Dünyada 44 bin radyo istasyonu var

UNESCO'nun verilerine göre dünya genelinde 44 bin radyo istasyonu var. Bu sayıya rağmen yaklaşık 1 milyar kişi ise radyoya ulaşamıyor.

Dünyada 44 bin radyo istasyonu var

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 44 bin radyo istasyonu bulunuyor. Telefon ve telgrafın ardından 19. yüzyılın sonlarında icat edilen radyo, özellikle dünya savaşları sırasında milyonlarca kişiye haber alma imkanı sağladı.

Daha sonra gelişerek mevcut teknolojilere adapte edilen radyo, dünya genelinde milyonlarca kişinin en önemli haber alma araçlarından biri olmaya devam ediyor.

EN GÜÇLÜ ARAÇLARDAN

Radyo, özellikle düşük masraflı bir iletişim aracı olması ve bu nedenle en yoksul bölgelerdeki insanlara bile iletişim imkanı sağlaması nedeniyle hala en güçlü iletişim araçlarından biri.

Acil durum ve afet yardımı gibi alanlarda küresel düzeyde önemli rol oynamaya devam eden radyo, toplumların sosyal yaşamı için de önem arz ediyor.

Radyo, özellikle şehir merkezinden uzak, internet ve elektrik erişiminin kısıtlı olduğu yerlerde yaşayan, yoksul ve okuma yazması olmayan kişilere, toplumu ilgilendiren konularda bilgi sunuyor.

Günümüzde radyo, tek bir odada herkesin dinlediği nostaljik bir iletişim aracı olmaktan çıktı. Çünkü artık radyo, farklı formlarıyla insan hayatının bir parçası olmaya devam ediyor. İnternet tabanlı radyoların yanı sıra insanlar, akıllı telefonlarından, tabletlerinden ve bilgisayarlarından radyo dinlemeye devam ediyor.

Verilere göre, dünya genelinde yaklaşık 44 bin radyo istasyonu bulunuyor. Radyo sayısı özellikle Afrika'da hala gazete ve televizyon sayısından fazla olmasıyla dikkati çekiyor. Hanelerin yüzde 80 ile 90'ında radyo bulunan Afrika'da nüfusun büyük bir kısmının temel iletişim aracı olarak radyo ön planda yer alıyor. Tanzanya'da nüfusun yüzde 83'ü, Zambiya'da ise yüzde 85'i haberleri radyodan dinliyor.

Gelişmiş ülkelerde de sanılanın aksine radyo kullanımı eskisi kadar olmasa da hala yaygın. Yalnızca ABD'de 11 bin kadar radyo istasyonu bulunuyor ve haftalık olarak yetişkinlerin yüzde 90'ına erişim sağlanıyor. Genel olarak Avrupa'da ise insanların yüzde 47'si hala her gün radyo dinlediğini, gençlerin yüzde 30'u ise telefonlarından radyo dinlediklerini belirtiyor.

Öte yandan dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişi radyoya ulaşamıyor.

13 ŞUBAT RADYO GÜNÜ

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından bir iletişim aracı olarak radyonun önemine değinmek ve uluslararası radyo yayıncıları arasındaki etkileşimi artırmak için 13 Şubat Dünya Radyo Günü olarak ilan edildi.

Bu kapsamda her yıl 13 Şubat Dünya Radyo Günü farklı temalarla kutlanıyor. Bu yıl Dünya Radyo Günü için belirlenen tema ise “diyalog, tolerans ve barış”.

Bu yılın temasıyla radyocuların, göç, kadına karşı şiddet ve yoksulluk gibi mevcut küresel sorunlara yönelik diyaloğu artırarak ve demokratik tartışmalara platform sağlayarak pozitif yönde adımlar atılması hedefleniyor.

UNESCO, 2011’den bu yana hükümetler, sivil toplum, akademi dünyası ve BM kurumlarıyla radyoya ulaşımın artırılması için çalışmalar yürütüyor.

KIYAMET KOPMADIKÇA RADYO VAROLACAK

Türkiye'de resmi olarak 1927'de yayın hayatına başlayan ve eğitim, haberleşme, eğlence, reklam gibi içerikleriyle topluma geniş bir yelpazede yayın hizmeti sunan radyo, "bireyden bireye iletişim aracı" olarak, teknolojinin gelişmesiyle daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor.

TRT Radyo Dairesi Başkanı Ahmet Akçakaya, 13 Şubat Dünya Radyo Günü dolayısıyla Türkiye'de radyoculuğun geldiği durumu ve TRT'nin misyonunu, tarihi Ankara Radyosu stüdyolarında değerlendirdi.

Türkiye'de, radyoculuğun 6 Mayıs 1927'de, İstanbul Sirkeci Büyük Postane'nin üst katında "Sevgili dinleyiciler" anonsuyla başladığını aktaran Akçakaya, bu başlangıcın dünya radyoculuğundan çok uzak olmadığını bildirdi. Akçakaya, 1920'lerin başlarında İstanbul'da, Fransızların birkaç deneme yaptığını ama resmi olarak ilk yayının 1927'de gerçekleştirildiğini anlattı.

