Kediye kedi denir
Füze kalkanı meselesinin tartışıldığı günlerdi. Savunma amaçlı olduğu söylenen ama, birçok farklı amaçla birlikte aslında İran’ın vurulması hedefiyle oluşturulan füze kalkanının tartışıldığı günlerde Fransa bunun mutabakata yazılmasını istedi.
O günlerde kamuoyuna bunu açıklayamacağına bilen iktidar yazılmaması konusunda diretti. Ve o dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy çıkıp ‘Biz kediye kedi deriz’ diyerek konuya ilişkin tepkisini ortaya koymuştu.
Esasen kamuoyuna gerçeği saptırmak ya da farklı söylemek bu iktidarın yaptığı en önemli halkla ilişkiler çalışmalarının başında geliyor. Ekonominin her aşamasında bu gerçeği iliklerimize kadar yaşıyoruz.
Son olarak da içi boş açılımlarla Türkiye’nin başına bela açan iktidarın ‘İmralı’ vurgusunun arkasına sığınarak yaptıklarına şahit oluyoruz. Barış gibi hümanist kelimelerin kullanılarak gerçek sorunları gözardı eden, meseleyi çarpıtan kalemşörlerin de dilinden düşmüyor bu ‘İmralı.’
İmralı süreci, İmralı görüşmeleri, İmralı mutabakatı vs vs vs… Dikkatinizi çekiyor mu neden İmralı? Kim var İmralı’da? Eli kanlı bir cani, 40 bin kişinin azmettiricisi, bir bebek katili… Utanmasalar ‘ermiş’ bile ilan edecekler.
Dönelim konumuza; Başbakan ne diyor? İmralı… İşte yeni aldatmacının adı da b u. Bebek katilini makyajla, barış elçisi gibi masaya oturt, sonra da İmralı diye ortalarda gezin.
Ne olur kendinize sorun: Televizyonlarda, gazetelerde süreci, mutabakatı, ziyareti görüşmesi diye tanımlanan bu İmralı ne? İmralı’da kim kalıyor? Bebek katili, eli kanlı terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan, namı diğer Apo…
Peki neden İmralı? Çünkü bu iktidar bebek katiliyle pazarlık süreci götürdüğünü söyleyecek kadar cesur değil. Apo ile masaya oturulduğunu köyde kendisine oy veren Ahmet Amca nasıl karşılar iyi biliyor. Bu nedenle konuyu gündeme taşırken ‘İmralı’ diye bir kavram icat ettiler.
Sonra da Karadeniz’de yaşananlara sitem ediyor. Elbette hoş görüntüler değil. Ama net bir cevap. Millet diyor ki: Biz kediye kedi deriz. İnanmıyorsanız kendi yaptırdığınız anketlerden çıkan sonuçlara bakın.
Artık laçkalaşmış provoskasyon masalını bir kenara bırakıp, ders alma zamanı. Ya da şunu kabul et ey iktidar: En büyük provoker benim.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr