Kültürel bir mirasın izleri: Keçiler, resim ve hatıralarla anlatılıyor

Binlerce yıldır medeniyetlere ev sahipliği yapan Toros Dağları’nda özgürce dolaşan keçiler, yöre halkı için sadece bir hayvan değil, yaşamın ta kendisi. Ressam Nuri Sezen, bu zengin mirası tuvallerine taşıyarak, keçilerin Orta Asya’dan bu yana Türk kültüründeki derin yerini hatırlatıyor.

“Sade bir keçi deyip geçemeyiz. Keçi bir semboldür, halkı temsil eder. Hatta dağ keçileri, bozkurt öncesi ilk totemdir.”

Çocukluk özlemi, sanata dönüştü

Toroslar’da keçilerle iç içe geçen çocukluğunun izlerini tuvale aktaran Sezen, geçmişe duyduğu özlemi sanatla harmanlıyor. Ona göre keçiler, yalnızca doğanın değil; evlerin, çadırların, hatta kültürün de bir parçasıydı.

“Anadolu’ya at sırtında geldik ama önümüzde ya da arkamızda keçi sürüleri vardı. Her ailenin hayatında keçinin yeri olmuştur. Bugün yaşam biçimimiz değişse de, hatıralarımızda hâlâ yerlerini koruyorlar.”
Toroslara bir armağan

Sergide, farklı dönemlerde yapılmış 109 yağlı boya ve akrilik tablo yer alıyor. Sezen, eserlerini “Toros Dağları’na bir armağan” olarak nitelendiriyor.

“Toroslar, Anadolu’nun kuşağı, omurgasıdır. Sadece Türklerin değil, birçok medeniyetin merkezidir. Havası, suyu, doğası bambaşka... Benim için bu sergi, o dağlara bir armağandır.”
“Toros Kuşağı 2: Keçilerin Estetiği” sergisi, Kepez Belediyesi Modern Sanatlar Galerisi’nde 19 Nisan’a kadar ziyaretçilerini bekliyor.

"Çin'de Ramazan" Belgeseli bu akşam Ulusal Kanal'daMedya