyleaçıklıyor:
YEŞİLLERİN TOPLUMSAL CİNSİYET DAYATMASI TARTIŞMASIZ
“Modernleşme, ebeveynlik hakkını içerir. Eşcinsel ve lezbiyen çiftler, kadın ve erkek arasındaki evliliklerle aynı haklara sahip olmalıdır. Bu özellikle evlat edinme hakkı için önemlidir. Yeşiller Partisi’nden Claudia Roth ise, yasalar " çok renkli, aykırılığı, çeşitliliği olan bir toplumun gerçekliğine" uyarlanmalıdır.” Habeck’e göre öngörülen modernleşme zor değil ve fazla da masrafı yok.
Bu toplumsal düzenleme açıklaması şöyle sürüyor: “Transseksüller adlarını ve cinsiyet tercihlerini istediği gibi kaydettirebilmelidir. Muayeneler psikolojik baskı gibi hep itici bulunuyor. Bu yasanın değiştirilmesi trans kişilerin çokluğuyla ilgili değil, aksine ilkesel olarak doğrudur.” Özette ayrıca, her tarafın kabul ettiği diğer madde olarak esrarın serbest olmasıdır.
Tarif edilen toplum modeli tam da çökmekte olan bugünkü liberalizmin çürüyen kültürüdür. Anarşizmin, bireyciliğin, insanlığın geliştirdiği toplumsal kuralların, ahlaki ve kültürel değerlerin reddedilmesidir.
Daha çok FDP tarafının öne çıkarttığı diğer bir yasa çifte vatandaşlığın kabulü ve vatandaşlığa geçmenin kolaylaştırılmasıdır. Ayrıca kalifiye işgücü kazanmak için mülteci kabulü kolaylaştırılacaktır. Seçmen yaşının 16’ya indirilmesi de koalisyon belgesinde öngörülüyor.
BAKANLIKLAR NASIL VE NE ZAMAN BELİRLENİR?
Tarafların tek tesellisi var: Sabırlı olalım!
Toplumu, çöken sistemin kültürüyle şekillendirmekte sorun yaşamayan muhtemel koalisyon ortakları en önemli konularda sorunlar yaşıyor. Özellikle finansman konusunun görüşmelerde önemli bir rol oynaması bekleniyor. Partilerin birçok planı ve hedefi var, ancak tüm bunların nasıl finanse edileceği görüşmelerin toparlandığı belgede açık duruyor. Üstesinden gelinmesi gereken tek sorun bu değil. İklim koruma planlarına ek olarak, dış politika ve mali konular ön planda duruyor.
İçerikle ilgili tartışmalara ek olarak, özellikle bakanlık pozisyonları da hararetle tartışılıyor. Son birkaç gün içinde partiler defalarca kendi adamlarını belirli roller için devreye soktular. Örneğin FDP, Christian Lindner'ın maliye bakanı olmasını isterken, Yeşiller Robert Habeck'i bu görevde hayal edebiliyor.
Koalisyon görüşmeleri yürüten üç parti Aralığın ilk haftasında Başbakanı ve kabineyi belirlemek istiyorlar. Görüşmelerde tartışma konuları arasında yer alan önemli bir konu Rus gazını Almanya’ya taşıyacak olan Kuzey Akımı 2 projesi. Özellikle Yeşiller partisi yapımı bitse bile boru hattının faaliyete geçirilmesine karşı çıkıyor. Hristiyan Sosyal Birlik ve Sol Parti temsilcileri Yeşilleri sert bir şekilde eleştirdiler.
ALMANYA VE AB’NİN GELECEĞİNDE MERKEL İZLERİ
Angela Merkel, başbakanlığının son aşamalarında Brüksel'de AB devlet ve hükümet başkanları zirvesine katıldı. Konsey Başkanı Charles Michel, Merkel'siz bir zirvenin "Vatikansız Roma veya Eyfel Kulesi olmayan Paris" gibi olduğunu söyledi.
Şansölye Angela Merkel (CDU), muhtemelen son AB zirvesi olacak olan toplantıda ayakta alkışlandı. Konsey Başkanı Charles Michel'in teşekkür konuşmasının ardından, bir AB diplomatının açıkladığı gibi, diğer devlet ve hükümet başkanları Cuma günü ayağa kalktı ve en uzun süre görev yapan hükümet başkanını alkışladı. Angela Merkel’e verilen bu değer Almanya’nın ve hükümetlerinin olduğu kadar AB’nin de geleceği açısından önemli sayılması gereken bir ölçüdür.