Metin Akgerman
Metin Akgerman Köşe Yazısı

Birleşmiş Milletler Merkezi New York'tan taşınmalıdır

Afrika'da 54 ülke var.

Avrupa'da 51,

Asya'da 48,

Kuzey Amerika'da 23,

Okyanusya'da 14,

G. Amerika'da 12 ülke var.

Size de garip gelmiyor mu?

192 adet Birleşmiş Milletler'e (BM) üye ülkeden Kuzey Amerika'daki 23 tanesini çıkarsak 169 ülkenin diplomatı her sene birçok defa okyanusları aşıp, binlerce kilometreyi gereksiz yere kat ederek New York'a, BM merkezine, çeşitli toplantılar için gidiyorlar.

Başta batılılar olmak üzere, herkesin diline çevrecilik, yeşil dönüşüm pelesenk olmuş... Uçak kullanmayalım, tren ile gidilebilen mesafeye tren ile gidelim. Daha az Co2 emisyonu salgılansın, karbon ayak izimizi düşürelim...

Fransa'da, tren ile gidilebilen iç hat noktalarına uçak seferleri kaldırılıyor. En çok çevre kirliliği yaratan ulaşım şekli olan uçak ile yapılan mesafeyi azaltmak için her ülkede az çok çabalar mevcut.

New York'taki BM binası her sene, dünyanın her tarafından 1 milyonu aşkın ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor. Bunların çoğu Atlantik veya Pasifik ötesinden uçak ile Amerika'ya gelen insanlar.

Bu düzen, bu devirde sürdürülebilir mi? Çevreci, karbon ayak izini azaltmaya yönelik söylemler ile tüm ülkelerin ortak kurumu olan Birleşmiş Milletler'in hatalı yer seçiminin yarattığı milyonlarca kilometrelik gereksiz havayolu ulaşımı uyumlu mudur?, Vergi verenler tarafından dolgun maaş ve masraf bütçesi verilen diplomatların saatlerce fazladan uçakta zaman geçirmesi, jetlag dolayısıyla performans kaybı, üstelik New York gibi pahalı bir şehirdeki masraflar, bu devirde nasıl vergi veren yurttaşlara açıklanabilir?

Birleşmiş Milletler'in merkezi misal Avrupa'da olsa, hem zaman olarak, hem yapılan KM ve karbon ayak izi olarak çok daha çevreci ve zamanın ruhuna uygun bir düzen yaratılabilirdi. Hatta merkez İstanbul'da olsa muhtemelen karbon ayak izi daha da düşük olurdu. Tüm ülkelerin en az aktarma ile, en az uçuş saati ile ulaşabildikleri, Birleşmiş Milletler Merkezi'ne ev sahiplik yapma kapasitesi olan şehir hangisidir? Bu, cevabı hesaplanabilir bir sorudur. Cevabın kesinlikle New York olmadığını ve muhtemelen New York'tan 7 ila 10 bin km uzakta olduğunu şöyle bir haritaya bakarak hesaplamadan kestirebiliriz.

Seçimi sadece coğrafi kriterlerlere ve ulaşım kolaylığına göre yaparsak muhtemelen ideal BM merkezi konumu, Afrika, Avrupa ve Asya kıtalarının ortalarında bir yerler olmalı...

Kriterler arasına dünyanın en çok ülkesine, hatta başkentine direk uçuş bağlantısı sağlayan şehir olarak baktığımızda muhtemelen İstanbul yine öne çıkacaktır.

İşin elbette siyasi yönü de mevcut. Birleşmiş Milletler 1945'de kurulduğunda, aralarında Türkiye'nin de olduğu 50 ülke ile yola çıkılmıştı. O zamanki savaş sonrası ortamda, Amerika Birleşik Devletlerinin Dünya ekonomisi, nüfusu, askeri gücünden aldığı pay çok yüksek idi. Avrupa'yı özgürleştiren güç olarak ( Sovyetlerin büyük katkısı genelde küçümsenir) ilave bir cazibe yaratmış idi.

Bugüne geldiğimizde durum değişti. Üye sayisi 192. Artık ortada parlayan bir ABD yok. Ekonomik egemenlik kaybedilmiş durumda, nüfustan alınan pay gerilemiş durumda. Irak, Libya, Afganistan ve Suriye, ABD askeri müdahalesi sonucunda darmadağın oldu. ABD'nin Birleşmiş Milletler merkezine ev sahipliği yapması siyaseten ve ahlaken artık meşru değildir.

