Tek bacaklı ekonomi koşamaz
1857 yılında ABD’de 40 bin dokuma işçisinin başlattığı ve 129 kadın işçinin daha iyi koşullarda çalışma uğruna hayatını kaybettiği bir tarihteyiz. Günümüzde büyük bir aymazlıkla anmak yerine kutlanan 8 Mart vakasından alacağımız çok ders var.
Kadınlarımızı hayatta tutmayı bile başaramadığımız ve birçok sıkıntıyla karşı karşıya bıraktığımız bir süreçteyiz. Bunlar için bambaşka tartışma konuları. Fakat ekonomik açıdan bakarsak, Türkiye’nin neden bu kadar büyük bir fakirlik içinde yaşadığının da tercümesini buradan yapmamız gerekiyor.
TÜİK’in İstatistiklerle Kadın 2015 araştırması gösteriyor ki, ülkemizde yaşayan her iki kişiden biri kadın. Fakat kadın istihdamı, erkeklerin neredeyse yarısı… 15 ve yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranı yüzde 50. Bunun işgücüne katılım oranlarına baktığınızda ise erkekler yüzde 71,3, kadınlar ise yüzde 30…
Yani çalışabilir nüfusun yarısının sadece yüzde 30’unu çalışan yapabiliyoruz. Bunun da önemli bir bölümünü kayıt dışı çalıştırdığımızın altını çizmek lazım. Şimdi kadın istihdamı için esnek çalışmanın şart olduğunu belirten anketler yayınlıyorlar. Bu, sömüreceksek, kadınları kullanabilir mantığıdır.
Birkaç istatistik daha paylaşayım. 2015 yılında iş dünyasında 346 yönetici ataması yapıldı. Bunun sadece yüzde 29’u kadın. Tepe yönetiminde ise oran yüzde 25’e düşüyor. TÜSİAD gibi bir kurumun en zor ve baskıcı bir dönemde İTO eski Başkanı Mehmet Yıldırım’ın ifadesiyle ‘kadınların eteğinin altına sığındığı’ bir süreçte, bu oranlar dramatiktir.
Türkiye’de öyle bir kadın fotoğrafı var ki; yüzde 9,2’si okuma yazma bilmiyor. Kızlarımızı okutmuyoruz. Nitekim eğitim seviyesi yükseldikçe, işsizliğin de ters orantılı bir biçimde ortaya çıktığına şahit oluyoruz.
Siyasetten iş dünyasına, yetki vermekten aynı işe daha az maaş önermeye kadar bir dizi haksızlığın yapıldığı bu ülkede, bırakın pozitif ayrımcılığı eşit davranılması bile yeterli. Üstelik bunu, mesailerinin bitmediği, evde devam ettiği gerçeğini de bilerek, orada da iş bölüşmeyi tartışarak yapmalıyız.
Nitekim 90 ülkede, yönetimin her seviyesinden 55 bin profesyonel üzerinde 2011 ve 2015 yılları arasında yapılan Korn Ferry Hay Group’un yeni araştırması, kadınların, etkin liderlik ve üstün iş performansı için gerekli olan duygusal zekâ ile ilgili yetkinliklerde daha iyi olduklarını gösteriyor.
Fakat önce bu ülkenin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı’nın zihniyetini değiştirmemiz lazım. Maliye Bakanı iken işsizlik sorununun üniversiteden mezun olanlarla, iş arayan kadınlar yüzünden ortaya çıktığını söylemek, çözüm noktasından çok uzakta olunduğunun göstergesidir.
Bu ülke 375 milyar dolar döviz pozisyon açığına, toplamda iç-dış 600 milyar dolarlık bir borca sahip. Hepsi bir kenara hedefimiz kalkınmak ise, tek bacaklı bir ekonomiyle ne bunu başarabilirsiniz ne de katma değer yaratıp borcunuzu ödeyebilirsiniz.
Erkeği kadını hep beraber olamazsak, bu borcun altından kalkmamız da, kalkınmamız da mümkün değil. Yani tek bacaklı ekonomi koşamaz. Ama elbette buna gelene kadar, çocuk gelinler, öldürülen kadınlar, şiddete maruz bırakılanlar gibi bir dizi sorunu halletmemiz gerekiyor.
Aksi halde bu tablonun Türkiye adına anlattığı tek bir şey var. Batmaya mahkûmuz. Hem insan olarak, hem siyaseten, hem de ekonomik olarak…
Çetin Ünsalan