Tülin Uygur
Tülin Uygur Köşe Yazısı

İsveç’te kadınların huzuru için eğit donat programı

İki gün önce Stockholm’ün güneyindeki bir çevre belediyesinde bir kadın ilişkisi olduğu adam tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Polis ve ambulans olay yerine yani apartman dairesine geldiklerinde kadın henüz yaşıyordu. Ancak müdahaleye zaman kalmadan aldığı darbeler nedeniyle hayatını kaybetti.

Dört gün önce de İsveç’in güneyinde küçük bir beldede 18 yaşında bir kadın bir erkek tarafından öldürülmüş ve cesedi aramalar sonucu bulunmuştu. Burada polisler soruşturma süreci tamamlanmadan açıklama yapmadıkları için şüpheliler ve kurbanları arasındaki ilişki henüz açıklanmadı ama her iki olayda da birbirleriyle ilişkileri olduğu ima edildi.

Bu cinayetler İsveç’teki ne ilk ne de son cinayetler.

Birçok konuda dünya istatistiklerinin ilk onu içerisinde yer alan İsveç, kadınlara yönelik şiddetin var olduğu, kadınların kocaları, eski kocaları, sevgilileri tarafından öldürüldüğü bir ülke. Taciz ve tecavüz de eksik değil. Farklı standartları olan sığınma evleri korkudan sinmiş, ne yapacağını bilemeyen, intikam düşleyen, gizli kimlikle yaşamak zorunda kalan kadınlarla dolu. Tabii sığınma evinde kendilerine yer bulanlar şanslı olanlar.

2019 yılı istatistiklerine göre eski ya da halen ilişkide olduğu bir erkek tarafından öldürülen kadın sayısı18 ve bu kadınlara yönelik sonu ölümle biten şiddet olaylarının %64’ü. 2018 yılında ise 26 kadın eski ya da halen ilişkide olduğu bir erkek tarafından öldürüldü.

İsveç nüfusunun 10,5 milyon olduğu düşünülürse bu rakamın hiç de azımsanmayacak bir rakam olduğu ortada. Kadına yönelik şiddet ülke, eğitim, meslek, yaş, sınıf tanımıyor. Tüm dünyanın ortak hedefi tek bir kadının dahi eşi, eski eşi, sevgilisi, erkek yakınları tarafından öldürülmemesi, şiddet görmemesi olmalı.

Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nın ardından kadınlara yönelik şiddete son verebilmek için Stockholm’de kısaca “eğit-donat” olarak özetlenebilecek "Kadınlar için Huzur Operasyonu" adıyla bir çalışma başlatıldı. 1997 yılında aynı adı taşıyan bir çatı örgütü kuruldu. Hükümet tarafından da desteklenen bu çalışmanın temel hedefi kadınlara yakınları tarafından uygulanan şiddeti gün ışığına çıkarmak, toplumu bilgilendirmek ve önyargılara, yanlışlara karşı mücadele etmek şeklinde belirlenmişti.

Stockholm Valiliği, Stockholm İli Polis Müdürlüğü, Stockholm Büyük Şehir Belediyesi gibi ayrı çalışma alanları olan kurumlar ortak hedefe ulaşmak için, 3 aşamada uygulanacak bir eğitim programı geliştirdiler, stratejik işbirliği ve ortak çalışma yapmak üzere anlaştılar.

Eğitim her üç kurumun neredeyse tüm çalışanlarını kapsayacak şekilde planlandı. Kadına yönelik şiddet konusunda kurumlarda çalışanlar eğitimler sayesinde kendi dar kurum sınırları dışına çıkarak ortak çalışmayı ve işbirliğini öğrenecek, kullanılabilir yeni metot, materyal ve araştırma sonuçlarıyla donatılacaklardı.