ATATÜRK ANKARA RADYOSUNUN İNŞAATI İLE İLGİLENMİŞ

Ankara Radyosunun 1928'de yayın hayatına başladığını belirten Akçakaya, "28 Ekim 1938'de şu anda içinde bulunduğumuz Ulus'taki binada Ankara Radyosu yayına devam ediyor. Mustafa Kemal Atatürk, buranın inşaatı ile bizatihi ilgileniyor. Çok sık gelip inşaatı tetkik ediyor ama hastalığın çok ağır dönemine rastladığı için son 7-8 ayını görmüyor. Atatürk'ün vefatından 12 gün önce 28 Ekim 1938'de bu binada yayına başlıyor ve hala devam ediyor" bilgisini aktardı.

Ekmeğin karneyle dağıtıldığı yıllarda, Türk milletinin radyoya verdiği önemi gösteren İstanbul Radyosunun radyoevi binasına 1949'da kavuştuğunu söyleyen Akçakaya, İstanbul Radyosunda uzunca yıllar prodüktör olarak çalıştığını ve bundan mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Akçakaya, 1 Mayıs 1964'te TRT'nin kurulduğunu, tüm Türkiye'deki radyoların, TRT çatısı altında bir araya geldiğini belirtti.

BİREYDEN BİREYE İLETİŞİM

Radyonun temelde insan sıcaklığını içine aldığını çünkü sesin kendisiyle var olduğunu dile getiren Ahmet Akçakaya, şu ifadeleri kullandı:

"Radyo, bir kitle iletişim aracı olarak sınıflandırılsa bile aslında bireyden bireye bir iletişim aracı. Çünkü televizyon ekranı çerçevesi içinde bir iletişim kodu oluşturulmuş. Kendi mesajını o sınırlar içinde veriyor. Radyoda ise ses herhangi bir görsel öge barındırmadığı için her bir dinleyicinin hafızasında canlanıyor ve yeni bir mesaj haline geliyor. Dolayısıyla her bir dinleyici, tek başına bir hedef kitle, bir hedef birey haline geliyor. Radyonun hem çok keyifli hem de zorlu tarafı bu."

Akçakaya, radyonun iletişimi açık tutma ve direkt insana hizmet etme hedefinin, çatışmacı bir ortamdan, daha barış dolu bir ortama insanı çektiğini belirterek, UNESCO'nun bu sene için belirlediği "Diyalog, Hoşgörü ve Barış" temasının, radyonun en temel esaslarını barındırdığını, TRT Radyolarının da bu ortamı oluşturmak için çalıştığını söyledi.

TÜRKÇENİN BAYRAKTARI

Akçakaya, Türkiye Radyolarının, TRT Radyo 1, TRT Radyo 3, TRT Nağme, TRT Haber, TRT Türkü, TRT FM ve beş bölge radyosu ile başarılı yayınlarla bugün halen dimdik ayakta olduğunu bildirdi.

Bu yıl bölge radyolarının 50'nci yılını kutladıklarını ve bölge insanına hizmet verdiklerini dile getiren Akçakaya, "TRT olarak dünya radyocularına da eğitimler veriyoruz. Önderlik ve öncülük yapmaya çalışıyoruz. Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığı çatısı altında radyomuz 40'ın üzerinde dilde yayın yapıyor. Dünyanın seçkin kamu yayıncıları arasındayız." dedi.

Akçakaya, teknolojinin gelişmesiyle radyodaki materyallerin dijitalleştiğini belirterek, "Ama her şeye rağmen radyo bir şeyden vazgeçmedi, vazgeçemez. O da en temel varlığı, ses. Sesin krallığından ödün vermedi. TRT ve Türkiye Radyoları hala Türkçenin bayraktarlığını yapıyor " değerlendirmesinde bulundu.

GENÇLERİN DİNLEME ORANI DÜŞTÜ

Türkiye'de bin 300'ün üzerinde ulusal, bölgesel ve yerel radyo bulunduğunu, bu sayının radyo iletişimindeki konumu görmenin açık bir göstergesi olduğunu ifade eden Akçakaya, 1990'larda özel radyoların açılması ile bu zenginliğin daha hızlı yakalandığını söyledi.

Gelişmiş ülkelerin radyolarında, klasik radyoculuk algısının dışına taşma gayreti olduğunu belirten Akçakaya, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde gençlerin, radyo dinleme oranlarının hızla düştüğüne dair araştırmalar yapıldığını aktardı.

Akçakaya, genç nüfusun radyo alıcısından yayınları dinleme oranının düştüğünü ancak cep telefonu aplikasyonları aracılığıyla bunun yapılabildiğini kaydederek bu durumun radyonun güncelliğini koruduğunun bir işareti olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'de de benzer bir durum olduğunu ama henüz o kadar ciddi bir durum ortaya çıkmadığını vurgulayan Akçakaya, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İnternet radyoculuğuyla birlikte kimi dünya radyoları, kendilerini bir adım geriye atmış durumdalar. YouTube radyoları oluşturarak, görüntüyü radyo stüdyolarına taşımak gibi bir durumu deniyorlar. Görüntünün olduğu yerde radyoculuk bitti demektir. Türkiye'de radyoculuk ise bu noktada dimdik ayakta. O avaz bu gök kubbede var oldukça elbette bu toplumda hoşgörü de barış da iletişim de açık olacak. Radyo, sesin var olduğu yerde var. Ses, nefesin var olduğu sürece var. Bu şu demek, kıyamet kopmadıkça radyo var olacak."

trt 13 şubat