Borçları mı sileceksiniz?
Yumurta kapıya dayanmış, bizim ekonomi yönetimi kendince çözüm üretiyor. Bankacılık sektörüne söz geçiremeyenler, çareyi maliyetler altında ezdiği, dolaylı vergilerle dünyanın en ahlâksız vergilendirmesine tabi tutup, cebini hortumladığı vatandaşta arıyor.
İlkesel olarak baktığınızda çok doğru, ama bu saatte temenniden öteye geçmeyecek, günü kurtarmaya çalışan açıklamalarla gündemi değiştirmeye çalışmaları çok acınacak bir durum. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelir ile taksit uygulaması arasında bağ kuracak bir çalışma başlattıklarını söyledi.
Doğru bir yaklaşım, ama bunu 10 sene önce yapacaklardı. Yıllardır enflasyonu bilerek düşük göstermişsiniz, insanlara bunun üzerinden, şanslı iseler zam vermişsiniz, lakin gerçek enflasyon yıllar içinde bu kişileri temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere önce kredi kartına, sonra da kredilere mahkûm etmiş, şimdi denge kurmaktan bahsediyorsunuz.
Ne yapacaksınız? Borçları mı sileceksiniz? Bugünden sonra yaşanacaklar için belki bir önlem olur. Ama 262 milyar TL’yi, yani 131 milyar doları bulan tüketici borcunu ne yapmayı düşünüyorsunuz?
12 ile 15 ay arasında vade ile mal satan esnafın, bu kumarı oynamazsa, iş yapamayacağı gerçeğini nereye koyacaksınız? Bütün hesaplar yapıldı, çalışana ona göre zam verildi, hedef tutturacağınıza dair yeminler ettiğiniz enflasyon dikiş tutmuyor.
Çünkü zaten gerçek enflasyon, açıklamayı düşündüğünüz değildi. Kâğıt üzerinde rakam tutmuyor; sıkıntı o... Babacan’a göre sorun para politikalarında değil, gıda fiyatlarındaymış. Aslında sorun tam da bu... Ekonominin içinden insanı çekerseniz, ancak rakamlarla milleti kandırıp, kendinizi tatmin edersiniz.
Oysa 6 + 5’i verdiğiniz gün bu köşeden yazmıştım. Sene sonu minimum enflasyon yüzde 12 diye... Siz bunu bilmiyor muydunuz? Yapmayın... Burada tam bir samimiyetsizlik söz konusu…
Bu devletin vatandaşa fazladan para verdiği görülmemiştir. 11 veriyorsanız, maliyet en az 12’dir... Elbette kuraklık ve benzeri gelişmeleri de yumurta kapıya gelene kadar, iktidar düzeyinde kabullenememiş olmanız da ayrı bir dram.
Sokakta durum farklı yaşanıyor. İktidardan bir örnek vereyim. Maliye eski Bakanı Unakıtan, koltuktayken atıp tutuyordu; bakanlık sonrası İstanbul’da ilk açıklaması ‘dışarıda insanların geçinmesi gerçekten zormuş’ oldu. Bu kişi Maliye’yi yönetti; ama sokaktan bihaberdi. Tıpkı kabinedeki mevcutlar gibi...
O enflasyonda bir türlü iki haneyi bulamayan, işsizliği düşük göstermek için taklalar atan TÜİK’in son verisine bakın. İnsanlar gelirinin yüzde 63’ünü kira, gıda ve ulaşıma harcıyor. TÜİK söylüyorsa, boyutun ne olduğunu siz tahmin edin. Peki, hane halkı başına ortalama aylık tüketim harcaması ne? 2 bin 572 TL. Bu rakam kentlerde... Ya kırsalda ne? Bin 910 TL...
Kaç kişi kazanıyor bu parayı? Adam ailesini barındıracağına, doyuracağına ve işe gitmek, çocuğunu da okula göndermek için para harcayacağına göre eksik kalanı nereden bulacak? Bir de iş aradığı için işsizliğe neden olduğu Maliye Bakanı tarafından açıklanan kadınlar var ki, onlar zaten bu iktidarın hesabında değil. İşte size kredi ve kredi kartı gerçeği... Hadi bu noktaya getirdikten sonra, insanları gelirine göre taksitlendirsenize...
Tekrar soruyorum: Borçları silip, gerçekleri mi söyleyeceksiniz? Nerede varlığını insanların tüketim ve borçlanmasına, sonra da gizli iflas içinde oy vermesine bağlamış bu iktidarda o yürek?
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr