PKK/HDP gölgesinde şer ittifakı
PKK/HDP’nin yörüngesinde gerçekleşen “Emek ve Özgürlük İttifakı” hafta sonu İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği toplantı sonrası 4 sayfalık bir “deklarasyon yol haritası” yayınladı. Deklarasyon (bildirge) yol haritasını gelecek yazımızda değerlendireceğiz. Toplantıda yapılan konuşmalardan bazılarını siz okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz.
Hem yapılan konuşmaları ve hem de deklarasyon yol haritasını incelediğimizde, katılımcı örgütlerin esas hedefinin Türkiye’nin birliği olduğunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Zaten PKK/HDP’yi listeden çıkarın geriye kocaman bir hiç kalır! Sahte TİP gibi PKK/HDP listelerinden parlamentoya giren kuyrukçulardan, kendine zerre kadar güveni olmayan ismi var cismi yokların bir araya getirilmesi ile oluşan ittifaka destek açıklamaları yapan bazı aydınlar bir kez daha “yetmez ama evet” dedi!
Toplantıda, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) yer aldı.
İlk konuşmacı EHP Sözcüsü Özge Akman, “(…)Barış, diyalog, müzakere olacak. Kürt sorununu biz çözeceğiz. Aleviler eşit yurttaş sayılmıyor. Gökkuşağı bayrağımız yasaklanıyor. Kabul etmiyoruz bunların otoriter rejimini. Şimdi diyoruz ki; “Seni başkanlıktan göndereceğiz.” Ülkeyi yoksulluğa ve karanlığa sürükleyenleri göndereceğiz. Bu defa davamız divana kalmayacak.” dedi.
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ise şunları söyledi: “Kalbimizin yarısı buradaysa yarısı da İran’da, kadınların özgürlük mücadelesindedir. Ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunacaksınız.” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da şöyle konuştu: “Yolumuz Mahirlerin, İboların, Mazlumların, Musa Anterlerin yoludur. İrademiz Seyit Rızaların, Deniz Gezmişlerin idam sehpasındaki iradesidir. Kürt sorununun çözülmesi için geliyoruz. Masha Amini’ye can olmak için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarına gömmek için geliyoruz.” Dedi.
SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu da şunları kaydetti: “AKP/ MHP iktidarı karşısında geniş halk kitlelerini birleştirmek günün politik görevlerinden biridir. İşçiler, emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, Aleviler, Kürtler ve tüm ezilenleri Emek ve Özgürlük İttifakı etrafında birleşmeye çağırıyoruz.” dedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise “Eşit ve onurlu bir yaşamda inat edenleri selamlıyoruz. Türkiye'de tarihsel bir kırılma yaşanırken, işçiler, kadınlar, Kürtler ve Alevilere “sadece izleyin” diyorlar. Biz tarihi yeniden yazmaya geldik. Emek ve Özgürlük İttifakı, saray rejimine karşı en kararlı ittifaktır. Recep Tayyip Erdoğan'ı sandığa, onların zihniyetini de tarihe gömecek ittifakız. Silivri’ye, Kandıra’ya bundan sonra halk düşmanlarının yargılanmasını izlemeye gideceğiz.” dedi ve dediler!
Diğer konuşmaları buraya almadık. 5 konuşmacının buluştuğu nokta, “Kürtler, Aleviler, LGBT+ ve “seni başkanlıktan göndereceğiz.” sendromu! Özge Akman “Gökkuşağı rengimiz” diyerek LGBT’İ+ çevresini daha şirin gösterme derdinde. Alevilerin bazı sorunlarından yola çıkarak eşit yurttaş olmadıklarını söylemek kışkırtmadan öte anlam taşımıyor.
