Büyüdükçe fakirleşen ekonomi
Türkiye ekonomisini yönetenler, dünyadaki gelişmelerle bizi mukayese ederek, her seferinde dünyanın çok önünde büyüme gösterdiğimizi anlatıp duruyor. Büyümenin kalkınma getirip getirmediğine ise elbette bakan yok. Aslında bakan çok da görene hasretiz.
Oysa Türkiye ekonomisinin anlatımların tersine, büyüdükçe fakirleşen yapısı masaya yatırılması gereken öncelikli başlıklardan birini oluşturuyor. Enflasyondan alım gücünün erimesine, rekabet edememekten katma değerli ürün geliştirememeye kadar her şeyin temelinde bu sakat üretim anlayışı var.
Neden bu tabiri kullandım? Çünkü yıl sonunda ortaya koyduğunuz değer, karne gibi her şeyi anlatıyor. Türkiye’nin performansı 2021 sonu itibariyle bizi ilk 20 ekonominin dışına çıkma riskiyle karşı karşıya bırakabilir.
Peki ama ona gelene kadar, büyümekle övündüğümüz yılın performansına bakmak anlamlı olmaz mı? TÜİK tarafından açıklanan veriye göre gayri safi milli hasıla (GSMH) bakımından 2020 yılında Türkiye 4 trilyon 982 milyar TL’lik bir ekonomi haline geldi.
Bu rakam, bir önceki yıla göre GSMH’nın yüzde 17,5 oranında arttığını gösteriyor. Yani düz mantıkla baktığınızda zenginleşmiş, büyümüş ve değer yaratmışız. Çünkü bu ülkenin yıl içinde mal ya da hizmet üreterek ortaya çıkarttığı toplam ekonomik büyüklüğü ifade ediyor.
Rakam güzel ve yüzde 17,5 artış yakalamak önemli. Fakat ben bunun ne anlama geldiğini test edebilmek için dolar bazında Türkiye ekonomisinin nerede olduğu sorusunun yanıtını aramak istedim.
Elimizdeki bu değerin, bugünkü kurdan, hadi biraz daha aşağıdan 9 TL’den karşılığına bakarsak Türkiye 553 milyar dolarlık bir ekonomi. Haksızlık yapmayalım. Bu rakam 2020 yılının GSMH’sını temsil ediyorsa, o zaman biz de 31 Aralık 2020 yılının kuru üzerinden hesaplamaya gidelim.
2020 yılının son işlem gününde dolar / TL kuru neymiş? 7,36… Kuru böyle esas aldığınızda da Türkiye ekonomisinin büyüklüğünün yaklaşık 677 milyar dolar olduğunu görüyorsunuz.
Bu sonuca rağmen merakımı yenemedim. Bir önceki yıla göre yüzde 17,5 artış yakalandığı tespitinden yola çıkarak, kuru biraz daha aşağıya çektim. 31 Aralık 2019 günkü dolar / TL kuruna baktım. Kur; 5,94…
Bu rakamdan 2020 senesinde elde ettiğimiz ve bir önceki seneye göre yüzde 17,5 artış kaydeden ekonominin değerini ne? Yaklaşık 839 milyar dolar… Kimseyi yanıltmayayım o yıl böylesine bir büyüklüğümüz yoktu. 720 – 740 milyar dolar civarında bir ekonomi haline dönüşmüştük.
Fakat daha önceki yıllarda Türkiye ekonomisi, sıcak paranın da etkisiyle 850 milyar doları gördü. Sonrasında dolar karşısında değer kaybeden TL ile birlikte üretmesine, performans göstermesine rağmen dünya ekonomisi içinde küçülmeye devam etti.
Zaten yıllardır toplam dünya ekonomisi içindeki payının yüzde 1’i bulamamasının da temel nedeni bu. Demek ki sahte övünmelerle yüzde kaç büyüdüğünüz, kaç TL’lik bir ekonomi olduğunuz çok önemli değil.
Meseleyi soranlara ‘dolarla mı maaş alıyorsunuz’ diyecek kadar ekonomi bilgisinden yoksun tavrın bizi getirdiği noktada gerçek şu: Büyüdükçe fakirleşen bir ekonomiye sahibiz.
Zira söylem tersine de olsa, eylemde üretim yerine ithalatın desteklendiği, yanlış para politikalarının uygulandığı, kalkınma yerine rakamdan ibaret büyümelerin peşinde koşulduğu bir yerde, farklı bir fotoğraf vermek olanaksız.
Ezberi üreterek, yetmez katma değer yaratıp üretmekle bozabiliriz. Onun için de söylemde değil, eylemde değişimlere gitmek gerekir. Elbette bir seçenek daha var. Kendimizi kandırmaya devam edelim.