Bayram tatilini İstanbul'da geçirecekler için kaçırılmaz etkinlikler!
Bayram tatilini İstanbul'da geçirecekler için İstanbul'u değerlendirme fırsatları. Arefe gününden bayram tatilinin son gününe kadar düzenlenmiş tiyatro etkinliklerini sıraladık sizler için.
Venora Çıkmazı bir Romeo Juliet uyarlamasıdır. Herkesin bildiği bu aşk hikayesini anlatmaya kendini adamış bir Anlatıcı, sadece bu klasik hikayeyi anlatmak istemektedir. Orijinal metinde Romeo’nun ilk aşkı olarak bildiğimiz ve bu aşka karşılık vermeyen Rosaline ise hikayeden saparak Romeo’ya aşık olur.
9 Nisan Salı Baba Sahne Kadıköy'de.
Faust’un hikâyesi hem gizemlerle dolu, hem de bir o kadar dünyevidir. Evrenin bütün bilgisine sahip olmaya çalışan bir entelektüelin bu uğurda Şeytanla karanlık bir anlaşmaya varmasını anlatır. Bu çekici ama aynı zamanda karanlık öyküyü mizahi ve eleştirel tınılarla anlatmayı tercih ettim. Unutulmuş bir geleneksel form olan Meddah formunu çıkış noktası olarak alıp, çağdaş bir Meddah anlatısı yapmanın derdine de düştüm. Marx’ın, modern dünya için söylediği “katı olan her şey buharlaşacak” sözüne kulak verip, Faust’un hikâyesini modern dünyanın çelişkileri ve açmazları üzerinden yorumlama işine giriştim.
9 Nisan Salı Kadıköy Moda Sahnesi'nde
1880' lerin Fransa sında giyotin ile idam edilmek üzere cezalandırılması sonucu. Hücrede süresini bekleyen mahkumun son dakika kararnamesi ile affedilmesini konu almaktadır.
10 Nisan Çarşamba Şişli Pray Tiyatro
Sabahattin Ali’nin, aslında kendisinin yaşadığı bir aşk hikayesi olarak da söylenen, romanı Kürk Mantolu Madonna, 1943 yılında, yazarın ilk ve son aşk romanı olarak yerini almıştır. Taner Barlas’ın, Ağustos 2023 yılında uyarladığı ve yönetmenliğini yaptığı bu eser, edebiyatın dışında, artık tiyatro seyircisiyle de buluşuyor ve sahnelerdeki yerini alıyor. Raif Efendi’nin resim merakının yol açtığı sergilere gitme tutkusu ve Kürk Mantolu Madonna’nın portresiyle karşılaşması büyülü bir yolcuğun başlangıcı olmuştur. Bu çok özel aşk hikâyesi, aynı zamanda yaşadıkları hayatta belki de ilk defa kendilerini var edebilmenin adıdır adeta. Sonrasında gelişen, yazarın hain bir rastlantı olarak tanımladığı, Maria Puder’in uzaktan akrabası olan Frau van Tiedemann’la karşılaşması, Raif Efendi’yi dayanılmaz bir işkencenin içine atmıştır. Tutku dolu bir aşk yaşadığı Madonna’nın başına gelen hazin olay, Raif Efendi’nin baş edemediği duygularla mücadele etmesine neden olmuştur. Tek dostu olarak tanımladığı kara kaplı defter, burada hayatına girer. Aynı şirkette çalıştığı iş arkadaşı ve güvendiği tek kişiye defteri emanet eder. Defter açılır ve on yıllık sır ilk kez aralanır. Oyun; umutsuzluğun ama aynı zamanda da umudun, korkunun ve heyecanın, aşkın yüceliğinin, kendini var etmenin ve hepsinin birleşimiyle yaşama anlam katmanın bir hikâyesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
10 Nisan Çarşamba Şişli Trump Sahne
Oyun gerçek olmayan bir zamanda, gerçek olmayan iki komşu ülkenin, gerçek olan iki askerinin hikayesini anlatmaktadır.
Savaş ve barış kavramları arasında gidip gelen iki askerin çıkmazını gözler önüne serer.
Hiç görmediğimiz bambaşka masalsı bir diyardan, belki de kendimize sormak istemediğimiz soruları sormaktadır.
Bu iki boyutlu gerçekdışı dünyada, oldukça gerçek olan konulara dokunan bir oyundur KupaMaça...
Hepimiz aynı destenin kartlarıyız..
Muzaffer İzgü'nün 'Sınır' adlı oyunundan öykünerek yazılmıştır.
