Uygun adım, marş!
Projenin mimarları emperyalist merkezlerin karanlık odalarında harıl harıl çalıştı. Tıpkı renkli devrimlerde olduğu gibi büyülü bir sözcük bulmak için yoğun tartışmalar yapıldı. Sonunda aranan kan bulundu. Sihirli kelime “adalet” oldu. Adaletin güçlü rüzgârına dev gibi ordular bile dayanamazdı!
MASADAKİ ÜLKE
Türkiye’nin genetik yapısını değiştirecek ve hayati çıkarlarını baltalayacak alanlar tek tek belirlendi. Yıkım projeleri adalet şemsiyesinin gölgesinde sinsice gizlendi. Medya organları hazırlandı ve düğmeye basıldı. Kutlu (!) ve şanlı (!) yürüyüş âlây-ı vâlâ ile başladı. Türkiye coğrafyasındaki bütün halklar için yürünüyordu. Yürüyüşün önderi böyle diyordu. PKK’nın siyasi kanadı olan partinin adı da “Halkların Demokratik Partisi (HDP) idi. Yürüyenler “halklar” sözcüğünü çok sevmişti. Bu konuda aralarında tatlı bir rekabet başlamıştı. Bu kesimler, “T.C. Devletini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir!” cümlesinin George Washington tarafından söylendiğini sanıyordu. Aslında projenin müellifi çok iyi seçilmişti. Bir gece yarısı operasyonu ile 1200 delege oybirliği ile “eşit vatandaşlık” için mücadele edeceğine ant içmişti. Türk milleti de ne demek oluyordu! Türk, Kürt, Laz, Abaza, Çerkez ve daha 32 etnik grup vardı. Ancak bu sinsi plan CHP seçmenlerinden gizleniyordu. Şimdi fırsat çıkmıştı. Adalet denince akan sular dururdu. “Adalet” ile “Eşit Vatandaşlık” kimyasal reaksiyona giriyor ve çıkan sis bulutu ile “Eşit Vatandaşlık” gizleniyordu.
SALDIRGAN DIŞ POLİTİKA!
Adalet öylesine ulvi bir kavramdı ki uluslararası ilişkilere de damgasını vurmalıydı. Türkiye saldırgan dış politikasına derhal son vermeliydi. Yürüyüşün başı böyle diyordu. Yürüyenlerin kalpleri adalet (!) ile çarpıyordu. Fırat Kalkanı Harekâtı (FKH) adalet ile kimyasal reaksiyona giriyor, Batı ile İsrail’in stratejik çıkarları yeni bir ürün olarak ortaya çıkıyordu. Adaletçilerfarkında olmadan Türk askerinin yakasına yapışmıştı! Acaba, kaygısızca yürüyenler Mehmetçik’in önüne duvar çektiklerinin farkında mıydı? Belki de dünyada ilk kez bir ülkenin yurttaşları, kendi askerinin şanlı bir harekâtına adaletin arkasına gizlenerek karşı çıkıyordu. Oysaki FKH, Türk’ün dünyanın en büyük emperyalistinemeydan okuduğu efsanevi bir destandı. FKH olmasaydı, bugün ABD-İsrail terör koridoru Akdeniz’i zorluyor olacaktı. Siz, kimin için adalet istiyorsunuz? Güney sınırlarımızda ABD ve İsrail’in ülkemizi bölecek terör devletçiği kurmasına rıza gösteriyor musunuz? Herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?
TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİ SERBEST BIRAKILSIN!
Demek ki yürüyüş kolunun bir siyasi amacı da tutuklanan HDP’li milletvekillerinin serbest bırakılmasını sağlamaktır. Peki, adalet bunu neresinde? Eğer, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü ve Anayasa’sını açıktan hedef alan bu kişiler tutuklanmasaydı, bölücülük yapmak fiilen serbest olmaz mıydı? Acaba, onları salıvermek adalet mi yoksa adaletsizlik mi olurdu? Dokunulmazlık, ülkenin altına dinamit koyma hakkını mı veriyor? Sizin derdiniz adalet mi, yoksa adalet örtü ve aldatması ile sinsi emellerinizi Türk milletine dayatmak mı?
AVRUPA PARLAMENTOSU İLE PİŞTİ
Ortada bir gariplik daha var! Yürüyüş başının talepleri ile Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye’ye dayattığı koşullar büyük oranda üst üste geliyor. AP’nin Türkiye raporundaki şartları, işgal edilip esir düşen bir ülke bile kabul etmez! Bu raporda Türkiye’nin bütün hassas alanlarına fütursuzca hücum ediliyor… AP’ye sıcak mesajlar gönderildiğine göre, bu rapordan duyulan herhangi bir rahatsızlık yok! Yürüyüş kolu, “Türkiye AKP’den ibaret değil, Türkiye’ye adaletli davranın!” diyor. Bu açıklama, “Biz yetkili olsaydık, bu taleplerin tamamını kabul ederdik!” anlamına gelmiyor mu?
Elin oğlu gerçekten de çok akıllı! Bakın, “adalet” derken, arkasına neleri gizliyor. KristofKolomb akla geliyor… Hindistan’a geldiğinizi sanıyorsunuz; kıtanın yerlilerine bile “Hintli (Indian)” diyorsunuz ama aslında Amerika adlı yeni bir kıtayı keşfetmişsiniz! Sizi “adalet” diyerek yola çıkarıyorlar; yürürken kolunuza HDP/PKK ve FETÖ’yütakıyorlar; AB-D istek listesini cebinize koyarak evinize gönderiyorlar. Hepsi bu!
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr