Soner Yalçın yazdı: Demokrasi sandık değildir
Gazeteci Soner Yalçın, 7 Haziran genel seçimler için dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Yalçın, Türkiye'de sandığa endeksli demokrasi tanımına tepki gösterdi, asıl demokratik girişimin kitlesel eylemler olduğunu belirtti. Yalçın, "Demokrasi, Jandarma barikatlarını aşıp 20 bin kişiyle Silivri Cezaevi’ne ulaşmaktır. Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalizmin simgesi Conilerin kafasına çuval geçirmektir. Soykırım yalanına Avrupa’nın göbeğinde karşı çıkmaktır" dedi.
"Hep yazdım ve hep yazacağım; sandık, Türkiye’yi yozlaştırıyor; gericileştiriyor. Salt sandığa tabi bir demokrasi insanoğlunu uygarlıktan uzaklaştırıyor. Çünkü: Sandık, demokrasinin aracı olmaktan çıkarılıp, ticaretin/rantın/avantanın aracı haline getirildi."
Sözcü Gazetesi Yazarı Soner Yalçın bugünkü köşesinde bu ifadelere yer verdi. Yalçın, sandığa endeksli demokrasi tanımına karşı çıktığı yazısında, halk hareketlerini demokrasi örneği olarak gösterdi.
Meclis’in sadece dekor olduğunu belirten Yalçın, "oyları bölmeyelim" propagandasına da tepki gösterdi.
"Son 5 yıldır… Önce, bu ülkenin sokaklarında- meydanlarında- parklarında demokrasi için mücadele eden, kanlarını akıtan, can veren herkesi ellerimiz patlayınca kadar alkışlayalım ve sonra, seçim günü gelip çattığında “oyları bölüyorlar” diye aşağılayalım! Yani, sandık’a yenik düşelim. Hep bir korkuyla uyutalım kitleleri: “Aman oyları bölmeyelim…” Onlar, cezaevine düşsünler. Onlar, ölsünler, sakat kalsınlar. Onlar, işlerini kaybetsinler. Ve onlar, inadına 365 gün mücadele etsinler. Sonra biz, “oylarımız bölünmesin” diye onları küçümseyip, avanta demokrasisine mağlup olalım!"
"Tarihi; çoğunluğa uyanlar değil, çoğunluğa karşı çıkanlar kurar" diyen Soner Yalçın, demokrasinin gerçek tanımını da yaptı.
Demokrasi, Gezi Direnişi ile ayağa kalkmaktır. Demokrasi, ulusal bayramlar kaldırıldığında Bandırma Vapuru eşliğinde 100 bin kişiyle Taksim’de yürümektir. Demokrasi, bayrağımız yakıldığında, andımız yasaklandığında sokağa çıkmaktır. Demokrasi, polis barikatlarını aşıp 1 milyon kişiyle 10 Kasım’da Anıtkabir’e gitmektir. Demokrasi, jandarma barikatlarını aşıp 20 bin kişiyle Silivri Cezaevi’ne ulaşmaktır. Demokrasi, Soma vahşeti ardından sokağa çıkmaktır. Demokrasi, 17-25 Aralık hırsızlıklarının üzeri kapatıldığında sokağa çıkmaktır. Demokrasi, Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalizmin simgesi Conilerin kafasına çuval geçirmektir. Demokrasi, soykırım yalanına Avrupa’nın göbeğinde karşı çıkmaktır. Demokrasi, yobaz eğitimi boykot etmektir. Acı çeken Kürt’ün, Alevi’nin yanında durmaktır. Bunların hiçbirini yapmayacaksınız…. Hiçbir bedel ödemeyeceksiniz… Ve 5 yılda bir ortaya çıkıp, çevrenize büyük bir korku salarak, “aman oylar bölünmesin” diyerek, avanta demokrasisinin kökleşmesine sebep olacaksınız! Sizler… Bu büyük kandırmaca ile avunmak isteyebilirsiniz. Avununuz!