Havalimanı eyleminde tutuklanan işçilerin ifadeleri ortaya çıktı
29 Ekim’de açılışının yapılacağı duyurulan İstanbul'un 3. havalimanındaki inşaatta 14 Eylül sabahı işçiler kötü çalışma koşullarının iyileştirilmesi için eylem başlatmış, eylem gecesi düzenlenen operasyonla çoğu İnşaat-İş ve Dev Yapı-İş üyesi 405 işçi gözaltına alınmıştı.
Sözcü'den Ümit Türk'ün haberine göre İşçilerden 24'ü, "Kamu Malına Zarar Verme", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", "Polise Mukavemet", "İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali" suçlamalarıyla önceki gün Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla tutuklandı. Tutuklanan işçiler arasında HDP Milletvekili Erkan Baş'ın şoförü Yusuf Yılmaz'ın da olduğu ortaya çıktı. Cezaevine konulan işçilerin mahkemedeki ifadeleri ise şantiyedeki çalışma şartlarını gözler önüne serdi.
Tutuklama kararında şüphelilerin savunmaları, müşteki ve tanık beyanları ile kolluk kuvvetinin düzenlediği tutanaklar gerekçe gösterildi. Tutuklanan işçiler ifadelerinde, havaalanı şantiyesindeki eyleme gerekçe olan kötü koşullar hakkında da bilgiler verdi.
“KAZA SONRASI ALDIĞI 19 GÜNLÜK RAPOR ÜCRETİNDEN KESİLDİ”
21 yaşındaki Ramazan Gözel: “Kuzenim Cihan Sarıbulak'la birlikte şantiyede çalışmaktayız. İskele olmadığı için merdivenle iş yapmaktayız. Zemin de kaygan kuzenim merdivenden 3 metreden düştü. Kalçasından çıkıntı oldu. 19 gün rapor aldı ve bu ücretinden kesildi. Aynı şekilde ben de havale geçirdim. Başka bir ölümlü kaza olduğu için ambulans beni almaya gelmedi. Patronum benim tedavim için araç göndermedi” dedi.
MİLLETVEKİLİ ŞOFÖRÜ DE TUTUKLANDI
İşçilerle birlikte HDP Milletvekili Erkan Baş’ın şoförünün de tutuklandığı ortaya çıktı. Yusuf Yılmaz ifadesinde üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek şunları söyledi: “Ben İstanbul Milletvekili Erkan Baş’ın şoförüyüm. Kendisi bana sabah havaalanı şantiyesine gideceğimizi söyledi. Gittik. İlgililere bilgi almak ve işçilerle görüşmek istediğini söyledi. Kolluk amiri birkaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra ‘vali beyin kesin emri var. Kimseyi içeri alamayız’ diyerek bizi içeri almadı. Jandarma kalkanlarıyla bizi geri geri uzaklaştırdı. Direnişte yer almadım. Sonradan gözaltına alındım”
“KAMP SORUMLUMUZ ‘GEL ÇAY İÇELİM’ DEDİ. 4 GÜNDÜR BURADAYIM”
İşçilerden Rıdvan Günül ise “Kaymakam beylerin geleceğini öğrenince ben de gittim. Aranızdan temsilci seçin dediler. Ben de temsilci oldum. Görüşmeyi yaptıktan sonra koğuşuma gittim. Kamp sorumlumuz beni aradı, ‘gel çay içelim’ dedi. Ardından 4 gündür nezarethanedeyim. Ayrıca, Kampta zehirlendim. Sicil numaram olmadığı için benimle ilgilenmediler. 2,5 aydır buradayım, başkasının yatağında yatmaktayım. 13 gün önce yatması gereken maaşım da halen yatmadı” diye konuştu.
“TAHTA KURDU YATAKLARDA YATIP SESİMİZİ DUYURAMIYORDUK”
Selami Saribuğa ise ifadesinde şunları kaydetti “Bir grubun bizim çalışma şartlarımızı düzeltmek için toplandığını öğrenince ben de onlara katıldım. Kesinlikle polise jandarmaya saldırmadım. Ben polise jandarmaya taş atanlara engel olmaya çalıştım. Benim tek sorunum firmaylaydı. Tahta kurdu olan yataklarda yatıp sesimizi duyuramıyorduk. Ben sesimizi duyurmaya çalıştım.”
“TAHTA KURUSU ISIRIĞI NEDENİYLE RAHATSIZLANDIM… SUYU BİLE AZ VERİYORLARDI”
22 yaşındaki Hasan Çetin ise “Eyleme katıldım ancak etrafa zarar verecek bir eylemde bulunmadım. Arkadaşlarım bizim hakkımızı savunuyorsa ben neden bu çağrıya destek olmayayım dedim. Benim tahta kurusu ısırığı nedeniyle rahatsızlığım bulunmaktadır. Sürekli öksürüyorum. Tedavi için başvurdum, sonuç alamadım. Bu sebeple bu yürüyüşe katıldım” dedi. İfadesinde gece vakti kapıların kırılarak gözaltına alındığını belirten Çetin; “Günde iki öğün yemek yiyorduk. Suyu bile az veriyorlardı. Ülkemizde kimse bu şekilde kötü koşullarda yaşamıyordur” ifadelerini kullandı.
İFADEYE İGA YÖNETİCİLERİNİN GİRDİĞİ İDDİA EDİLDİ
Ferhat Uyar ise “Eylem olduğu için işler iptal edilmişti. Ben de dışarıya çıkarak eylemin olduğu yerde yarım saat kaldım. Akşam da sendikacıların konuşma yaptığı yere gittim. Burada da 10 dakika kaldıktan sonra koğuşuma döndüm. Daha sonra polisler gece gelip bizi aldılar. Ters kelepçe takıp sadece giyinmeme izin verdiler. Ayrıca benim ifadem alınırken İGA çalışanlarıyla bana teşhis yaptırıldı” dedi. Uyar’ın avukatı da müvekkilinin ifadesinin İGA yöneticileriyle birlikte alındığını ve teşhisi de İGA yöneticilerinin yaptırdığını söyledi.
“YÜRÜYÜŞE KATILMA AMACIM İŞVERENE SESİMİZİ DUYURMAKTI”
Deniz Aslan ise ifadesinde şunları söyledi; “Ben kaymakam ve şantiye yöneticileriyle görüşen ekipteydim. Görüşmelere katıldıktan sonra koğuşuma gittim. Sabah polisler gelip beni işten aldılar. Şunu söylemek benim o yürüyüşe katılma amacım devlete millete karşı durmak değildi. Sadece zor şartlarda çalıştıran işverenlere sesimizi duyurmaktı”
“AVUKAT OLMADAN İFADELERİ ALINDI… KAPIYI İSE JANDARMA KIRDI”
İşçi avukatlarının beyanları da tutanaklara yansıdı. Müvekkillerinin emniyetteyken avukat bulunmadan ifadelerinin alındığını bu nedenle de soruşturmanın usüle aykırı yürütüldüğünü savundu. Olayların başlama nedeninin işçilerin insan onuruyla bağdaşmayan çalışma koşullarının protesto edilmesi olduğunu belirten avukatlar, işçilerin anayasal bir hakkı isterken gözaltına alındıklarını söyledi. Ayrıca koğuş kapılarının gözaltı yapıldığı sırada jandarma tarafından kırıldığını savunan avukatlar, bu durumun “Mala zarar verme” suçlamasıyla işçilerin aleyhine kullanıldığını ileri sürdü.