Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Bu çorbanın adı ne?

Isparta’da yapılan bir çorba var. Lahanalı top tarhana… Hatta yerel söylemiyle ilahnalı top taharna… Kısıtlı sayıda çorba seven, ama sevdiklerinin başında tarhana gelen biri olarak; yıllardır bu çorbayı tanımlayamadım. Yemek mi, çorba mı, lahana mı, tarhana mı? Benim için belli değil… Bu nedenle bu çorbayı da ‘çılgın çorba’ olarak tanımlarım.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki ülke de bu hale geldi. Tıpkı çılgın çorba gibi… Özellikle Merkez Bankası ile yürütülen faiz tartışması sürekli daha garip bir hal almaya başladı. Erdoğan diyor ki, bize bağlısın. Peki, ‘biz’ kim?

Ekonomi politikalarıyla uğraşmak Yürütme’nin alanına giriyor. Siyaset üstü bir konumda olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamı ise iktidarından muhalefetine, hatta apolitik vatandaştan herhangi bir partiye bağlı olmayana kadar herkesi temsil eder. Erdoğan seçilmesiyle övünüyor; ama bir türlü Cumhurbaşkanı olamadı. Halen kendisini Başbakan sanıyor.

Gelelim kast ettiği ‘biz’ kavramına… Peki o kim? Yürütme’nin içinde de iki farklı görüş var. Mesela Babacan ve Şimşek bu ‘biz’e dahil değil mi? ‘Biz’ diye nitelendirildiğinde farklı görüşte olmak yasak mı? Kendisiyle aynı düşünmeyeni ‘milli irade’ saymayanlar, zehri artık iktidar partisinin içine de mi akıtıyor?

Dönelim bağımsızlık meselesine… Merkez Bankası bağımsız mı? Tek başına devlet gibi hareket etmekle, görevinin gerektirdiği analizde siyaset üstü olmanın farkını kavrayamamış olmalılar.

Bağımsızlık vurgusundan kast edilen, günlük siyasetin Merkez Bankası’nın politikalarına etki etmemesi. Çünkü günlük siyaset adına bugün doğru olan, yarın yanlış olabilir. Mesela bugün ‘doğru’ dediklerine, seçim sonrası ‘yanlış’ diyecekler.

Biliyoruz ki sıkışınca çok güzel ‘safmışız’ numarası yapabiliyorlar. Kurumlar doğru ya da yanlış ama bilimsel kriterleri baz alarak yönetilmeliler. Yanlış yaparsa, eleştirilir; ama bu kurumun siyaset üstü çalışması gereğini ortadan kaldırmaz.

Peki Merkez Bankası, uygulamalarında bağımsız mı? Bu da koskocaman bir yalan… Yürütme, yani iktidar ve bu konuya özel ekonomi yönetimi bir program açıklıyor. Belli hedefler koyuyor. Bu hedeflerin doğruluğu tartışılabilir. Ama Merkez Bankası, Yürütme’nin belirlediği bu hedeflere ulaşılabilmesi için politika uyguluyor.

O zaman değiştirirsiniz ekonomi programınızı, ısrarcı olduğunuz kriterlere uygun hedefler koyarsınız; Merkez Bankası da buna uymazsa gereğini yaparsınız. Neden Yürütme’nin yanlış hedeflemesinin faturasını, o hedeflere ulaşmak için uğraşana kesiyorsunuz?

Yine de memnun olmayabilirsiniz? Bu iktidar üçlü kararname diye bir şey icat etti. Toplasınlar imzayı, alsınlar Merkez Bankası Başkanı’nı görevden, istedikleri gibi birini getirsinler ama ortaya çıkan faturayı da üstlensinler.

Çorba politikası tekrar burada gündeme geliyor. Taşın altında olan iktidar ise, Cumhurbaşkanı niye konuşuyor? Çünkü her konuştuğunda dolar üzerinden fatura biraz daha ağırlaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapmaya çalışıyor?

Diyelim ki eleştiriyor… Bunun yöntemi de bir garip. Eleştirmekle, hakaret etmeyi, aşağılamayı karıştırıyor. Peki asıl yetki elinde olan niye dut yemiş bülbül gibi izliyor? Ya gereğini yapın; ya susun ya da birilerine yetki alanını hatırlatın.

Ülke çorbaya döndü. Fakat daha tehlikeli olan bu çorbanın kimlik sorunu taşıyor olması. Tıpkı ‘ilahnalı top taharna’ gibi.

Bu adı