Vatan Partisi'nin tarihi misyonu!
Vatan Partisi ülkenin her karış toprağında büyük bir heyecan uyandırdı. Şimşeklerin bile yerinden kımıldatamadığı kitleler silkinmeye başladı. Tünelin ucundaki ışık belirginleştikçe, Parti’ye olan destek çığ gibi büyüyecektir. Attığım her adımda karşıma Vatan Parti’si çıkıyor. Nereye gidersem gideyim, orada Vatan Parti’si konuşuluyor.
Ayrıca bu desteğin ağırlık değerinin de çok yüksek olduğunu görüyorum. Çünkü bu Parti’ye gönül verenler, Cumhuriyet’i kuran neslin günümüzdeki temsilcileri.Fark yaratan nitelikli insanlar Vatan için koşuyor…Vatan Parti’si ülkemizin içinde bulunduğu olağanüstü koşulların doğal bir sonucudur. Bu nedenle günümüzün partisi ama daha çok geleceğin partisidir. Nasıl bütün nehirler denizle buluşuyorsa, bu parti de bir bayrak gibi yükselecek ve göklerde dalgalanacaktır.
Vatan Fırka’sının (Parti) tırmanışı dış bir etki ile durdurulamaz! Bu yükseliş, ancak içeride yapılan stratejik hatalarla durağan bir hale gelebilir.
Vatan Parti’si ülkemizde emperyalizmin karşısına yiğitçe dikilen tek kurumdur. Ülkemizdeki yaşamsal sorunlar emperyalizm kaynaklı olduğuna göre, tespit edilen siyaset eninde sonunda geniş halk kitlelerini kucaklayacaktır.Toplumun seçenek arayan her kesiminde büyük coşku uyandıran bu öncü kesim, “Atatürk’te birleştik!” diyerek ideolojik istikâmetini belirlemiştir.
Ulu Önderimizin meşalesi, Türk’ü sonsuza kadar aydınlatacak kadar güçlüdür. Mirası o kadar zengin ve muhteşemdir ki çelik pençeleri ile yedi düveli ayakları altında ezmiş, ışık saçan beyni ile gönenç ve uygarlığa giden yolu göstermiştir. Yeni bir fikre, yeni bir ideolojiye, yeni bir CHP’ye ihtiyaç yoktur. Bu denenmiş meşalenin yaktığı ışık, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında göz kamaştıran bir başarı öyküsüne dönüşmüştür.
TBMM’deki mevcut partilerle sorunların çözülemeyeceği inancı giderek güçlenmektedir. Kaldı ki, sorun klasik particilik tartışmalarının ötesine geçmiş, Türkiye’yi, Türklüğü, Anayasa’yı ve Cumhuriyet’i hedef almıştır.
Meclis’teki partilerin tamamı bu sorunun parçası olduğundan, yeni bir siyasi hareketin yükselişi için doğal koşullar oluşmuştur. Ancak bu oluşum, kurucu ve belirleyici güce ve özelliklere sahip olduğu konusunda halkı inandırmadan sonuca ulaşamaz! Sadece,“mevcut hükümeti devireceğiz!” söylemi yeterli değildir.Bir ilkeyi veya düzeni, ancak başka bir ilke ve düzen önererek yıkabilirsiniz.
TBMM’deki üç parti de, görünürdeki sanal farklılıklarına rağmen, gerçekte, birbirlerine çok yakın, birbirlerinin tıpatıp aynısı olmasa bile, devamı veya tamamlayıcısıdır. MHP, AKP’yi; türban, laiklik yorumu, tarikatçılık, devrim kanunlarına karşıtlık gibi alanlarda tamamlamaktadır. CHP, AKP’yi; Kürt açılımı, Türk kimliğininsulandırılması, PKK ile pazarlık gibi konularda tamamlamaktadırlar.
Üç partinin de uluslararası denklem, iç siyasi yapı ve ekonomik model konusundaki görüşleri aynıdır. Ergenekon ve Balyoz davalarına doğrudan veya dolaylı destek veren, en azından cepheden karşı çıkmayan üç parti de, Batı’nın milli orduyu tasfiye girişiminde birleşmiştir. Bu nedenle, ancak yeni bir uluslararası denklem, yeni bir iç siyasi yapı, yeni bir ekonomik model sunarak halkın karşısına çıkanların bir seçenek sunma, dolayısı ile başarı şansı vardır. Batı’nın kandırmaca terimleri olan sol ya da sağ tuzağına düşmeden bütünüyle milli ve merkezi bir hüviyete bürünerek yol alanlar hedefine ulaşabilir.
