Patates soğan...
Soğandan sonra patatese de tekrar ‘ithal et’ izni verdik. Son yapılan düzenlemeyle patatesin ithalatının da süresi uzatıldı. Bundan da yine piyasadaki fiyatların dizginlenmesi amacı gerekçe olarak nitelendirildi.
Her şey yalan bu gerçek. Bazen hareketlerinizle ekonomiye bakış açınızı ortaya koyarsınız. Bunun sağlaması yoktur. Çünkü bizzat yaptığınız hareket, meselenin sağlamasıdır. Bu nedenle tüm sorunları yaşadığınızın farkında bile değilsinizdir.
Eğer bir ülkede üreticiyi yanarken, üretemez hale gelmişken, sıfır gümrükle ihtiyaç malzemesi ithalatına izin verecek noktaya geldiyseniz durum içinden çıkılmaz hale gelmiş demektir.
Patates soğan dediğiniz orta direk vatandaşın yiyeceğidir. Topraklarımız bunun üretime o kadar uygundur ki, fakirin ‘soğan ekmek yemek’ diye tarif edildiği deyimlerimiz, söyleyişlerimiz dahi vardır.
Eğer gelinen noktada yetişilemeyen fiyatları dizginlemek için ithalatına yöneliyorsunuz; bu sene için okuduğunuzda üreticinizin hali perişan, sokaktaki vatandaşın da cebi yanıyor demektir.
Gelecek yıl adına resme baktığınızda da durumun daha da kötüleşeceğinin sinyalini alıyorsunuz anlamına gelir. Çünkü bu sene öyle ya da böyle ekim yapıp hasat edenlerin dahi para kazanamayacağı, sıkışıldıkça ithalatla maliyetler göz ardı edilerek ithalatın yolu açılacağı gerçeğini de gördüğünden ekim yapmadığı bir sürece girdiniz manası çıkar.
Bu durumda da gücü olsa bile önümüzdeki yıl için ekmeyi istemeyecektir. Doğal olarak piyasanızda soğan, patates olmayacağı için yine fiyatlar artacak ve yine ithalat yapma yoluna giderek bunu dizginlemeye çalışacaksınız.
Yani tam bir kısır dönüden bahsediyorum. Oysa bunun ithalat yapmak yerine sübvanse etseniz, üretimi planlasanız sadece bu senenin problemi olarak meseleyi atlatabilirsiniz. Patates soğan dediğime bakmayın.
Bazen, bazı ürünler o kadar net ihtiyaç maddesidir ki, onların popülaritesi, eksikliği ya da fiyatı bazı sorunların daha iyi anlaşılmasını sağlar. Bunları nasıl koşullarda konuşuyoruz? Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre kredi kartında batağın son iki ayda yüzde 15, bireysel kredide yüzde 40, ortalamada yüzde 26 geçen yıla göre arttığı bir pozisyonda...
Türk tüketicisinin de üreticisinin de borçlanmadan yaşamını sürdüremez hale geldiği, bu borcunu da ödeyemediği bir ortamda fiyatların da, faizlerin de yükseldiği, ama gelir kurgusunun çöktüğü bir fotoğraf içinde meseleyi ele alıyoruz.
O zaman üretimi tekrar hatırlamazsak, bunun ikinci bir kısır döngü yaratacağının da sinyalini alıyor olmalıyız. Fakat biz devlet olarak halen yatırımcı değil, borç veren aradığımız bir anlayıştayız.
Durum böyle olunca patates soğan bahane de olsa bir gösterge, sorun / çözüm makası da üretimsizlik üzerinden telafisiz bir mesele olmaya devam ediyor.
Çetin Ünsalan