Erdoğan, Yeşilay'ın ödül töreninde konuştu
Cumhurabşakanı Recep Tayyip Erdoğan,"Ülkemizin en güzide teknik direktörlerinden bir tanesi, o da orada kendi yedek kulübesine giderken aldığı isabetle başına 5 dikiş atılıyor. Buna hakkınız var mı? Yok. Niye? Bakıyorsunuz bir kısmı inanın, kişi kimdir bilmiyorum, Allah-u alem alkoliktir. İnanın öyledir. Çünkü sağlıklı birisinin bunu yapması mümkün değil, olmaz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan Recep Tayyip Erdoğan Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Yeşilay'ın Zümrüdüanka Ödülleri, takdim edilenler için şüphesiz çok önemli, çok kıymetli bir payedir. Bu paye aynı zamanda sorumluluk ve mesuliyet demektir. Bu ödül, son nefesine kadar sürecek bir gönül görevine adeta nefer yazmaktır. Ben buradaki her bir kardeşimin bu payeyi iş ve özel hayatında onurla, gururla ama aynı zamanda bir vazife şuuruyla taşıyacağına inanıyorum." dedi.
"GENÇLERİNİ ALKOL, İÇKİ, UYUŞTURUCU, SİGARA, KUMAR, TERÖR GİBİ DEHLİZLERDE... "
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
İnsanı dışlayan veya insanı sadece maddi yönden değerlendiren bir anlayışın başarı şansı da yoktur. Bir ülkenin asıl zenginliği, yeraltı ve yerüstü kaynakları değildir. Güçlü ülke, sanayisi, ekonomisi, ticareti, ordusu güçlü devlet manasına gelmez. Elbette bunların tamamı gereklidir, önemlidir. Her biri kendi başına bir değerdir. Ancak bize göre bir milletin en büyük hazinesi, en büyük güç kaynağı, ruhen, zihnen ve bedenen sağlıklı nesillere sahip olmasıdır. Evlatlarımız ne kadar zinde, ne derece sağlıklı olursa ülkemizin geleceği o kadar parlak, o kadar aydınlık olur. Gençlerini alkol, içki, uyuşturucu, sigara, kumar, terör gibi dehlizlerde kaybeden ülkelerin istikbali karanlıktır. Adeta evladını Kandil'e kaçıranlar karşısında Diyarbakır Belediyesinin önünde günlerce hüngür hüngür ağlayan annelerin akıbetini düşünün. O neyse o da aynısıdır. Ne ekonomileri ne sanayileri ne paraları bu ülkeleri hızla yaklaştıkları karanlık akıbetten kurtarmaya yetmez.
"İNGİLİZLER, OSMANLI GENÇLİĞİNİ İFSAT ETMEK İÇİN..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilay'ın kuruluşuna vesile olan hadisenin de büyük bir ibret vesikası olduğuna inandığını dile getirdi. Sorumluluk sahipleri olarak bu hadisenin tekrar tekrar gündeme getirilmesi ve unutulmasına asla fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları anlattı:
İstanbul 1920 yılında işgal kuvvetlerinin eline düşüyor. İngilizler, Osmanlı gençliğini ifsat etmek, gençlerin direniş azimlerini kırarak zihnen köleleştirmek için, gemilerle getirdikleri binlerce kasa içkiyi bedava dağıtıyorlar. Bunu gören millet sevdalısı, sorumluluk ve şuur sahibi bir avuç insan, Şeyhülislam İbrahim Haydarizade'nin himayesinde Hilal-i Ahmer Cemiyeti'ni yani bugünkü adıyla Yeşilay'ı kuruyorlar. Yeşilay çalışmalarıyla gençlere milli mücadele bilinci aşılarken, işgal güçlerinin önünde adeta bir set kuruyor. Bundan bir asır önce, işgal ve istiklal mücadelesinin gençler üzerinden verilmesi gerçekten çok anlamlıdır. Kurtuluş Savaşımızın cephelerinden biri de gençlerimizi ifsat girişimlerine karşı, muhafaza ve müdafaa etmek olmuştur. Merhum Eşref Edip gibi Yeşilay'ı kuran kadrodan bir ismin Kuvayı Milliye ruhunun Anadolu'da dirilmesine öncülük etmesinin bir sebebi de budur. Çünkü onların nazarında nesilleri korumakla ülkeyi kurtarmak arasında hiçbir fark yoktur. Milletin gerçek bağımsızlığına giden yol, aynı zamanda sağlıklı, şuurlu, milli manevi değerlerle mücehhez gençlere sahip olmaktan geçer. İşgal kuvvetlerinin de aynı saiklerle genç kuşakların zihin ruh ve beden sağlığını hedef almaları bu yüzdendir. Uyuşturucu ve içki müptelası olmuş, ahlaksızlık batağındaki bir gencin ne kendisine ne ailesine ne de ülkesine bir faydası yoktur.
Alkol ve afyon bağımlılığının emperyalistlerin en büyük silahı olduğunu aktaran Erdoğan, Afrika ülkelerinde yerel kabilelerin alkole alıştırıldığını, hatta maden ocaklarında çalışan işçilerin ücretlerinin içkiyle ödendiğini, bunun da çok manidar olduğunu dile getirdi. Erdoğan, soğuk savaş döneminde uyuşturucu ticaretinin, Doğu ve Batı blokları arasındaki savaşın en önemli araçlarından biri olduğunu, büyük güçlerin himayesinde gerçekleşen bu kirli ticaretten elde edilen kazançlarla kimi ülkelerde darbeler yapıldığını, iç çatışmaların körüklendiğini, demokratik rejimlerin tasfiye edildiğini anlattı.