Yarın BM'de bu konuda oylama olsa, New York'dan merkezin taşınma kararı alınır.

New York ekonomisi için BM merkezinin taşınması büyük kayıp olur mu? Pek olmaz. Zaten ABD buna hazır. Biz istesek de, istemesek de bu olacak. Bunu Amerikalılar da biliyor, zaman meselesi. New York'da BM merkezinin kalmasının savunulabilecek tarafı kalmadı.

Bu konu, Türkiye'nin diplomasi ekibinin liderlik edebileceği, meşru ve haklı bir taleptir. Öncelikli hedef NY'dan merkezin taşınma kararının alınmasıdır. Nereye taşınacağı, ayrıca değerlendirilmesi gereken ikinci konudur.

BM merkezinin BM Güvenlik konseyi kalıcı üyelerinden birine taşınması istenebilir. Bu durumda Türkiye bu kulübe dahil edilebilir. Fransa gerekirse kulüpten çıkartılabilir. Bu kararların her biri BM'nin meşruiyetini artırır.

Afrika'daki birçok ülkeden Amerika uçuşları veya Asya'dan, misal Hindistan'dan Amerika'ya uçuşların bir çoğu zaten İstanbul aktarmalı yapılmaktadır.

New York'ta BM binasında buluşarak, dünyadaki sorunların hangisi çözülebilmiş? Sorunlar genelde Batı Asya ve Afrika'da. Bu sorunların yaşandığı saatlerde New York'ta insanlar uykuda oluyor. Telefon ile görüşseniz arada saatlerce fark var. Misal Suriye'den, Afganistan'dan, İran'dan batıya doğru akan göçmen sorunu New York'ta mı daha iyi hissedilir yoksa İstanbul da mı? Birleşmiş Milletler diplomatları yemek için sokağa çıktığında, Suriyeli, Afganlı göçmenleri hissetmelerinin sağlanması gerekli.

Tarihsel ve kültürel olarak da İstanbul'un bu merkeze ev sahipliği talep etme meşruiyeti vardır.

İstanbul'da konaklama, yiyecek, ulaşım gibi giderler New York’tan çok daha düşüktür, bu da fakir ülkelerin bir miktar tasarruf yapmasına veya aynı bütçe ile İstanbul'da daha fazla konaklama ve diplomatik hizmet üretmesine imkan verecektir.

İstanbul’un BM'ye ev sahipliği yapabilmesi için ortaya derli topu bir proje koyabiliriz. Havalimanına ulaşım kolaylığı olan, tarihi bölgelere yakın olan, boğaz manzarası olan ve civarında güzel restoranların olduğu bir bölgede, tarihi dokuya uygun alçak yapılardan oluşan, restore edilen birkaç tarihi yapıyı da içeren bir kampüsün tahsis edilmesi, Avrupa ülkelerinden gelebilecek çatlak sesleri de azaltacaktır.

Bu işi becerebilirsek nasıl sonuçlar beklemeliyiz?

1) İstanbul'un yıllık yarattığı turistik gelir milyar dolar mertebesinde artacaktır.

2) Türkiye küresel politik etki liginde ilk sıralara, belki ilk beş içine girecektir.

3) İstanbul'dan Avrupa şehirlerine hızlı tren gibi projelerin hızla oluşmasını beklemeliyiz.

4) Türk Hava Yolları ve IGA'nın kendi liglerinde ilk sıralara çıkmasını beklemeliyiz

5) İstanbul’un kültürel zenginliğinin artmasını, yeni etnik restoranların, yeni dans ve sanat okullarının açılmasını beklemeliyiz.

6) İstanbul'da gayrimenkullere yabancı talebi olmasını ve değerlemelerin artmasını beklemeliyiz.

7) BM'ye ev sahipliği yapmak, düşük riskli ülke olmak demektir, bu da risk primini, faizleri düşürür, yatırımların yapılmasını kolaylaştırır ve büyümeyi artırıcı etkisi olur.

Bu konu, çevre politikaları başta olmak üzere, her açıdan makuldür. Batılı ülkelerde bu konunun karbon ayak izine etkisi öne çıkartılır ise hızla gerekli politik etki oluşturulabilir.

Gerekli diplomatik çalışmanın yapılması, fayda-maliyet raporlarının, hem BM üyeleri için, hem Türkiye için hazırlanması ve BM'de konunun oylamaya sunulmasını önerebiliriz.

istanbul abd afrika new york avrupa asya bm Birleşmiş milletler ulaşım yiyecek Güney Amerika Kuzey Amerika Okyanusya