Vatan Partisi'nden anadilde eğitim çağrısına tepki: ''Talepler halka değil PKK'ya ait''
Gelecek ve DEVA Partilerinin Diyarbakır İl Başkanları Kürtçe anadilde eğitim çağrısı yaptı. Kürtçe seçmeli ders hakkındaki değerlendirmelerini anadilde eğitime bağlayan Gelecek ve DEVA Partilerine, Vatan Partisi’nden tepki geldi.
Ortaöğretimde seçmeli ders süreci devam ederken, HDP/ PKK çevreleri Kürtçe seçmeli ders çağrılarını anadilde eğitim isteğiyle birleştiriyordu. HDP/ PKK’nın sinsi taktiğine Gelecek ve Deva Partilerinin Diyarbakır İl Başkanları da katıldı. Kuzey Irak merkezli Rudaw TV’ye konuşan Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç ve DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, seçmeli derslerin yeterli olmadığını vurgulayarak Kırmançi Kürtçesi ve Zazaca’nın eğitim dili olmasını istediler.
Vatan Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ferdi Tanhan, Gelecek ve DEVA Partilerinin PKK’nın gözüne girmek istediklerini söyledi.
''TALEPLER HALKA DEĞİL PKK’YA AİT''
Kürtçe’nin devlet güvencesi altında olduğunu kaydeden Ferdi Tanhan, anadilde eğitim talebinin başka bir mesele olduğunu belirtti. Tanhan, şunları söyledi:
- Bu talep kesinlikle Kürt halkına ait değil. Anadilde eğitim Kürtlerin lehine değil aleyhine bir taleptir. Kürt'ü İstanbul'dan, İzmir'den ve dünyadan koparmak içindir.” diyen Tanhan, Kürt yurttaşların refah ve mutluluğunun ortak dilden geçtiğini ifade etti. Kürtçe seçmeli derslere talebin düşük olduğunu bildiren Tanhan, “Türkçe bütün milletimizin ortak anlaşma aracıdır. Kürtçe eğitim talebi PKK’nın zorlamasıdır.
''AYRILIKÇILIĞIN SİNSİ PLANI''
Tanhan, Türkiye’de Kürtlerin büyük çoğunluğunun en iyi bildiği dilin Türkçe olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
- Bizim çocuklarımız İstanbul'da, Ankara'da çalışmasın mı? Anadilde Tıp öğrettiğiniz doktor, mühendis, İstanbul'da, İzmir'de iş bulabilir mi? Dahası doktorluğu, mühendisliği layıkıyla öğrenebilir mi? Türkçe'nin bu konudaki olanaklarını hangi Kürtçü reddebilir. Bu olanaklardan Kürtleri mahrum etmek isteyenler bile kendi aralarında Türkçe konuşuyor. PKK mahkemelerinin, haberleşme ve yayınlarının Türkçe olduğunu biliyoruz. Kürt yurttaşlarımızın refahı, mutluluğu ve gelişmeleri de, her yurttaşın en iyi bildiği, ortak dilimiz Türkçe’yi daha iyi öğrenmelerine, daha iyi eğitilmelerine ve eşitliğin her alanda gerçekleştirilmesi için gerekli imkânların devletçe sağlanmasına bağlıdır. Anadil, bir insanın kökenindeki dil değil, en iyi bildiği ve toplum hayatının her alanında en iyi konumda olmasını sağlayan dildir. Türkiye’de Kürtlerin büyük çoğunluğunun en iyi bildiği dil, Kürtçe veya çeşitli lehçeleri değil; Türkçe’dir. Ayrıca Kürtçe’nin çeşitli lehçelerinin devlet okullarında öğretilmesinin, iş ve kamu hayatında bir karşılığı, uygulama kabiliyeti ve işlevi yoktur. Bir ‘ortak Kürtçe'nin’ kabul edildiğini varsayalım, yine de bu lehçe Kürt yurttaşlarımızın çoğunluğu açısından anadil olmayacağı gibi, toplum hayatında da işlevsel olmayacaktır. Çünkü Türkiye’de Kürtçe’nin herhangi bir lehçesiyle iş hayatına katılmak, kamu hizmetinden yararlanmak ve kamu görevi yapmak, bugün için de yarın için de mümkün ve mantıklı değildir. Kürtçe öğretim; etnik boğazlaşmalar, emperyalizme esaret, feodal karanlığı, felaket ve acıdan başka hiçbir talebi olmayan ayrılıkçılığın sinsi planıdır.