Asırlık 'savcı' Vatan Partisi'nde

Asırlık 'savcı' Vatan Partisi'nde

Arslanköy, Mersin’in 1460 rakımlı, göğe hayli yakın bir dağ köyü. “Savcı” lakaplı Musa Yıldız da bu köyün sakinlerinden biri. Yaşının yüz olduğu kesin, ama nüfus kâğıdına geç kavuştuğu için küsuratı tam olarak bilinemiyor. Yaşları 66 ila 48 arası olan dört erkek çocuğu var. İyi bir Ulusal Kanal izleyicisi olan savcı, Doğu Perinçek’i de bu kanal aracılığıyla tanımış. Köy temsilcisi Bayram Özgür aracılığıyla haber salarak parti yöneticilerini evine davet etmiş. Üyelik formunu imzalarken “Hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum” diyen savcı, Genel Başkanının Eylül ayı başında Mersin’e geleceğini duyunca iyice heyecanlandı. Savcı ile birlikte yazar Fethiye Özgür ve bazı gençler de partiye üye oldular. Köyü ile ilgili anılarını “İçimdeki Mektuplar” adlı kitabında toplayan Fethiye Özgür “60 yıllık CHP liyim. CHP ye bir kızgınlığım yok ama Atatürk ilkelerine tam olarak sahip çıkan, Ermeni sorununa köklü çözüm getiren Vatan Partisinin güçlenmesi gerekiyor“ dedi. Vatan Partisi Toroslar İlçe Başkanı Nursel Işıksoy ise duygularını şöyle anlattı “ Köyün çok sevilen bu iki insanının ve gençlerin partimize katılması bizi çok sevindirdi. FETÖ darbe girişiminden sonra partimize olan ilginin daha da arttığını gözlemliyoruz”

Nasıl “Savcı” Oldu?

Çok genç yaşta yolu kısa bir sürede olsa Mersin Cezaevine düşen Musa amca, oradaki yaşamının 20. gününde Müdüre bir mektup yazarak “Kaderin buraya düşürdüğü bu insanları eğitelim, okuma yazma öğrensinler. Buradan çıktıklarında yaşamları daha kolaylaşır. Uygun görürseniz ben eğitim konusunda yardımcı olurum” der. Hapishane Müdürü mektuptan çok etkilenir ve eğitime hemen başlanır. Bu arada hukuksal konularda da kendini yetiştiren Musa amca, mahkûmlara bir tür avukatlık hizmeti vermeye başlar. Kimi ağaç kesmekten, kimi orman memuruna hakaretten, kimi de kız kaçırmaktan mahkemelik olanlara ifade verirken nelere dikkat etmeleri gerektiğini öğretir. Bu arada Musa olan adı da Savcı olarak değişir. Zamanla iş öyle bir hal alır ki, savcı artık kimin ne kadar ceza alacağını bile kestirmeye başlamıştır. Hatta bir keresinde ertesi gün mahkemeye çıkacak bir mahkûm “Savcı, herkesin alacağı cezayı bildin. De bakalım, ben ne kadar yerim?” diye sorar. Savcı biraz düşünüp “ 10 yıl, 6 ay” cevabını verir. Ertesi gün mahkemeden tamı tamına aynı süreyi alan mahkûm “Hep senin şom ağzından oldu” diyerek savcının üzerine yürür.

Kitap Okuyana Çay Bedava

Savcı bir yıl iki aylık cezasını çektikten sonra, köyde düzenlenen “Onbaşı-Çavuş Eğitimi” ne katılır ve askere gider. İkinci Dünya Savaşı yıllarında 49 ay izinsiz askerlik yapar. Köye döndükten sonra evininin bir bölümünde tadilat yaparak bir kütüphane açar. Kütüphaneye pek gelen giden olmayınca işi kahvehaneye çevirir. Ama yine de bir odasını kütüphane olarak bırakır. Kütüphanede kitap okuyanlara çayı bedava verir. Tavla, kâğıt oyunu oynayanlardan ise çay parasını alır. Böylece hayatında hiç kitap okumamış olanlar da çayın hatırına kitap okumaya başlar.

Yüzyıllık Aydınlanma Savaşçısı

Arslanköy’de okuma yazması olmayan yok. Köyden, başta öykü yazarı Osman Şahin olmak üzere çok sayıda yazar, şair, tiyatrocu çıkmıştır. Peki bu nasıl başarılmış? Köylüler anlatıyor. “Bu iş biraz da zorlayarak oldu, ama iyi de oldu. Köyde ilkokul bile yoktu. Askerde okuma yazma öğrenen Mustafa Bey eğitmenlik yapardı. Gönüllü Jandarma olarak askere gidip sonra polis olan Ahmet Özgür her yaz izinli olarak köye geldiğinde üç yıl okumuş çocukları tespit eder, aileleriyle konuşup ikna ederdi. Yaz sonu da çocukları katırlarla Haruniye Köy Enstitüsüne götürürdü. Bu işi o kadar ciddiye alırdı ki, akrabası bir kız 15 yaşına geldiği halde hiç peşini bırakmadı. Babasının okutmak değil evlendirmek istediği kızı, köye uzak bir tarlada çalışmakta iken zorla babasının elinden almayı başardı ve o kız öğretmen oldu, Köyümüzde cehaleti sıfıra indiren birkaç kahramandan biri de Musa Yıldız’dır”

Savcı sadece eğitimle uğraşmış dersek, yalan olur. Kışın karanlıkta insanlar buzdan kayıp sakatlanmasın diye sokak başlarına geceleri fitilli gaz lambaları mı yerleştirmemiş. Köy dışından gelip tarlalarda çalışan işçilerin banyo yapmaları için büyük kazanlarda sular mı kaynatmamış. Milletçe teşekkürler Savcı. Sen çok yaşa…

Yusuf Çelik-Mersinulusalkanal.com.tr