Hüseyin Şuekinci yazdı: Sol yanım ağrıyor

Hüseyin Şuekinci yazdı: Sol yanım ağrıyor

Türk futbolunun çınarlarından birini daha ebediyete uğurladık bugün. 95 yıllık ömrünün her safhasını dolu dolu yaşayan, son nefesini verdiği ana kadar üretkenliği ile herkesin saygısını kazanan Halit Deringör ağabeyimizi...

Baştan söyleyeyim Halit abiyi anlatmak haddim değil. Sayfalara da sığmaz zaten O’nun gibileri anlatmak.

Hangi birini anlatacaksın ki...

1952’de 30 yaşında futbolu bıraktığında Fenerbahçe'de 11 yıl hiç yedek kalmadan sağ ayaklı olduğu halde solaçık oynadığını mı, yine Fenerbahçe’de 1964’te İngiliz teknik adam Oscar Hold'un yerine göreve gelip takımı şampiyon yapan ilk yerli teknik direktör olduğunu mu, yoksa Fenerbahçeli futbolcu olarak 1948 olimpiyatlarında forma giydiğini mi?..

Prensiplerinden ödün vermedi

Ulusal Kanal Spor Müdürü olduğum dönemde Halit abiyle Dereağzı tesislerinde emektar kameramanlarımızdan Bülent Ünal abimizle birlikte röportaj yapmıştık. Röportajdan sonra da uzun uzun sohbet etmiştik. Sohbet dönüp dolaşıp Alex’in Fenerbahçe’den olaylı şekilde ayrılmasına geldiğinde, ‘Aynı şeyi ben de yaşadım evlat’ demişti. Fenerbahçe’yi şampiyon yaptığı 1964 yılında Lefter’i çeşitli nedenlerden kadroya almıyor. Hatta o dönem ki kulüp başkanı İsmet Uluğ, Halit abiden Lefter'i kadroya almasını rica ediyor. Halit abi ne yapıyor dersiniz. ‘Gel o zaman takımın başına sen geç başkan’ diyor. Takımda Lefter de olsa formayı kim daha çok hakediyorsa ona veriyor ve belki de bu duruşu, şampiyonluğu getiriyor.

‘Emekçi dostu’

Futbolun para için oynamadığı, amatör ruhun iliklere kadar hissedildiği bir dönemin sporcularındandı. Ve bu hissiyat hayatının her kademesinde yaşayanlardandı biriydi Halit abi.

Tekel müdürlüğü yaptığı dönemde işçi hakları için verdiği mücadele nedeniyle Cibali Sigara Fabrikası'ndan MC Hükümetleri tarafından Bitlis'e sürgün gönderildiğini spor yazarlarımızdan Metin Tükenmez’den öğrenmiştim. Bunu da sordum tabi. “Yapmam gerekeni yaptım” diyerek geçiştirmişti sorumu. Bir işçi çocuğu olarak gördüğüm o mütevazi tavra hayranlık duymuştum.

‘Üretmenin yaşı yok’

Halit Abi yarım asırdan fazla Cumhuriyet gazetesinde, yaklaşık 4 yıl da Aydınlık’ta yazmış, kitapları olan örnek bir spor adamıydı aynı zamanda. 95 yaşında, üstelik 7-8 bin vuruşluk haftalık köşe yazıları onun ne kadar üretken olduğunu gösterdiği gibi bizlere de çok iyi bir örnektir.

Futbolun bayramı

Hayatı güzel yaşayanların ölümünün bile güzelliklerin kapısını açacağına inananlardanım. Hafta sonu Fenerbahçe – Galatasaray derbisi var malum. Gönlümden geçen, başta her iki takımın yöneticileri olmak üzere, futbolcuların ve taraftarların, maçtan önce de skor ne olursa olsun maçtan sonra da Halit Abi’nin hatırasına yaraşır bir tavır sergilemeleri.

23 Nisan hatırası

Yukardaki fotoğrafın hikayesine gelince. Her telefon görüşmemizde bizi yemeğe davet eden Halit abiye bir gün “Abi ilk fırsatta ailemle ziyaretine geliyorum” diye söz verdim. 23 Nisan 2015'te ziyaret etmeye karar verdik Halit Abi’yi. Mesleğine aşık öğretmen eşim, kızım ve sporu bana sevdiren Oktay abimle birlikte Dereağzı tesislerinde koca çınarla buluştuk.

23 Nisan ya, kızım Eylül de o gün babasının yerine gazeteci olmuştu. Halit abinin resmini çektik bol bol. Sarı-lacivertli renklerin ağırlıkta olduğu çiçeğimizi kendisine verdikten sonra Eylül “Bu yıl kim şampiyon olacak Halit dede” diye de kritik bir soru sordu. Kızımın hangi takımı tuttuğunu söylemeye fırsatımız olmamıştı. Halit Abi de “Sen hangi takımın şampiyon olmasını istiyorsan o takım olacak” dedi. Eminim cevabı verirken 5 yaşındaki bir çocuğun üzülmesine ihtimal vermemek için böyle bir cevap vermişti.

Bu ziyaretimizden elimizde kalan tek hatıra cep telefonumla çektiğim ve facebookta paylaştığım bu fotoğraf. Bu fotoğraf çünkü evimize geçen yıl hırsız girdi ve laptoplarımız çalındı. Halit abiye abiye ait hatıralarımız da...

“Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir... Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.

Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim nan (ekmek) adiliktir. Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur... diyor Uçurtma Avcısı romanında yazar Khaled Hosseini (Halit Hüseyni).

Adı Halit olan bir yazara ait sözlerle bitirmek istedim sözlerimi.

Halit; sürekli, sonsuz, ebedi demek. Geç yaşlanan demek aynı zamanda. Yeşil sahalarda da, Meclis kürsülerinde de hayatın her alanında özetle; hırsızların hüküm süremeyeceği, hırsızlığın taktir edilmediği bir Türkiye yaratmak için üzerimize düşeni yapmaya son nefesimize kadar gayret edeceğiz. Sana SÖZ sevgili Halit Ağabey.

Işıklar içinde uyu...

Hüseyin Şuekinci

ulusal.com.tr