Bir ay içinde bunlar olacak!
Ankara’nın öbür yakasındaki fısıltılara göre Mart ayında bunlar olacak:
1) Kaset servisleri aralıksız sürecek. Son Tayyip-Bilal görüşmesinin gerçekliği görüntü ve telefon kayıtları sızdırılarak desteklenecek.
2) Apo’ya verilen sözleri belgeleyen dinlemeler sızdırılacak.
3) Suriye ve El Kaide konularında vehameti resmeden konuşmalar servis edilecek.
4) 15 Mart’tan sonra kıyamet kopartacak görüntülü kayıtlar servise konacak ve kamuoyu tepkisi ayyuka çıkacak.
5) İsviçre ve diğer yabancı ülke bankalarında büyük parası olan AKP’liler uluslararası medyaya da haber olacak.
6) Tam bu süreçte AKP’den kopmalar başlayacak ve merkez sağ’da yeni oluşum için harekete geçilecek.
7) Kadir Topbaş, Melih Gökçek ve Binali Yıldırım’la alakalı dinlemeler sızacak. Keza Yıldırım’ın oğlu ile alakalı sızmalar olacak.8) Bu süreçte Tayyip Erdoğan da boş durmayacak ve Fethullah Gülen ile F tipi örgüt için dava açtırıp gözaltılar yaptırarak korku salmaya başlayacak.
9) Devletteki kaos iklimi sokağı hareketlendirecek ve kitleler toplumsal feveranı haykıracak.
10) Türkiye’de 25 Mart itibarı ile tam anlamı ile kaos hakim olacak ve seçimi erteleme ve iç savaş ihtimali gibi şeyler terennüm edilmeye başlanacak.
11) Apo bu tabloyu fırsat bilip Erdoğan’dan tehditle yeni yazılı taahhütler talep edecek.
GÜL’DEN ŞİKAYET ETMEYE HAKKI OLMAYANLAR?
Vay efendim Abdullah Gül internet yasasını nasıl imzalarmış!
Vay efendim HSYK’yı nasıl onaylarmış.
Tekrar edip yazacağım, buna feveran etmeye herkesin hakkı olabilir ama Devlet Bahçeli’nin olamaz.
Öyle çünkü Abdullah Gül onun sayesinde Cumhurbaşkanıdır.
O Meclis’e gireceğiz demese Gül aday bile dahi olamayacaktı.
Dolayısı ile bugünkü Türkiye tablosunda Devlet Bahçeli birinci derecede sorumluluk sahibidir.
Sakın böyle yapacağını nereden bilecekti demeyin!
Abdullah Gül’ün Türklük kavramına meydan okuması 1990’lı yıllarda başlamıştı yani kimliği netti!
Sadece Bahçeli değil, Gül’ü güya demokrat gören ve ona methiyeler düzen sözde liberaller de aynı derecede sorumludurlar.
KERAMET EHLİ TEKNOLOJİ BAKANI!
Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın “Başbakanımızın oğluyla yaptığı telefon konuşması montajdır. Benim hissim budur” demesi yeni bir tartışma başlattı.
Malum teknoloji pozitivizmi, hissetmek ise mistisizmi ifade eder.
Realite bu iken Türkiye’deki tablo trajikomiktir.
Teknoloji bakanlığı hislerinin esiri olan birinin yönetimindedir.
İslami camiada hissetmenin başka açıklamaları da vardır.
Hiç unutmam Enver Ören bir gün bana “Benim kalbimden geçen Allahın buyruklarıdır, zira Allah seçilmiş kullarının kalbine yanlış ilham vermez” demişti.
Bu beyanı hatırlayarak soralım, Sayın bakan siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
1 MİLYON SURİYELİ NE OLACAK?
İslam dünyasının önderi olacağız denilerek kardeşim dedikleri Beşar Esad’ı katil ilan ettiler.
Suriye Kerbela’ya çevirildi ve onbinlerce müminin kanına girildi.
İlaveten sınırda Suriye Kürdistanı kuruldu.
Yetmedi bir de El Kaide devleti inşa edildi.
Türkiye’nin Ortadoğuya kapısı bu şekilde kapatılırken ekonomik kayıp onlarca milyara ulaştı.
Ve bütün bunlara ilaveten Suriye’den kaçan 1 milyon kaçkın ya da mülteci olayı.
Soruyorum ne olacak bu insanlar?
Görünürde bunların dönüşü mümkün görünmüyor... Öyle ise bu ülke mi bakacak bu insanlara?
Yanlış ve rezil Suriye politikası ile bu tabloyu hazırlayanlardan hesap sorulmayacak mı?
Sabahattin Önkibar
Aydınlık