Eğer üstünde bulunduğumuz salla akan nehir üzerinden denize çıkmak istiyorsak, nehirdeki küçük adacıklara saplanıp kalmamalıyız. AKP, CHP ve MHP bu küçük adacıklara benzetilebilir. 2-3 tas yemek için CHP adasına çıkanlar, denizlerinsunduğu muazzam zenginliklerden mahrum kalabilirler. Bırakalım, vatansız ve sahte solcular, etnisite ve mezhep meraklısı Amerikancı solcularDersimli Kemal’in “Yeni CHP” lokantasının önünde tabldot kuyruğuna girsinler! Düzene meydan okuyan bir fırkanın CHP’nin kerhen uzattığı elma şekerini yalaması kendi kendisini feshetmesi anlamı taşır!
Ayrıca, popülizm batağına saplanarak Atatürk ile barışık olmayan kesimlere övgüler düzenler, bu oynak zeminlerden medet umanlar kuşku uyandırırlar. İsmi Vatan olan bir fırka, vatan kavramı kutsiyetine halel getirecek yorum ve değerlendirmelerden özellikle uzak durmalıdır! Oslo’da üç kuruşluk teröristler önünde süklüm püklüm olanlara övgüler düzmek Vatan’a bir şey kazandırmaz! Vatan Parti’si bu gibi kişileri yıkama, yağlama, parlatma ve cilalama istasyonu olamaz, olmamalıdır!
Unutmayalım, Vatan nehrini denizle buluşturacak olan kesimler Cumhuriyet’i kuran neslin günümüzdeki temsilcileridir.Bu kesim duyarlı, bilinçli ve birikimlidir; rota dışı sapmaları hemen görür ve kaydeder! Bu omurga çatırdarsa, bir çuval incir berbat olur!
Düzen partileri için deniz bitmiştir. Türkiye’yi ekonomik, hukuki ve siyasi olarak yönetemedikleri tescil edilmiştir. Anayasa ve hukukun rafa kaldırıldığı, halkın plastik mermiler ve biber gazları ile baş başa bırakıldığı, ulusal çıkar kavramının yok sayıldığıfetret devri, ayak sesleri duyulan ekonomik kriz ile birlikte yerle bir olacaktır. Meclis’teki muhalefet de bu bozuk dönemden, en az iktidar kadar sorumludur.
Ben şahsen Vatan Partisi’ni bu günler için destekliyorum. Bu karanlık günlerde ülkenin akıllı, bilgili, dürüst, birikimli, cesur, ne yaptığı bilen iyi insanlara ve onları temsil eden öncü bir fırkaya ihtiyacı olacaktır. Vatan Parti’si ülkenin yangın yara savunma, hasar kontrol, onarım ve gerekli alanlarda yeniden inşa timidir. Kazılan son direnme mevzidir. Misyonu dar seçim hesapları içine hapsedilemeyecek kadar ulvi ve kutsaldır. Onlarca seçime feda edilemeyecek Vatan, bu ülkenin kalbidir; arkasında kaç insan olursa olsun, bu toprakların gerçek sesi ve nefesidir. Vatan ülkenin kuruluş değerlerinin günümüzdeki adresi; Cumhuriyet’in en yüksek tepesi, Atatürk devrimlerinin yıkılmaz kalesidir.
Vatan bu ülkenin ortak aklı ve vicdanıdır. Vatan, aynı zamanda komşularımızı kucaklayan şefkatli elleri ve onları ezen emperyalist çetelere karşı duruşu ile de bu ülkenin namusudur. Vatan, Türkiye’nin dünyadaki saygın, güvenilir, onurlu ve sıcak yüzüdür. Vatan varsa, umut da vardır; heyecan da vardır; mücadele azim ve iradesi de vardır!Vatan ayakta kaldığı sürece bu toprakların nefesi kesilmez!Haziran seçimlerde alınacak birkaç fazla oy ya da birkaç vekil için bu büyük ülküden vazgeçilemez!
Kaldı ki muhalefet partilerinin AKP reçeteleri dışında sunacakları özel bir ilaç yoktur. Hatta CHP’nin emperyalizm ve onun maşası paralel örgütlenmeler ile olan bağları AKP’den bile daha güçlüdür. Tsunami vurdu mu her şeyi savurur! Unutmayalım, Berlusconi seçimle geldiği halde iktidardan gönüllü kaçtı!
Vatan Parti’si her geçen gün daha da büyüyor. Gelecek onundur. Haziran seçimleri önemlidir ama her şey değildir. Vatan Partisi tertemiz kalmalıdır.Seçim baskısı ile konjonktürel savrulmalar yaşayarak rotasından çıkmazsa, seçimler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, ülkede omurgası en sağlam ve fırtınalara en hazırlıklı gemi olarak kalacaktır. Bu gemi,tek kişilik donanma olan tecrübeli Kaptan’ı, yakından tanıdığımŞule Nazlıoğlu Erol, Plt. Tümg. Beyazıt Karataş gibi mürettebatı ile Okyanusları aşacak olağanüstü niteliklere sahiptir.
Vatan Partisi, hedef küçültmeden, günü geldiğinde doğrudan ve tek başına iktidar olacağı rotada, zaman zaman sürat azaltsa da kararlı bir şekilde ilerlemelidir. O günler çok da uzak değildir…
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr