Bankalar neyi bekliyor?
Merkez Bankası faiz politikasını, oranları yine düşürerek sürdürdü. Bunun iktisadi olarak hangi sonuçlara neden olacağını hep birlikte göreceğiz. Zira anlatsanız da anlamamakta ısrar ediliyor.
Fakat enflasyon hesabı üzerinden konuya yaklaşıldığında Merkez’in çok fazla marjının kalmadığı biliniyor. Faizi ekonomik gerçeklere rağmen düşürüp, bundan sonuç beklemek ne yazık ki bir hayalin peşinden koşmaktır.
Öncelikle bir prensibin altını çizelim. Üreten bir ülke yaratmak istiyorsanız, düşük faiz önemlidir. Ama kredilerin gerçekten reel sektöre, üretime kanalize olması kaydıyla… Ayrıca faizin düşmesi siyasilerin taleplerine göre değil, iktisadın gerçeklerine göre gerçekleşiyorsa…
Hali hazırda faiz oranını düşürmek, piyasada hiçbir etki yapmıyor. Enflasyonun altında faiz sunmak ise sadece Merkez Bankası’nın itibarının zedelenmesini hızlandırıyor. Çünkü piyasada uygulanan kredi maliyeti, yani faizler açıklanan oranın kat be kat üzerinde.
Yine düşük faizle kredi sunmanın, o ülkede yatırımın artması için de tek başına yeterli bir argüman değil. Bunun en güzel örneği negatif faizin sunulduğu ülkelerde bile yatırımların harekete geçmiyor olmasıdır.
Eğer faizin kalıcı ve gerçekçi olarak düşmesini arzuluyorsanız, bu bir talep değil, uygulanacak planlı bir ekonominin neticesinde olur. Ayrıca projelendirilen bu yapının da dünya pazarındaki hacme yönelik gelişmelerle örtüşmesi gerekir. Yani faiz oranı, söylendiği gibi başlangıç değil; sonuç noktasıdır.
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz bir açıklama yaparak, bankaların neyi beklediğini sordu. İşte birçok kişinin aklında olan ve Kopuz’un dillendirdiği bu gerçeğin tek kelimelik açıklaması var: Maliyet…
Ekonomi yönetiminin ortaya koyduğu veriler, piyasalardaki paranın maliyetinin gerçekleriyle bağdaşmıyor. Tasarrufu düşük, borç oranı yüksek finansman gerçeği de buna olanak tanımıyor.
Açıklanan banka kârlarının önemli bir kısmının kâğıt üzerinde olduğunu görmez; faizin enflasyon maliyetini anlamazsanız; bu sorunun yanıtını da bulamazsınız. Yani iddia edildiği gibi faiz düşünce enflasyon düşmez. Enflasyon düşerse, faiz oranları geriler.
Siz bunları göz ardı edip bankalara baskı yapmayı sürdürürseniz, sadece batık miktarını çoğaltırsınız. Faiz oranını talebinizle düşecek bir şey, reel sektörü de gayrimenkulden ibaret zannederseniz bu işin içinden çıkamayız.
Bu ancak kapsamlı ve planlı bir ekonomiye geçişle, inandırıcı ve kararlı politikalarla talep edebileceğiniz bir eylemdir. Bir de tabi bu açmazın sırrını yıllardır uygulanan yanlış ekonomi politikasında ve ‘başarılı ekonomi palavrası’nda arayacaksınız.
Yoksa biriniz çıkıp yıllardır kolladığı bankaların niye şimdi sözünü dinlemediğini düşünüp sinirlenir; diğerleri de soru sorar: Bankalar neyi bekliyor?
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr