Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

EPDK yerinde duruyor mu?

Türkiye’de elektrikte garip işler oluyor. Bir tarafta enerji bedeli düşerken, masraflarla yüzde 68 artış yaşanan faturalar, diğer tarafta dağıtım şirketlerinin insafına bırakılmış bir saha. Bu kadar büyük oranda masraf yaparken, halen enerji bedeline yüzde 8 zam isteme utanmazlığını anlamak ise mkün değil.

Peki, bu kadar masraf ve zam talebi karşısında alınan hizmet ne? Tüketici Birliği Federasyonu, sürekli hale gelen elektrik kesintileri üzerine 2015 yılının mart ayından itibaren bir endeks tutmaya başladı.

Bu endeks, dağıtım şirketlerinin bakım/onarım ya da altyapı çalışması adı altında, yasa gereği haber vererek yaptığı kesintilerden oluşuyor. Yani dağıtım şirketlerinin yasa gereği ilan etmek durumunda kaldıkları, kesintileri Türkiye genelinde topluyor.

Başlangıçta ayda 50 bin 16 saat gibi, akıl almaz bir tablo ortaya çıkıyor. Ne yazık ki bunu takip eden aylar ise tablonun istismar kokmasına neden oluyor. Sistematik bir biçimde artan haberli elektrik kesintileri Kasım 2015 itibariyle 72 bin 252 saati buldu.

Bu, gün hesabından bir ay içerisinde 3 bin 10 gün, yıl hesabından da 8,2 yıllık elektrik kesintisi anlamına gelir. 30 günde 8 yıllık elektrik kesintisinde ise ilk üç sırayı İzmir, Bursa ve Konya alıyor. Dağıtım firması başına ise ortalama süre 25 bin 268 saat. MEDAŞ, UEDAŞ VE YEDAŞ gibi şirketler ise 76 bin saat ile 53 bin saat ortalamasıyla toplam rakamın dahi ötesine geçmiş durumda.

Eğer bir ülkede bir ayda 8 yıllık elektrik kesintisi oluyorsa ve bu sistematik bir biçimde artış gösteriyorsa, arz güvenliği tehlikede demektir. Peki Enerji Bakanlığı, EPDK, hatta Bakanlar Kurulu ne yapıyor? Sadece izlemekle yetiniyorlar.

Vatandaş olarak baktığınızda hayat kalitenizi olumsuz etkileyen elektrik kesintilerini yaşamıyor musunuz? Şirketlerin açıklaması göstere göstere yaşadığınızı kanıtlıyor. Peki uyuyor musunuz? Bu, dağıtım şirketleri o kadar büyük bir fütursuzluk içindeler ki, sorulduğunda doğru düzgün yanıt dahi vermiyorlar.

Diyelim ki vatandaş tek bir kişi… Peki sanayiciler, ticaret erbapları bu kesintiler içerisinde ürün birim maliyetlerinizden, işçilik maliyetlerinize kadar her şeyin arttığının, jeneratör maliyetlerinizin şiştiğinin farkında mısınız? Reel sektörü temsil eden odalar neden ortalığı ayağa kaldırmıyorsunuz?

Dünyanın neredeyse en pahalı elektriğini kullanıp, sonra da almadığınız hizmete para verecek kadar zengin misiniz? Hepsini attım bir kenara, arz güvenliği yasal bir sorumluluktur. 30 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete’te yayımlanan 6446 No’lu Enerji Piyasası Kanunu diyor ki:

“MADDE 20 – (1) Bakanlık, elektrik enerjisi arz güvenliğinin izlenmesinden ve arz güvenliğine ilişkin tedbirlerin alınmasından sorumludur.”

Ortada aleni bir arz güvenliği tehdidi var. Bırakın Ruslar’ın doğalgazı kesme ihtimaliyle ortaya çıkacak riski. Malûm ülkede elektriğin yüzde 40’ı doğalgaz ile üretiliyor. Peki Ruslar gazı kesmese ne olur?

Gözümüzün önünde, gözümüzün içine baka baka, sistematik bir biçimde, kamunun elinden alıp, özel sektöre devrettiğiniz dağıtım işi, şirketler vasıtasıyla arz güvenliği tehdidi yaratmıyor mu?

Bu kanunu yürütmekle yetkin kılınan Bakanlar Kurulu, arz güvenliğinden sorumlu Enerji Bakanlığı, piyasayı düzenleyen EPDK yerinde duruyor mu? Ankara ses ver! Orada kimse var mı?

Çetin Ünsalan

epdk yerinde duruyor