11 Nisan Perşembe Kadıköy Pax Sahne
Doğu ve batı, eski ve yeni, geleneksel ve modern kutupları arasında salınıp duran Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümsüz eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Serkan Keskin’in onlarca surete büründüğü bir oyunculuk şöleniyle sinema ve tiyatronun iç içe geçtiği çağdaş bir uyarlama olarak izleyici ile buluşuyor.
11 Nisan Perşembe Taksim AKM
Cumhuriyet tarihinde görülmüş en büyük işçi hareketi olan 15-16 Haziran 1970 olaylarının zengin bir ailenin mutfağına yansıması.
Hizmet etmekten başka bir şey düşünemeyen köşk çalışanları da gözlerinin önünde gelişen olaylar karşısında kayıtsız kalamayacaktır. Toplumdaki değişimden her biri kendi payına düşeni alacaktır.
Vasıf Öngören’in bu olayları eğlenceli bir biçimde aktardığı oyun, tiyatro sahnesinde defalarca yorumlanmış ve beyazperdeye de uyarlanmıştır. 1978 yılında ilk kez İstanbul Şehir Tiyatrolarında bu oyunda aşçı Lütfü Usta’yı canlandıran Şener Şen, 40 yıl aradan sonra aynı rolde ve genç bir oyuncu kadrosuyla tekrar sahnede.
11 Nisan Perşembe, 12 Nisan Cuma, 13 Nisan Cumartesi Ataşehir Metropol İstanbul DasDas.
Konut kredisiyle aldıkları evin taksitlerini ödeyebilmek için gece gündüz çalışmaktan görüşemeyen taze çift Tanju ve Hülya’dan…
Kız isteme törenine sarhoş gelme gafletinde bulunduğu için kavuşamayıp, İstanbul’a kaçmak zorunda kalan Mehmet ile Zeynep’e…
Yanlış bir telefon görüşmesi sonucu sanal aşk yaşamaya başlayan, işsiz ama güçlü aşıklar Cemil ve Vesile’den…
Çocukluk aşkı için futbol kursunu bırakıp baleye yazılan platonik Bülent ile biricik aşkı Sude’ye…
Dört farklı dünya, dört ayrı çift, dört benzemez hikâye. Hepsi, bu müzikli kabarede.
Çiftler! Hayata tek başlayıp çift devam edenler. Altı Üstü Kabare iftiharla sunar…
11 Nisan Perşembe İkincikat Kadıköy, 12 Nisan Cuma Altı Üstü Kabare
"Uzun ve yorucudur bu yol. Bir insan ömrünün bütün gücünü içerebilir. Hatta karşılığında fiyat olarak hayatınızı isteyebilir. Çünkü gerçeğin kavranması buna karşı olan güçlerle çatışmayı da gerektirecektir. Kavranması mümkün olan, uğrunda ölmeye bile değen tek zorluktur gerçek. Ya gerçeği yazmak? Gelin onun zorluğunu siz düşünün. Ama yazarlığı anlamlı kılan tek şeydir gerçeği yazma çabası...
12 Nisan Cuma Kadıköy Moda Sahnesi'nde
Oyun, Henrik Ibsen’in ünlü oyunu Nora (Bir Bebek Evi)‘nın devamı olarak Amerikalı oyun yazarı Lucas Hnath tarafından 2017 yılında yazılmıştır.
Ibsen’in metninin finalinde Nora, kocasını ve üç çocuğunu geride bırakarak evini terk eder. Lucas Hnath oyunu yazmaya başlarken aklında iki fikir olduğunu söylüyor: Birincisi bir kapı çalacak (Bu kapı, Nora’nın 15 yıl önce çıkıp gittiği evin kapısıdır.), ikincisi Torvald (Bu erkek, Nora’nın 15 yıl önce terk ettiği kocasıdır.) ve Nora, Ibsen’in metninde yapmadıkları şeyi, gerçek bir tartışmayı (yazarın deyişiyle ‘boka batmak’) yapacaklar. Dolayısıyla bir kapı çalınır, Anne Marie (Bu kadın, Nora’yı da, Nora gidince Nora’nın üç çocuğunu da büyüten kadındır.) kapıyı açar, gelen Nora’dır; tam 15 yıldır kendisinden hiç bir haber alınamayan, öldü zannedilen Nora. Ve oyun başlar.
12 Nisan Cuma Beyoğlu Bahçe Galata'da
İki polis kapıyı -biri kadın biri erkek- kapıyı çaldığında ilk başta hiçbir şey anlamadım.
Annem içerde her zamanki pırıltılı zekâsıyla çok düşünmekten yorgun düştüğü için uyuya kalmıştı ve kapıyı ben açmak zorunda kalmıştım!
