Ali Rıza Taşdelen
Ali Rıza Taşdelen Paris

AB Zirvesinde Almanya ve Fransa’nın yalnızlığı

ABD’nin dayatmasıyla, Avrupa Birliği (AB) 2014 yılından bu yana, Ukrayna’yı istikrarsızlaştırdığı ve Kırım’ı “ilhak ettiği” gerekçesiyle Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uyguluyor. Ukrayna ve dolayısıyla Rusya ile ilişkilerde ABD’den ayrılan Almanya ve Fransa, AB liderler zirvesinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile zirve toplantılarının yeniden başlamasını istediler. Fakat Birlik içindeki Hollanda ve özellikle de Doğu Avrupa ülkeleri buna karşı çıktılar

Fransa, Afrika’da, Doğu Akdeniz’de ve Kafkaslarda ABD ile birlikte hareket etmektedir. Hatta Rusya’yı Çin’den “koparma” politikasıyla Çin’e karşı aynı cepheye düştüğünü de söyleyebiliriz.

AVRUPA İÇİN RUSYA’NIN ÖNEMİ

Diğer taraftan Fransa birçok konuda ABD ile karşı karşıya gelmektedir. Bu köşeden defalarca Fransa’nın Ukrayna’nın NATO’ya girmesine karşı olduklarını ve bunun bir devlet politikası olduğunu yazmıştım. Fransa’nın Rusya politikası da bir başkandan diğerine değişen değil bir devlet politikasıdır. Almanya da Fransa ile bu konuda aynı çizgidedir. Evet Kırım’ın “ilhakına” karşılar ama Avrupa’nın güvenliği ve istikrarı için, Rusya ile ilişkilerin diyalogla bir dengede tutulmasından yanalar. Doğalgaz ve petrolde Rusya’ya bağımlılık ve ticari ilişkiler de önemli nedenler arasında.

AB Zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmelerin kabul edilmemesi Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u biraz kızdırmış gibi: “Birkaç hafta önce ABD Başkanı Joe Biden'ın Rusya Devlet Başkanı Putin'le buluştuğunu gördük. Masadaki dostlarıma söyledim: Biden Putin'le görüşmek için sizin fikrinizi sormadı. Ve buluştuklarını gördüğünüzde şoke olmadınız. Tuhaf olan biziz… AB'nin 27 lideriyle birlikte Putin'le zirve yapmak gibi bir takıntım yok. Açıkçası Putin'i görmek için AB zirvesine ihtiyacım yok. Fransa Cumhurbaşkanı olarak kendisiyle birçok kez görüştüm ve görüşmeye de devam edeceğim.”

ABD’NİN YAPTIRIM DAYATMALARI

AB’nin temelini oluşturan bu iki motor ülke, söz konusu ABD’nin çıkarları olduğu zaman diğer AB ülkeleri üzerinde etkili olamamaktadır. Kendilerini AB ülkelerinin birliğinin teminatı olarak gören Fransa ve Almanya, AB’nin Rusya konusunda aldığı kararları uygulamak zorunda kalıyorlar.

Örneğin 2014’den bu yana, Rusya’ya karşı uygulanan ekonomik yaptırımlara hem Fransa hem de Almanya karşı olmakla birlikte, alınan yaptırım kararlarına uymaya devam etmektedir. Bu yaptırımlar Rusya’dan çok bu iki ülkeye daha pahalıya mal olmuştur. İki yıl önce, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov konuyla ilgili İtalyan Libero gazetesine yaptığı açıklamada şunları söylemişti: “Bugün, Washington’un direktifiyle Brüksel bürokratları tarafından dayatılan yaptırımlar, bumerang gibi dönerek Avrupalı üreticileri vurmuştur. Rusya pazarındaki pozisyonlarını kaybetmişlerdir. Hâlbuki ABD bu yaptırımlardan hiç zarar görmemiştir çünkü zayıf bir ticaret hacmine sahibiz. Sonuç olarak ABD, Rusya ile sorunlarını çözmek için bedeli Avrupa’ya ve Avrupalılara ödetiyor.”

Hatırlayalım; ABD Başkanı Trump’ın İran ile nükleer anlaşmadan çekilmesi, İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve İsrail’in Gazze’deki insanlık dışı katliamları ABD ile AB ülkelerini karşı karşıya getirmişti. Elbette Avrupa açısından burada kendi çıkarları söz konusuydu. İran ile yapılan nükleer anlaşmadan sonra başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri, İran ile ticari ilişkilerini ve yatımlarını ikiye üçe katlamıştı. Fransa ve Almanya, ABD’nin İran’a koyduğu ambargo ve bu ambargoya uymayan ülkelere karşı uygulayacağı yaptırımlara karşı çıkıyor ve bunu aşmanın yollarını arıyorlardı.

Başını ABD’nin çektiği Atlantik kampı yükselen Asya uygarlığı karşısında can çekişirken, nükleer bir güç olan Fransa ve ekonomik bir güç olan Almanya gibi AB’nin motor ülkeleri de kendi çıkarları doğrultusunda ABD ile karşı karşıya geliyor ve kendilerine bir yol arıyorlar.

abd almanya fransa avrupa birliği AB Zirvesi Avrupa Birliği Zirvesi Fransa AB Fransa Cumhurbaşkanı Macron Atlantik ABD Atlantik