Borç, dolardan hızlı artıyor
Gelirini büyük ölçüde kaybeden, işsizlik gerçeğini yaşayan, bunun üzerine de pandeminin tuz biber ektiği halkın ekonomisi, zaten zorda olan borç başlığında hızla batağa doğru koşuyor.
2021 yılının başından beri, kurdaki oynamaya karşın 100 milyar dolar seviyesindeki vatandaş borcu milim yerinden oynamıyor. Son açıklanan verilere göre Mart 2021 itibariyle vatandaşın borcu 899 milyar TL’ye ulaştı.
Türkiye Bankalar Birliği’nin verileri bize gösteriyor ki, vatandaşın pandemideki yalnızlığı, kişileri artan faizlere rağmen ilk fırsatta çaresizce krediye yöneltti. Borçlu kişi sayısı 34,5 milyona ulaştı.
Bu da ortalama bekar ve çocuklu birlikte değerlendirilip 2 kişiden hesaplandığında, kaba bir hesapla 69 milyon insanın borcu olduğu anlamına gelir. Üstelik yalnızlaşma oranlara da yansımış halde.
Mart 2020 ile Mart 2021 arasında toplam borcun yüzde 36 arttığı görülüyor. Yılın ilk üç ayında ise ihtiyaç kredisi kullananlara 400 bin kişi eklendi. Borçlu sayısına baktığımızda 28,3 milyon kişinin ihtiyaç kredisi borcu 412 milyar TL oldu. Yani toplam borçlu sayısının takribi yüzde 80’i...
Geçen sene sadece 1,9 milyon kişinin bireysel kredi kullandığını görüyoruz. Ama yılın ilk üç ayında yeni borçlanan insan sayısının 500 bini bulması; hızlı fakirleşmenin ve geçim sıkıntısı karşısında borca sarılmanın çaresizliğinin boyutlarını bize anlatıyor.
Kredi kartı borcuna bakıyorsunuz; 154,4 milyar TL olmuş. Yani ihtiyaç kredi ve kredi kartını birlikte değerlendirdiğimizde toplam vatandaş borcunun 566 milyar TL’si günlük ihtiyaç karşılanması için kullanılmış.
Yani halkın büyük çoğunluğu zannedildiği gibi israfta değil; parayı da gece kulüplerinde yemiyor. Üstelik onlar zaten kapalı...
Tekrar oranlara dönersek; son bir yılda borç yüzde 36 artarken, dolar nominal yüzde 24,8, reelde yüzde 8,57 değer kazancıyla borçlanmanın çok ardında kalmış gözüküyor. Yani bahsedildiği gibi kredi kullanıp dolar almanın bir mantığı yok.
Peki tüm bunlar nasıl bir ülkede yaşanıyor? Birleşik Kamu – İş son açıkladığı verilere göre, asgari ücretin 2 bin 835 TL olduğu, açlık sınırının dört kişilik bir aile için mayıs itibariyle 3 bin 472 TL, yoksulluk sınırının da 11 bin 863 TL olarak açıklandığı bir ülkede...
Bir adım daha öteye gidelim. Vatandaş bu borcu nasıl ödeyecek? Onun da yanıtını şans oyunlarından toplanan vergideki patlamadan anlıyoruz. Yıl sonu hedefi 4 milyar 81 milyon TL olan bu kalemdeki vergi geliri, yılın ilk 4 ayında 2 milyar TL’ye yaklaşarak rekor kırdı.
Yani borç ödeyebilme ihtimalini şans oyunlarında arıyor. Çünkü işsiz kadar iş bulmaktan ümidini yitirenlerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Değil ki işi varsa da, geliriyle bu borcun altından kalkması mümkün değil.
İşte sözün lal oldu yer, tam da burası... Bu gidiş, gidiş değil.