Birinci aşama "Kadınlara uygulanan şiddet bir suçtur, suça karşı mücadele edilir", ikinci aşama "kadınlara yönelik şiddet erkeklerin sorumluluğu altındadır ", üçüncü aşama ise "erkeklerin kadına uyguladığı şiddet çocukları da etkiler" kampanyalarıyla yürütüldü. Broşürler, afişler basıldı. Kampanyalar toplu taşıma araçlarında halka duyuruldu, kadınlara yönelik şiddet konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları da eğitim çalışmalarına dahil oldu. Büyük bir heyecanla yürütülen kampanyalar basın, sanat, spor gibi toplumun her alanında yankı uyandırdı.

Çalışmaya yıllar içerisinde birçok kurum ve kuruluş dahil oldu. En son 2020 yılında İş ve İşçi Bulma Kurumu işsiz kadınlar arasında yakınları tarafından şiddete uğrayanları ortaya çıkarmak üzere Kadınlara Huzur Operasyonu çalışmalarına katılarak çalışanlarını eğitmeye başladı. Amaç şiddete uğrayan kadınlara ihtiyaçlarına göre yardım ederek iş piyasasına girmelerini sağlamak.

Bugün kadınlara yakınları tarafından uygulanan şiddeti, namus adına şiddet ve baskıyı, cinsel amaçlarla insan ticaretini, tecavüzleri önlemek üzere yapılan çalışmaların 25.yılındayız. Binlerce sosyal hizmetler uzmanı, öğretmen, polis, savcı, yargıç, gardiyan, politikacı, sivil toplum kuruluşu elemanları bu eğitimlere katıldı. 25 yılda çok yol alındı. 2020-2026 yılları arasında kurumların ortak yapacağı çalışmalarda izleyecekleri 8 stratejik hedef tespit edildi. Bu hedefler kadınlara, çocuklara ve eşcinsellere yönelik şiddeti önlemek, suçluların yeniden suç işlemesini önlemek, şiddete uğrayanları ve şiddet uygulayanları erken tespit etmek, mağdurları şartlarına uygun biçimde korumak ve desteklemek, suça karşı etkin mücadele, güvenli adalet süreci sağlayarak mağdurların soruşturma ve mahkemeye katkılarını sağlamak, kurumların bilgileri sistematik bir biçimde kullanmasını sağlamak, kanıtlara ve daha önceki deneyimlere dayanan bilgi ve araştırmalara uygun metotlarla çalışmak olarak belirlendi. Bu hedeflere göre eylem planı hazırlandı. Broşür, cep kılavuzları, araştırma sonuçları, telefon hattı, danışma grupları gibi çalışanların desteklenmesine yönelik imkanlar hazırlandı. Stockholm’de başlatılan bu program artık birçok bölgede uygulanmakta.

İsveç hükümeti kendisini “feminist hükümet” olarak tanımlasa da İsveç ataerkil bir ülke. Kadınların büyük mücadelelerle elde ettikleri kazanımları eğitim programına ara verildiği zaman ellerinden kayıp gidebiliyor. Bu anlamda kesintisiz eğitim verilen 25 yıllık bu çalışmanın önemi büyük. Ancak bazen bürokratik yapıdan kaynaklanan bazen de çalışanların isteksizliği ve bu konuyu kanıksamaları veya yeterince önem vermemeleri, hatta yükselen ırkçılık gibi nedenlerle yaşanan olumsuzluklara rağmen birbirinden bağımsız çalışan kurumları bir araya getirmesi ve ortak bir stratejide buluşturma çabasıyla önemli bir adım atılmış oldu. Eğitimlerin polis, savcı, yargıç ve doktorlar arasında farkındalığı artırdığı da yapılan araştırmalarla kanıtlandı. Programın kadınlara, çocuklara ve eşcinsellere yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu göstermesi ve önlenmesi gerektiğinin vurgulanması açısından da başarı sağladığını belirtmek gerekir. Buna karşılık son iki cinayetin de gösterdiği gibi İsveç’te de alınması gereken çok uzun yollar var.

kadın makale yazı tülin uygur