Merkez, fazla dövizi dağıtsın
Türkiye’de gerçekleri gizlemek için takla atan ekonomi yönetimi, git gide kontrolü kaçırmaya başladı.
Son olarak fırın sayısının artmasıyla, yani arzın çoğalmasıyla fiyatların yükseleceğini iddia ederek, ekonomi tarihine tersten giriş yapan Merkez Bankası, şimdi de döviz ihtiyacı ile ilgili inciler serpti ortaya…
Merkez Bankası Piyasalar Genel Müdürü Erkan Kilimci, yaptığı sunumda, önümüzdeki dönem Türkiye’nin döviz ihtiyacının düşeceğini söyledi. Neden? Cari açık azalıyor ve enerji fiyatları düşüyor. Şimdi bu kadarına dalga geçmek denir.
Ocak ihracatının açıklandığı ve yüzde 14,4 azaldığı, periyodik olarak dış satımın gerilediği, turizm gelirlerinin çöktüğü, enerji maiyetlerinin de birim değer bazında azaldığı, dolar / TL hesabında da arttığı bir ortamda bu ne kadar gerçekçi?
Tüm gelirleriniz düşmüş; ödemeniz gereken bankacılığın ağırlıkta olduğu özel sektörün kısa vadeli borçları var ve döviz ihtiyacı azalacak öyle mi? Birisinin ekonomi kurmaylarına ticaret yapılamadığı için cari açıkta azalma olduğunu hatırlatması gerekiyor.
Dolar fiyatını aşağıya çekmek için, kâğıt üzeri bankalar arası alım satımlar yapıldığını, yetmediği yerde rezervlerdeki paraların kullanıldığını, döviz mevduat hesaplarındaki rakamların bile ortalara saçıldığını bilmiyor muyuz? O zaman bunları niye yapıyorsunuz?
Şimdi diyecekler ki ‘bankalarımızın durumu gayet iyi ve yurtdışı bağımlılığı yok.’ Peki o zaman bu haber ne? “Standard&Poor's (S&P), dış risklerin Türk bankalarının fon ve varlık kalitesine etkisini inceleyen raporunu açıkladı. Rapora göre; Türk bankalarının ağırlıklı olarak yurtdışından finansmana bağımlılığı nedeniyle küresel likidite ve risk algısındaki değişikliklere karşı hassas olduğunu söyledi.
Bankaların fonlama ve aktif kalitesinin kırılgan olduğunun altını çizen kuruluş, bu iki unsurun şu anda bir tehdit oluşturmamasına rağmen, politikalardaki belirsizlik ve yurtdışı ortamdan kaynaklanabilecek ekonomik baskı ve güven erozyonu gerçek sorunların oluşmasına yol açabileceği kaydedildi.”
Demek ki finansman ile ilgili hem gider, hem de gelir kalemlerinde önemli bir problemle karşı karşıyayız. Petrol / doğal giderimizin rakam bazında düşmesi, dolar / TL maliyeti açısından yükselmesi sorunu bire bir ortada tutuyor.
Dış ticaretin azalıyor olması, giderler kadar gelirlerin de azaldığı anlamına geliyor. Peki, döviz pozisyon açığı büyüyen hem reel sektör, hem de Türkiye bu ihtiyacını nasıl karşılayacak?
Yani rakamların düşüyor olması, ihtiyacınızın şiddetinin azaldığı anlamına gelmez. Aksine parasal kıtlaşma, ihtiyacın şiddetini daha da arttırır ve finansman problemi ortaya çıkarır. 10 bin TL geliriniz varken, 3 bin TL’lik gider sorun teşkil etmeyebilir.
Ama 3 bin TL’lik gelirde, gideriniz azalsa da örneğin 2 bin TL’nin finansman ihtiyacı şiddeti daha yüksektir. İhtiyacınız dolar ise ve dolar basamıyorsanız, döviz ihtiyacınız azalmaz. Lakin bu durum gerçek değilse, Merkez Bankası’na çağrımdır; fazlasını vatandaşa dağıtın.