Bir imza zihinleri değiştirir mi?
AK Parti’nin 10 yıllık aradan sonra İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırması olumludur. Yanlıştan dönülmesi bizi sevindirmiştir. Başından beri bu sözleşmeye karşı mücadelemizde haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır. Yalnız sözleşmenin Meclis kararı ile kaldırılması gerekirken bunun Cumhurbaşkanı imzası ile kaldırılmış olması hukuken çözülmesi gereken bir sorundur.
İstanbul Sözleşmesi'nin kabul edildiği 2011 yılında Türkiye’nin nasıl bir siyasal ortam içinde bulunduğunu anımsayalım: 2011 yılı Türkiye'de FETÖ ve PKK terör örgütlerinin iktidar ortağı olduğu yıllardı. Gazetelerin, televizyonların, yargının, polis teşkilatının köşe başları; emperyalizmin uzantısı Gladyotarafından tutulmuştu.Türkiye'de öyle bir Batı rüzgarı esiyordu ki Vatan Partisi'nden başka direnen yoktu.Bugün İstanbul Sözleşmesi’ne itiraz eden hiçbir yapı o günlerde itiraz etmiyordu.Avrupa kapısına bağlanmış Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'ni Meclisin ortak kararıyla- ayakta alkışlayarak- imzalıyordu.
Vatan Partisi'nin Ergenekon Kumpaslarını çökertmesi Türkiye’yi özgürleştirmeye başladı. PKK ve FETÖ iktidar ortaklığı mevzilerinden temizlendi. Nihayetinde 16 Temmuz gecesi Amerikancı darbenin bozguna uğratılması ile Türkiye tam anlamıyla Atlantik Sisteminden kopmaya başladı.Süreç adım adım devam etmektedir. İstanbul Sözleşmesi'nin böyle bir iklimde gündeme gelmesi anlamlıdır, AK Parti'nin Atlantik Sisteminden kopması sosyal ve kültürel olarak da toplum hayatında karşılığını bulacaktır.
Türkiye'nin çürümüşlüğe teslim edilmesi mümkün değildir. Dünyaya Amerikan gözlüğüyle bakanlar bunu anlayamazlar. Dünyada artık Amerikan rüzgarlarıesmiyor. Çöken bir sistemin dayattığı düzeni sorgulamak ve tasfiye etmek dinciliğin yükselişi değil; Cumhuriyet Devrimi ruhunun ayağa kalkmasıdır.Türkiye, kadın- erkek eşitliğini Atatürk Devrimi ile yaşayarak öğrenmiştir. İhtiyacımız olan şey o ruhu yeniden hatırlamaktır.
Yığınakta yapılan hatanın telafisi kolay değildir. 10 yıldır sanki kadınların sorunlarının çözümü İstanbul Sözleşmesi’ne bağlıymış gibi yaratılan algı zihinlerden silinmelidir.Bunu, bir imza ile kolayca halledeceğini sananlaryanılırlar. Batılı emperyalistlerin bunca yatırım yaptığı bir projede halkı aydınlatmak ve gerçeklerle eğitmek gerekir.
12 Eylül öncesi yıllarda “kurtarılmış mahalleler” vardı.Bir mahalle herhangi bir örgütün kontrolüne girince artık oraya başkaları giremezdi. Mahallede yaşayanlar başka fikirde olsalar bile bayrağı diken örgütün adamı olurlardı. Günümüzde bırakın mahalleyi ailenizi bile “kurtarmak”, kendi fikirlerinize ikna etmek çok zor. Herkesin elinde bilgisayarlardan daha hızlı telefonlar var; o telefonlardan saniyeler içinde binlerce bilgi (doğru veya yanlış) akmaktadır. Soruna “Bizim mahalle beni dinler.” diye bakamazsınız.
AK Parti'nin yapması gereken bu sözleşmeyi Meclis kararıyla kaldırmaktır. Meclis tartışırken Türkiye, gerçekleri öğrenecektir.İmza,sözleşmeyi kaldırabilir, fakat sözleşmenin yarattığı tahribatın giderilmesi o kadar kolay olmuyor. Biden tayfasının yalanları ideolojik bir seferberlikle temizlenmelidir.