Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Gelecek için egemen ekonomi

Türk tarihinin abidevi gurur kaynağı olan İstiklal mücadelemizin yapı taşı, temel noktasını oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bugün yeni sistem adı altında atalete itilen ve bir anlamda devre dışı bırakılan yapısıyla, geleceğin kurgulanması arasındaki büyük çelişkiyi artık görmemiz ve tartışmamız gerekiyor.

Yani TBMM’den bahsederken, farklı ülkelerdeki yönetim anlayışlarından ve parlamenter sistemden dem vurarak yapılacak değerlendirmeler, hem haksızlık olacaktır; hem de konunun anlanmasında sıkıntı yaratacaktır.

Dünyanın belki de örneği olmayan yapılarından birine sahibiz. TBMM, yani Gazi Meclis, dünyada emsali görülmemiş bir işgalin mücadelesinin odak noktasını oluşturur. Atatürk de gerek o süreçte, gerekse de sonrasında TBMM’yi esas alarak hareket etmiş, kendisini asla Millet Meclisi’nin üzerinde görmemiştir.

Bu nedenle TBMM tarihimizin onurlu yanlarının içinde en kutsal mekanlarından biridir ve özelliğini parlamenter sistemden değil, ülkenin İstiklal Mücadelesi’nde bir milleti topyekun hareket ettirmesinden alır.

İşte bu kadar önemli bir yapılanmayı simgeleyen bayramı, Atatürk önce ulusal egemenlikle, sonra da çocuklarla ilişkilendirmiştir ki çok anlamlıdır. Yani bugün TBMM’ye söz söylerken iki kere düşünmek gerekir.

Temsilcilerin çalışmalarını beğenmeyebilirsiniz; onların yanlış yaptıklarını düşünebilirsiniz; sistemin sıkıntılarından bahsedebilirsiniz; ama manevi kişiliğine laf söyleyemezsiniz.

Çünkü orası bir binanın ve sistemin çok ötesinde bir anlam taşımaktadır. Peki ulusal egemenliğin anahtarı nedir? Bağımsız bir ekonomi...

Uygulanan politika ne olursa olsun, Türkiye lehine kararları olan, kimseye bağıtlanmayan, ilişkide olmakla ilişik olmayı karıştırmayan, herkesle masaya oturup, oturduğu kadar onurlu kalkabilen bir ekonomik yaklaşımdan bahsediyorum.

Ne yazık ki bugün bu ilkenin çok uzağına düşmüş haldeyiz. Bu nedenle Türkiye’nin mutlaka kendi kararlarını aldığı, zorun faturasını üstlendiği ama bağımsızlığından ödün vermediği, milleti için çalışan bir ekonomik modele dönmesi, üreten bir ülke haline dönüşmesi zorunludur.

Ekonomik bağımsızlık olmadan, siyasi bağımsızlığın olamayacağını defaten öğreten hayat, artık Türk Milleti’ni silkelemeli ve gerçeklerle yüzleşirken, hayaller diyarından çıkıp, sorunlarını kabullenip, çözümü konuşur noktaya ulaşmalıdır.

Sadece bağımsızlığımız, mutlak egemenliğimiz için değil; nüfusumuzun yüzde 28’ini oluşturan çocuklarımızın geleceğini de kurgulayabilmemiz için... Aksi takdirde güzel günler, atılan bir kaç slogan, yapılan hamaset ve sahte bir dünyada ‘mış’ gibi yapmak üzerine kurgulanarak gelmiyor.

Dünyadaki sistem, yeni tarz falan gibi söylemlere kulak asmayın. İnanın o sistem adına söylenenler sadece bizim için uygulanıyor. Yoksa sistemi yaratanlar, bize yapmayın dedikleri her şeyi yapıyorlar. Düşünün; zarar gelmez.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun...

Çetin Ünsalan

ekonomi Gelecek egemen