Çin'den ABD'ye 'demokrasi' yanıtı: "Çin demokrasi ihraç etmez, iç işlerine müdahaleye boyun eğmez"
Çin, Amerika Birleşik Devletleri’nin düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi’nin öncesinde “İşleyen Demokrasi” başlığıyla “beyaz kitap” yayımladı. Kitapta demokrasinin, insan merkezli kalkınmayı esas alan ve gerçek halk iktidarını oluşturan bir yapısı olduğu belirtildi. ABD ve Batı'nın hegemonya iddialarına yanıt verildi
ABD Başkanı Joe Biden’ın 9-10 Aralık’ta düzenleyeceği sözde Demokrasi Zirvesi öncesinde Çin Devlet Konseyi, “İşleyen Demokrasi” başlığını taşıyan yeni bir Beyaz Kitap yayımladı.
Kitapta, demokrasinin, halkların tarih, kültür ve gelenekleri yönünde geliştiğine dikkat çekildi. Çin’de toplum refahı idealini taşıyan halk demokrasisinin, “ekonominin ve toplumun ilerlemesiyle olumlu yönde ilerlediği” vurgulandı:
- Çin'de demokrasi her zaman insanları ilk sıraya koydu ve onların refahını artırdı. Çin demokrasisi ulusal bağımsızlığı, ulusal egemenliği, güvenliği ve kalkınma çıkarlarını korumuştur. Çin, Batılı demokrasi modellerini kopyalamadı, kendi demokrasisini yarattı. Günümüzde Çin nüfusunun tamamı, dünya toplamının neredeyse beşte biri, geniş hak ve özgürlüklere sahip. Bu, gelişmekte olan ülkeleri çok cesaretlendiriyor ve kendi demokrasilerini geliştirmeye olan güvenlerini büyük ölçüde artırıyor.
Beyaz kitapta, Çin’de 56 etnik gruptan 1,4 milyar insanın yaşadığı anımsatıldı, böylesi bir ortamda geniş ve sürekli katılımla demokratik sistemlerin işletilmesinin başarısına dikkat çekildi:
- Çin, kolektif bilgelikten yararlanıyor. Tüm bunlar Çin Komünist Partisi önderliğindeki halkın yoğun çabalarına dayanan tarihin, teorinin ve pratiğin mantıklı bir sonucudur. Çin'de standart uygulama, insanların sesini duymak, ihtiyaçlarına göre hareket etmek, fikirlerini ve güçlerini bir araya getirmektir. Eğer halk sadece oy vermek için uyandırılırsa ve sonrasında uykuya dalarsa, bu gerçek demokrasi değildir. (…) Devlet iktidarı sermayeden çok halka hizmet eder.”
Belgede, Amerika Birleşik Devletleri’nin düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi’ne yönelik eleştirel ifadeler dikkat çekti. Çin’in bir ülkenin gelişme düzeyi ne olursa olsun “demokrasi hakkında boş konuşmalara asla boyun eğmediği” vurgulandı:
- Demokrasi, birkaç ulusun ayrıcalığı değil, her ülkedeki insanların hakkıdır. Bir ülkenin demokratik olup olmadığı, bir avuç yabancı tarafından değil, halkı tarafından yargılanmalıdır. (…) Başka ülkeleri kendi kıstaslarına göre yargılamak veya onları renkli devrim veya güç tehdidi yoluyla kendi siyasi sistemini veya demokratik modelini kopyalamaya zorlamak başlı başına demokratik değildir. Bir ülkenin kendi demokrasi modeli başarısız veya yetersizse, dünyanın geri kalanı için nasıl iyi bir örnek teşkil edebileceğini görmek de zor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 9-10 Aralık’ta düzenlenecek zirveye Rusya, Çin, Türkiye, İran ve Macaristan’ın yanı sıra ülkesinde ABD’yi ağır bir yenilgiye uğratarak işgâli sonlandıran Afganistan yönetimi davet edilmemişti. Rusya ve Çin’in ABD büyükelçileri karara tepki gösteren bir makale kaleme almış, “demokrasinin tek bir ülkenin tekeline olamayacağını, tüm halkların ortak değeri olduğunu” dile getirmişlerdi.
Çin Devlet Konseyi’nce yayımlanan Beyaz Kitapta, ABD ve Batı’nın Hegemonya iddialarına da yanıt verildi:
- Çin hiçbir zaman Çin demokrasi modelini ihraç etmeye çalışmaz ve hiçbir dış gücün Çin modelini hiçbir koşulda değiştirmesine izin vermez. Her ülkenin kendi demokrasi yolunu bağımsız olarak seçmesini kesin olarak destekler. (…) Tüm ülkeler ayrımcılık yapmama ilkesini desteklemeli ve başkalarının demokrasi modellerine saygı göstermeli…