"ELEŞTİRİ OKLARINA ÇOK MUHATAP OLDUK"
Hükümet olarak son 15 yılda gençlerin ruh ve beden bütünlüğünü korumak için aldıkları tedbirlerde bu güruhun eleştiri oklarına çok muhatap olduklarını hatırlatan Erdoğan, "Alkol düzenlemesinden uyuşturucuyla mücadeleye, eğitim reformlarından sosyal medya önlemlerine kadar her adımımızda bunları karşımıza bulduk. Ne adına? Özgürlük adına. Sevsinler böyle özgürlüğü. Kimi zaman sokak
gösterileriyle, kimi zaman Anayasa Mahkemesinin kapısında nöbet tutarak, kimi zaman da köşelerinden bize saldırarak projelerimizi engellemeye, sabote etmeye çalıştılar. Öykündükleri batılı ülkelerdeki uygulamaları hayata geçirmeye çalıştığımızda, burada bile bizi yasakçı ilan ettiler. Gençlerin hukukunu korumak yerine alkol lobisinin, sigara lobisinin, uyuşturucu baronlarının avukatlığını yaptılar. İdeolojik takıntıları sebebiyle Türkiye'nin bağımlılıkla mücadelesine ket vurdular. Açıkçası biz son haftalarda gençlerimizin inanç anlayışı üzerinden gündeme sokulmaya çalışılan tartışmaları da bu minvalde değerlendiriyoruz. Bu tip tartışmalar kesinlikle objektif ve iyi niyetli değildir." ifadelerini kullandı.
"HER TÜRLÜ BAĞIMLILIK BANA GÖRE KİŞİNİN HARAKİRİ YAPMASI, İNTİHAR ETMESİ DEMEKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Belediye Başkanlığımdan bu yana bulunduğum her yerde alkolü ben kaldırdım. Çok başlıklar attılar, çok köşe yazıları yazdılar. Ya bunları yazıyorsun da anayasaya niye bakmıyorsun? Anayasada devletin gençlikle ilgili görevi sayılırken, orada 'gençlerini kumardan, uyuşturucudan korur' diyor. Ama bizden önce gelen yönetimlerin hiçbirisi bunu uygulamadı. Ama biz uyguluyoruz. Şu anda bizim yönetimimizde olan yerlerde asla bu tür bir şey olamaz. Geldiğimden bu yana hiçbir zaman ben misafirlerime alkollü içki ikram etmedim. Tasarruf benim ise ben de sevdiklerime sevdiğimden ikram edeceğim. Burada şu hususa hepimizin dikkat etmesi gerekiyor. Hiçbir insanın kendisine ve başkalarına zarar verme özgürlüğü yoktur. Her türlü bağımlılık bana göre kişinin harakiri yapması, intihar etmesi demektir. Bizim inancımızda, değerlerimizde de böyle bir özgürlük anlayışı asla vaki değildir. Biz insan olarak yaşatmakla, ihya ve inşayla, nefsi korumakla, birbirimize sahip çıkmakla mükellefiz." dedi.
"ALLAH-U ALEM ALKOLİKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam Fenerbahçe-Beşiktaş maçında yaşananlara değinerek şöyle devam etti:
İşte dün akşam ülkemizin en güzide iki kulübünün maçında yaşadığımız hadise. Hep Fairplay, Fairplay diye konuşuyoruz ve bakıyorsunuz, korner atışına geliyor bir futbolcu, arkadan çakmaklar, taşlar, bilmem neler atılmaya başlanıyor. Ne oluyor? İçeride herhangi bir sıkıntı yok, gayet güzel seyrettiğimiz bir maç var, ne oluyor sana? Başına geldi, vücuduna geliyor. Daha sonra ülkemizin en güzide teknik direktörlerinden bir tanesi, o da orada kendi yedek kulübesine giderken aldığı isabetle başına 5 dikiş atılıyor. Buna hakkınız var mı? Yok. Niye? Bakıyorsunuz bir kısmı inanın, kişi kimdir bilmiyorum, Allah-u alem alkoliktir. İnanın öyledir. Çünkü sağlıklı birisinin bunu yapması mümkün değil, olmaz. Var burada bir şey. Burada bir su kaçığı var. Bizim bunu bir defa kontrol altına almamız lazım. Birçok tedbirler alıyoruz ama bunun da alınması lazım.
"BAĞIMLILIKLA MÜCADELE BİR VATAN GÖREVİDİR"
Teknoloji bağımlılığına da dikkati çeken Erdoğan, "Bu bağımlılık öyle aldı başını gidiyor ki 2 yaşında, 2,5 yaşında, 3 yaşında çocuk, elinde telefon bakıyorsunuz... Ben onlar kadar oynayamıyorum, onlar oynuyor, nasıl bağımlılık aldı başını gidiyor. Ne hallere geldik, görüyorsunuz. Artık teknolojinin adeta esareti altına giriyoruz. Bir arkadaş veya bir aile ferdi bulamayan gençlerimiz, genellikle uyuşturucuya ve teknolojiye bağımlı hale geliyor. Yalnızlaşan gençler çareyi sanal ortamlardaki sahte karakterlerde arıyor. Burası çok önemli... Hemen yanı başında derdini paylaşacak anne, baba, kardeş, arkadaş bulamayan çocuklar internet zorbalarının tuzağına düşebiliyor. Bunu da böylece görmemiz lazım. Manevi olarak yeterli eğitimi almamış, ruhundaki açlığı giderememiş evlatlarımız maalesef FETO gibi, DEAŞ, PKK gibi ihanet çetelerinin ağına takılabiliyor. Bizim bunların hiçbirine rıza gösterebilmemiz, göz yumabilmemiz, sessiz ve tepkisiz kalabilmemiz mümkün değildir." diye konuştu