Ercüment Akdeniz ise PKK/HDP’yi memnun etmek için tarihi koşulları, değişimleri dikkate almadan “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” maskesinin ardına saklanarak savunma yolunu tutuyor. Bir yerde emperyalizm kelimesini kullanıyor ama PKK/HDP’nin Amerikan emperyalizminin kara gücü, beşinci kolu olduğu gerçeğini bilerek görmezden geliyor. EMEP’in bu saatten sonra aklını başına alması ve kendi tarihine dönerek Denizlerin yoluna girmesi imkânsız gibi görünüyor! İran’daki son provokasyonları destekleyen Ercüment Akdeniz bir de emperyalizme karşı olmaktan bahsediyor! İnsan biraz ne dediğinin farkında olur! EMEP çevresine Deniz Gezmiş’in Savunmasıyla yanıt verelim: “Türkiye’nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk, varlığımızı Türkiye Halkına armağan ettik.” (THKO Savunma. 68'liler Birliği Vakfı, s. 15)
Pervin Buldan ise gerçekten tedavi edilmesi gereken vukuat haline dönüştü! Birincisi, Mahirler, İbolar PKK/HDP’nin kurucularından Serxwebun Dergisi’nin ilk Genel Yayın Yönetmeni, her ne kadar Abdullah Öcalan ben yazdım dese de Tunceli’de hazırlanan “Kürdistan Devriminin Yolu” kitabını kaleme alan Mazlum Doğan ile bir tutulamaz! “İrademiz Seyit Rızaların, Deniz Gezmişlerin idam sehpasındaki iradesidir.” Sözünü kullanmak abesle iştigaldir ve devrimci Deniz Gezmiş ile arkadaşlarına en ağır hakarettir! Evet, Seyit Rıza, Şeyh Sait, Said-i Kürdi (Nursi) sizlerin değişmez iradenizdir. ABD emperyalizmi, İsrail Siyonizm’i yani CİA-MOSSAD sizin sarsılmaz iradenizdir. Daha doğrusu sarsılmaz iradenizin oluşturucularıdır! Yazıklar olsun sizinle birlikte sol maskesi takarak yürüyenlere! Ayrıca, Musa Anter’in 2000’E DOĞRU Dergisinde “Kürt Batı Anadolusuz Yapamaz” kapak haberini Pervin Buldanlar bulsun bir kez daha okusunlar! Pervin Buldanlara Mahir Çayan yanıt versin: “Kemalizm, emperyalizmin işgali altındaki bir ülkenin devrimci-milliyetçilerinin bir milli kurtuluş bayrağıdır. Kemalizmin özü, emperyalizme karşı tavır alıştır.” (Mahir Çayan-Teorik Yazılar. Gökkuşağı Yayınları, s. 317). Peki, Buldanların mensubu olduğu PKK/HDP örgütünün izlediği yol ile Mahirlerin yolu nasıl bir tutulabilir? Mahirler antiemperyalist, Pervin Buldanlar ise emperyalizmin işbirlikçileri, kapı kulları ve kara güçleridir. İkisini aynı kefeye koyanlar ihanetlerini gizlemek isteyenlerdir.
İbrahim Kaypakkaya çizgisinde ki adını yazmaya gerek görmediğimiz örgütün yan kolu SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu’nun konuşması ise geçmişleriyle uyumsuzluk gösteriyor. İbrahim Kaypakkaya’nın Ocak Yayınları arasında 1979 yılında 447 sayfa olarak çıkan “Seçme Yazılar” kitabındaki görüşler, yayınladıkları dergiler, konferans sonuçları ile SMF’nin PKK/HDP kuyrukçuluğu arasında önemli farklar var. Gerçi TKP/ML yerine Türkiye (T) kullanmadan daha değişik isim almaları her halde boşuna değildi!
Berlin’de şekillenerek gelen ve PKK/HDP listelerinden vekil seçilen sahte TİP’in başkanı Erkan Baş ise verilen görevi icra etti. Şu yukarıda sarf ettiği sözlerin PKK/HDP söylemlerinden farkı yoktur. O nedenle PKK/HDP’yi eleştirirken bu unsurları da eleştirmiş oluyoruz. Erkan Başların sahte, kuyrukçu TİP’ine Türkiye İşçi Partisi (1961) Program Giriş’i ile yanıt verelim: “Biz hayatını, istiklalini korumak için çalışan erbab-ı sayız (emekçiyiz), zavallı bir halkız... kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız... arka üstü yatmak ve hayatını sayden muarra (çalışmadan) geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuzun içinde yeri yoktur... Partimizin yolunu, Türk Ulusunun, Türk Yurdunun köklü ve şerefli tarihi, uluslararası devamlı barış, yaratıcı çalışma, bilim ve derin insan sevgisi çizmektedir.” Ayrıca, TİP’in efsane başkanı Mehmet Ali Aybar’ın ilk açıklaması (1962) şöyle: "İlk kurtuluş savaşını yapmış, emperyalizme ve sömürücülüğe karşı dünya barışının ve insanlığın hizmetinde, her bakımdan tam bağımsız, ülkesi ve ulusu ile bölünmez, halkçı, emekten yana devletçi, devrimci, laik, insan haklarına ve sosyal adalete ve güvenliğe dayanan demokratik bir cumhuriyet olarak çağdaş medeniyet yolunda ilerletmek(tir)." İşte bu nedenle dünün TİP’i ile Erkan Başların sahte TİP’ini birbirine karıştırmamak lazım. Biri antiemperyalist diğer ise ABD emperyalizminin kara gücünün kucağındaki sahte TİP...
Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Cevat Çapan, Latife Tekin, Murathan Mungan, Oya Baydar gibi 80 kişinin destek imzasıyla sahne almalarını da yine bir tarafa not edelim! PKK/HDP’yi açıktan açığa destekleyen ve propagandasını yapanlar Türkiye halkına karşı duruş sergiliyor ve bölücülüğün ekmeğine yağ sürerek düşman cepheyi güçlendiriyor. Kritik zamanlarda ortaya çıkıp boy gösterenler sadece ülkemize zarar veriyor.
“Emek ve Özgürlük İttifakı”nın solunda “Sosyalist Güç Birliği”, sağında ise “Millet İttifakı” duruyor! İkisi de gözlerini PKK/HDP’ye dikmiş durumda. Görünen o ki en sonunda gelecekleri yer ittifakların ittifakı olacaktır.
Türkiye İttifakı ile Türkiye karşıtı ittifakların oluşum süreci seçime kadar devam edeceğe benziyor. Yeniden saflaşmaların önü açık! İttifakların ittifakının da süreçte yer alacağı döneme giriyoruz. Hep beraber yaşayacağız ve göreceğiz.