Annemi uyandırmaya gittim. Buz gibi suratıyla kapıya geldi!
Polisler ismi söylediğinde babamın adını o an öğreniyormuşum gibi hissetmiştim.
Böyle birinden bahsediyorlar, hiç duymadığım birinden…
Çünkü benim için adı; ‘’Baba’ydı!’’
Ve bu olan şey,
11 yaşında bir çocuk olarak,
Hiç düşünmüyorsun böyle şeylerin olacağını ama
Oluveriyor…
Denk gelişler çok acayip!
13 Nisan Cumartesi Kadıköy Koma Sahnesi'nde
Ben bir hiçtim. Ben her şeydim. Ne olursam olayım, vardım. Ben de biri idim.
Tokalaşmak istemediğiniz biri. Çevrenizi dikkatle taradığınızda bile gözlerinizin görmeyi atladığı biri. Rağmen biri. Muhtemelen boşluğa doğru yol alacak hikâyem çok kısa zamanda unutulup gidecektir. Unutulmamak hayata ait değil zaten. Ama... Hiç umulmadık insanların da yazılı tarihleri olur bir yerlerde.
O’nun dünyası bir top, bir disko topu. Bazen ışıl ışıl, bazen paramparça, bazen var, bazen yok. Yine de hep dönüyor. Bazen birileri geliyor, bazen birileri gidiyor. O ve disko topu hep kalanlar oluyor.
(Travma tetikleyici unsurlar içermektedir.)
13 Nisan Cumartesi 20:30
Sahne Pulchérie
Bir gün karşınıza size tıpa tıp benzeyen birisi çıksa ne hissedersiniz?
Size fiziksel olarak kusursuz bir biçimde benzeyen ama karakter olarak tam zıttınız; nefret ettiğiniz, tahammül edemediğiniz özellikleri olan fakat tam da bu özellikleri nedeniyle sizin hedeflerinize sizden çok daha kolay ulaşabilen; dolayısıyla içten içe de yerinde olmak isteyebileceğiniz birisi. Hem alter-egonuz, hem düşmanınız.
Emin Alper'in Dostoyevski’nin ‘Öteki’ adlı aynı eserinden sahneye uyarladığı ve yönettiği ilk tiyatro oyunu. Özgün bir kara komedi.
Bir gün karşınıza size tıpa tıp benzeyen birisi çıksa ne hissedersiniz?
13 Nisan Cumartesi Uniq Hall
Sebastian Seidel'in komik olanın tadını çıkaran özgün metni, Yücel Erten'in usta işi çevirisi ve Baba Sahne'nin babacan yorumuyla bu toprakların tiyatro geleneğine de göz kırpan "Bir Baba Hamlet", tiyatro yapma aşkının başdöndürücü güzelliği ile aptallaştırıcı büyüsüne ayna tutuyor.
"Ha unutmadan,
Çürümüş bir şeyler var Danimarka Krallığı'nda!"
11-12-13 Nisan'da Babasahne İstanbul'da
On İkinci Ev, performatif bir alanda gerçekleşen bir kadın anlatısı. Oyun, anlatıcı/oyuncu Melek Ceylan’ın, ülkemizdeki ilk Rehberli Otobiyografi eğitmeni olan Mürüvet Esra Yıldırım ile yürüttüğü birebir çalışmalarla üretmiş olduğu otobiyografik metinlerde gömülü olan anlatıyı performatif yollarla aktarmayı amaçlıyor. Yönetmenliğini Salih Usta’nın üstlendiği On İkinci Ev; sesin, bedenselliğin, anlatının tamamen oyuncunun varlığından yola çıkarak kurgulandığı bir anlatı olma özelliği taşıyor. Mekanı kullanma biçimi olarak Moda Sahnesi’ndeki “Stüdyo Sahne”, mekanın ve oyunun kıvılcımını yaratan alan olması özelliğiyle önem taşıyor.
13 Nisan Cumartesi 18:30
Moda Sahnesi
Bir pavyonda tuvaletçilik yapan Ayten, kurulduğu makamında birer birer anlatıyor. Buraya nasıl ‘’düştüğünden’’, onu terk eden kocasından, kederinden, hevesinden, çok sevdiği pavyonda çalışan diğer ahbaplarından ama en çok da öfkesinden. Geçmişte tanımlayamadığı, anlamına parça parça ulaştığı o öfke bir gün tuvaletin buzlu camı gibi kırıldığında, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
14 Nisan Pazar 20:30
Kadıköy Emek Tiyatrosu