Kulaktan kulağa Başbakanlık
Başbakan Davutoğlu’nun herhangi bir konuda, gerçekten ne düşündüğünü biliyor musunuz? Seçimlere giderken bile kendisine mi, Erdoğan’a mı oy istediği belli değil. Uzaktan kumanda misali Başbakanlık görevi sırasında ne zaman sıkıntılı bir durum olsa; ortadan yok oluyor.
Bunu en son faiz tartışmalarının yaşandığı günlerde gördük. Herhangi bir konuda beyanat vermeden önce Cumhurbaşkanı’nı bekliyor; o doğrultuda açıklama yapmaktan da geri kalmıyor.
Olağanüstü durumlarda uygulanması beklenen Bakanlar Kurulu’nun bile periyodik olarak Beştepe’de toplanmasına ses çıkaramıyor. Muhtemelen basına yansıyan ‘çekişiyorlar’ vurgusu da durumu kurtarmak için servis edilen haberlerden ibaret.
Başbakan Davutoğlu, rüştünü ispatlamak şöyle dursun, kulaktan kulağa uygulama yapan bir Başbakan görüntüsü veriyor. Teşvik açıklamasından olası operasyonlara kadar halen tüm açıklamaları Beştepe yapıyor. En azından görüntü bu…
İş o kadar çığırından çıktı ki, salı günü grup toplantılarındaki konuşması bile, Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir yerde konuşmaya başlamasıyla ekrandan düşüyor. 12 kanal canlı yayında Davutoğlu yerine Erdoğan…
Bu hali tavrıyla göreve geldiğinden beri 23 Nisan – koltuk ekseninde hakkında espriler üretildi. Ve o gün geldi çattı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda geleneksel olarak yerini bir çocuğa bıraktı.
Fakat iş yapış modelini yanlış anlamış olacak ki, hareketleriyle biraz komik duruma düştü. Gazetecilerin sembolik Başbakan’a sorduğu tüm sorulara, kulağına eğilerek vermesi gereken cevapları söyledi. Şimdi baştan bu yana ortadaki tespitlerden yola çıkıp, sadece bu hareket üzerine bile roman yazılabilir.
Bir çocuğu muhalefet partileri ile rekabetine alet etmesine mi kızarsınız; yoksa kapatamadığı eliyle dikte ettiği cevaplara mı? İnsanın ister istemez aklına, ‘bir bilinçaltı tezahürü mü’ saptaması geliyor.
Bu işin tespitinin bir yönü… İki önemli başlık daha var. Bunlardan birincisi, fikir hürriyeti, demokrasi konusunda itiraf niteliğindeki tavır… O koltuğa oturacak çocuğun, istemediği bir cevap vermesinin önüne geçmeye çalışıyor. Çok yazık... Bir çocuğun tertemiz aklıyla vereceği cevaptan bile ürkmek, ülkenin ne hale geldiğinin önemli bir göstergesi...
İkincisi ise daha önce Erdoğan’ın yaşadığı Başkanlık yanıtı karşısında bozulmasının hatırına kazınmış olması... Nasıl bir korkudur ki, gazetecilerin sordukları karşısında çocukça bir telaş içinde cevap yetiştirmeye, olayı kontrol etmeye çalışıyor?
Ayrıca dersini de yeterince çalışmadığı gözüküyor. Daha önce Başkanlık ile ilgili şoktan sonra delikanlıyı beş geçen çocuk (!) çıkarıp, soru yanıtlatmayı bile uygulamaya koyan akıl hocası kadar olamamış. Daha önceden doğru (!) konuşacak çocuğu tespit edememiş.
Yine psikolojisine bakılırsa Başbakanlık koltuğuna ne kadar sevdalı olduğu da göze çarpıyor. Bir günlüğüne bile devretmek, telaş yaratmış. Ne diyelim?
O kısa sürede gerçekleşen sembolik tören de, bir ülkenin yönetim şekli ve Başbakanlık yaklaşımı hakkında bu kadar ipucu verebilirdi.
Yarın mı? Kulaktan kulağa oynamaya devam edilecek anlaşılan. Aman can kulağıyla dinlesin; bu oyunda bazen sözler değişir, yanlış bir şey söylenir. Sonra kimseyi kızdırmasın.